DÜNYACA ÜNLÜ İKİ TÜRK BİLİM İNSANI KORONAVİRÜSÜ VE KÜRESEL EKONOMİYE ETKİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ

DTİK, Prof. Gökhan Hotamışlıgil ve Prof. Daron Acemoğlu'nun katılımlarıyla Koronavirüs ve Küresel Ekonomiye Etkileri konulu online seminer düzenledi.

 

DÜNYACA ÜNLÜ İKİ TÜRK BİLİM İNSANI KORONAVİRÜSÜ VE KÜRESEL EKONOMİYE ETKİLERİNİ DEĞERLENDİRDİ

 

Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) tarafından düzenlenen ve DEİK/DTİK Başkanı Nail Olpak, Harvard Üniversitesi JS Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü Prof. Gökhan Hotamışlıgil ile Massachusetts Teknoloji Enstitüsü İktisat Profesörü Prof. Daron Acemoğlu'nun katıldığı "Koronavirüs ve Küresel Ekonomiye Etkileri" temalı online seminer yoğun ilgi gördü. 500 kişinin izlediği online seminerde, Prof. Gökhan Hotamışlıgil Covid-19 virüsünün bireyler ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini aktarırken, Prof. Daron Acemoğlu ise koronavirüsün küresel ekonomiye ve devletlere olan etkisini tüm boyutlarıyla ele aldı.

 

Programın ev sahipliğini yapan DEİK-DTİK Başkanı Nail Olpak, online seminerin açılışında yaptığı konuşmasında, önümüzdeki dönemde başta tüketici refleksleri ve çalışma alışkanlıkları olmak üzere günlük yaşamın pek çok alanında değişim yaşanacağına dikkat çekti. Bu davranış ve alışkanlık değişikliklerinin, öncelikle yatırım alanlarını etkileyeceğini belirten Olpak, sabit getirilerin öngörülebilir olduğu bir dönemden, hemen hemen tüm fiyatlamaların karmaşıklaştığı, faiz ile kur oranlarının tahmin edilemez olduğu ve başta altın olmak üzere emtia fiyatlarının belirsizleştiği yeni bir döneme girildiğini ifade etti. Bu süreçte enflasyonun öneminin de  sorgulanması gerektiğini dile getiren DEİK-DTİK Bakşkanı Nail Olpak, e-ticaret ve lojistiğin de ticaret hayatında ağırlığının artacağını söyledi.

 

Gökhan Hotamışlıgil: "Bir virüs, askeri savaş araçlarından çok daha etkili olabilir. Artık dünyada en fazla askeri cihazlar değil, tıbbi cihazlar üretilebilir"

Covid-19'un daha önce karşılaşılmayan yeni tip bir virüs olmasından dolayı, tüm dünyanın bu salgın karşısında yetersiz  ve çaresiz kaldığını belirten Prof. Gökhan Hotamışlıgil, "Bir problem ne kadar küresel boyutlu ise, çözümü de bir o kadar küresel olmak zorunda. Artık hiçbir devletin halk sağlığını ihmal etme lüksü yok. Önümüzdeki dönemde bu konuda bir patlama yaşanacaktır. Dünya genelinde askeri cihaz üretimi, liderliği tıbbi cihaz üretimine bırakabileceğini düşünüyorum. Çünkü artık bir virüsün, askeri savaş araçlarından çok daha etkili olduğunu tüm dünyanın gördü." dedi.

Prof. Hotamışlıgil, bilginin hızının muazzamlığına da ayrıca dikkat çekti. Virüsün genetik haritasının rekor hızda çıkartıldığına dikkat çeken Hotamışlıgil, aşı bulunmasının çok önemli olmasına karşın, güvenlik konusundaki çalışmaların uzun bir zaman aldığını belirtti. Ardından etkinlik ve koruyuculuk çalışmalarının tamamlanması gerektiğini söyleyen Hotamışlıgil, bu sonuçları almadan, geniş kitlelerle paylaşılmak üzere aşının piyasaya sürülemeyeceğini belirtti.

