Afrika Sigorta Firmaları Federasyonu (FANAF) üyesi sigorta firmalarının genel direktörlerinden oluşan heyet ile SAİK üyesi sağlık kuruluşları (uluslararası pazarlama direktörlerinin katılımlarıyla) temsilcileri arasında DEIKte bir toplantı düzenlendi.
Toplantıya Fransızca konuşan ülkelerden Togo, Fil Dişi Sahilleri Cumhuriyeti, Ruanda, Senegal, Mali, Kamerun, Gabon, Burkina Faso'dan sigorta firmaları temsilcileri geldi.
Toplantıda, heyet yetkilileri Afrika ülkelerinde sigorta firmalarının müşterilerine yurtdışında sağlık/tedavi hizmetleri için sundukları sağlık sigorta poliçeleri olup olmadığı ve bu konuda hangi ülkelerdeki sağlık kuruluşlarıyla anlaşmalar yaptıkları soruldu. Ülke içinde gerek yetersiz medikal donanım ve altyapı, gerekse deneyimli doktor ekibi eksikliği sebebiyle tedavisi mümkün olmayan hastalıklar için hastaların, sağlık sigorta poliçeleri kapsamında yurtdışında sigorta firmasının anlaşmalı olduğu sağlık kuruluşlarına gönderdikleri belirtildi. Batı Afrika ülkelerindeki sağlık sigorta firmalarının hastaları yurtdışında MAGREP ülkelerine (Cezayir, Tunus ve Fas) yönlendirdikleri vurgulandı. Türk sağlık kuruluşları yetkilileri, Afrikalı sigorta firmalarının yurtdışında anlaşmalı oldukları sağlık kuruluşları listesine Türk hastanelerinin nasıl girebileceklerini öğrenmek istediklerini belirtti. Bunun yanı sıra, Afrika'daki uluslararası maden ve petrol firmaları ve özel devlet destekli kuruluşlar için sağlık sigorta firmalarının hazırladığı özel sağlık sigorta poliçelerinde Türk sağlık kuruluşlarının yer alabilmesi için nasıl aksiyon alınması gerektiği ile ilgili Afrikalı heyete sorular yöneltildi. FANAF başkanı, FANAF'ın Şubat 2016'da Fildişi Sahilleri Cumhuriyeti Avicennes kentinde düzenlenecek olan ve tüm Afrika'dan sigorta firmalarının katılacağı büyük sigorta toplantısına, Türk sağlık kuruluşlarını ve Türkiye'de de faaliyet gösteren çok uluslu sağlık sigorta firmalarını networking yapmaya ve bu işbirliklerini birebir firmalarla görüşmeye, konuyu gündeme taşımaya davet etti.
Heyetteki sigorta firmalarının diğer üzerinde durduğu husus, Afrika ülkelerine en fazla yatırım yapan ve işbirliği tesis eden Çin'den sonra ikinci sırada gelen Türk yatırımcılarının artık hastane, sağlık yatırımları da yapmasıydı. Her ne kadar hastane inşaatlarının kolay ve hızlı yapılabilen projeler olduğu ancak uzun dönemli başarılı hastane işletmeciliğinin kolay olmadığı ve büyük risk ve yatırımları gerektirmesi sebebiyle, Türk sağlık kuruluşlarının Afrika'da herhangi bir ülkeye 1. ve 2. adım projeleri gerçekleştirdikten sonra giriş yapmak isteyebileceği belirtildi. Bu 1. ve 2. adım projelerin; o ülkede öncelikle bir ön tanı kliniği ve irtibat ofisinin kurulması, karşılıklı tıbbi eğitim işbirlikleri ve hasta transferi portöfüyünün sağlanmasının ardından, Türk sağlık grupları tarafından o ülkede ciddi genel bir hastane yatırımının planlanabileceği vurgulandı.