Hotamışlıgil: "Virüs kaçacak, biz kovalayacağız"

Temel olarak 2 senaryo olduğunu belirten Hotamışlıgil, ilk senaryonun ise virüsün yayılmasında birinci dalgayı şiddetle baskılamak olduğunu ifade etti. Prof Gökhan Hotamışlıgil, pandemi varken kalp krizlerinin, kanserlerin durmadığını ve sürü bağışıklığı uygulanmaya çalışılırsa bunu kaldıracak sağlık kapasitesinin hiçbir ülkede olmadığını belirtti. Bu sürecin 1 ila 1,5 yıl sürmesini öngördüğünü belirten Hotamışlıgil, "İlacın bulunması her şeyi değiştirebilir. Bu süreci ne kadar iyi kontrol edebilirsek, gelecekte o kadar radikal önlemler almamıza gerek kalmayabilir. Şu an olabildiğince fazla test yapılması gerekiyor" dedi.

Serolojik testlerin önemine vurgu yapan Hotamışlıgil, serolojik testin yaygınlaştırılarak, bunu atlatmış ama atlattığını bilmeyen kişilerin normal yaşamlarına geri dönmelerinin önemine dikkat çekti ve ne kadar çok serolojik test yapılırsa, o kadar fazla insanın iş gücüne geri dönebileceğini söyledi.

Prof. Gökhan Hotamışlıgil, Türkiye'nin acil olarak atması gereken adımları ise şöyle sıraladı:

  1. Sağlık sisteminin güçlendirilmesi,
  2. Can kaybının kontrolü,
  3. Bunun için de sağlık kapasitesinin arttırılması ve doktorların korunması,
  4. İzolasyonun sosyalden sorumlulukta, zorunluya doğru kaydırılarak, tedbirlerin artırılması gerektiğini,
  5. Test sayısının arttırılması,
  6. Türkiye'nin, bilime ve yetkinliğe yaptığı yatırımı çok üst seviyeye çıkarması,
  7. Salgın hastalıklarla mücadele edecek merkezlerin kurulması, personellerin yetiştirilmesi.

Daron Acemoğlu: "Bu dönemi doğru değerlendirirsek çok daha iyi bir sağlık sistemi kurabilir ve daha iyi bir refah devleti inşa edebiliriz"

Prof. Daron Acemoğlu, salgının ekonomi üzerinde çok derin ve uzun sürekli etkileri olacağını belirtirken, şu anda ABD'nin %50'sinin ekonomiye katkıda bulunamadığını belirtti. Bunun da ekonomik faaliyetlerin %30'a yakın azaldığı anlamına geldiğini ifade eden Acemoğlu, ABD tarihindeki normal bir resesyonda bile firmaların %3'ünün iflas ettiğine dikkat çekerek, pandeminin tüm dünyaya yayıldığını ve bunun ekonomi üzerindeki etkiyi derinleştirdiğini belirtti.

Çin, Güney Kore, Singapur ve Tayvan'da olduğu gibi devlet ve sivil toplum arasında yeni teknolojilerle sosyal önlemler artırılarak alınırsa, ekonominin de düzelerek geri döneme hızının rahatlatılabileceğini belirten Acemoğlu, Çin'in pek çok hata yapsa da bunu tepeden inme bir şekilde yaptığını ve sonuç aldığını ifade etti.

Prof. Acemoğlu, zor bir dönemden geçsek de sosyal ve politik olarak umut olduğunun altını çizdi. Dünya'nın küresel sosyal ve politik sisteminin değişmemesinin mümkün olmadığını belirtti.

Ekonomist Friedrich Hayek'in "devletin ekonomik gücünü artırırsa, demokrasinin zayıflayacağı" tezinin yanlışlanabilir olduğunu, İsveç örneği vererek belirten Acemoğlu, bu dönemi doğru bir şekilde değerlendirilirse, çok daha iyi bir refah devleti kurmanın, çok daha iyi bir sağlık sistemi kurmanın mümkün olacağını ifade etti. Bunun kolay olmadığını belirtirken hala umudun yüksek olduğunu vurguladı. Tüm dönemlerde olduğu gibi her şeyin insanların elinde olduğunun altını çizdi.

Acemoğlu, tedarik zincirlerinin kuvvetli bir şekilde desteklenmesi gerektiğini belirtti. Sosyal mesafe politikalarının ve önlemlerin en azından 1-2 yıl daha alınmaya devam etmesi gerektiğini, bir gün işe dönsek bile, uzun bir süre lokantalara dönemeyeceğimizi ifade etti. Zira, salgının Afrika'ya ve bazı başka bölgelere daha yeni yeni geçtiğini söylerken, Amerika ve Avrupa'da şu an durdurulsa dahi, başka bölgelerde ikinci bir dalga olarak tekrar gelebileceğini ve tedbirli olmak gerektiğini ifade etti.