A S Y A
Y Ü Z Y I L I N D A
E J D E R
&
H İ L Â L
24
E Grubu’nda yer alan ürün grupları, öncelikle gıda sektöründe Türkiye’nin
Çin’de keşfedebileceği yeni alanlar olabileceğini göstermektedir. Peynir ve süt
ürünleri, Çin’de hızla gelişmekte olan bir alandır. Süt ürünlerinde yerli
üretimde yaşanan hijyen ve standartlaşma sorunları, ithal ürünlere olan
talebin artmasına yol açmıştır. Çin’de son verilere göre 11,7 milyar dolarlık süt,
9,5 milyar dolarlık yoğurt, 1,6 milyar dolarlık sürülebilir yağ ve 253 milyon
dolarlık peynir pazarı bulunmaktadır. Peynir, Çinli tüketicinin Batı
mutfaklarına olan ilgisinin artması sonucunda giderek fazla talep görmektedir
ve halen Çin’in peynir ithalatı yılda % 28 oranında artmaktadır. Buna karşılık
Türk ihracatçısı henüz Çin pazarına girmek için bir teşebbüste bulunması söz
konusu olamamıştır. Benzer şekilde kayısı, kiraz, şeftali, erik gibi taze
meyvelerde de Çin’in yıllık ithalatı % 32 oranında artmaktadır. Tütün ve tütün
ürünleri de Çin’de büyük talebin olduğu, ithalatın arttığı alanlardır ve
Türkiye’nin tütün üreticileri için önemli imkânlar sunmaktadır. İki ülke
hükümetleri arasında 14 Kasım 2015 tarihinde imzalanan “
Türkiye'den Çin'e
İhraç Edilecek Süt Ürünleri İçin Veterinerlik ve Sağlık Şartları Konusunda
Protokol ile Türk Kirazlarının Çin'e İhraç Edilmesine Yönelik Bitki Sağlığı
Gereklilikleri Protokolü”
ilgili ürün alanlarında olumlu gelişmelere yol açacağı
düşünülmektedir. Son olarak taraflar arasında 3 Eylül 2016 tarihinde
imzalanan “Türkiye’nin Antep Fıstığının Çin’e İhraç Edilmesi Anlaşması” da
bu açıdan önem taşımaktadır. Diğer gıda gruplarında da benzer anlaşmaların
imzalanarak altyapının güçlendirilmesi faydalı olacaktır.
Çalışmanın bu bölümünde beş grup altında tespit edilen ürünler, farklı
özellikler taşımakla birlikte tamamı Türkiye’nin Çin’e ihracatı açısından
önemli potansiyel arz etmektedir. Yukarıda belirtildiği şekilde her grup için
farklı yaklaşımlar gerekmektedir.
A Grubu’ndaki ürünler Türkiye’nin hâlihazırda yüksek miktarda Çin’e ihracat
yaptığı, ancak bununla birlikte Çin’deki talebin de artmaya devam ettiği,
yüksek ihracat potansiyelli ürünlerdir. Bu gruptaki ürünler için Türkiye’nin
Çin’deki pazar payını kalıcı bir hale getirmeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
B Grubu’ndaki ürünlerin A Grubu’ndakilerden farkı, Türkiye’nin Çin
pazarındaki güçlü varlığına rağmen, bu gruptaki ürünler için Çin’in talebinin
daha yavaş artmasıdır. Dolayısıyla bu gruptaki ürünlerde rekabet gücünün
artırılması önem taşımaktadır.
C Grubu’ndaki ürünler, yine Türkiye’nin Çin’e hâlihazırda yüksek miktarda
ihracat yaptığı, ancak Türkiye’nin ihracatını daha fazla artırması için
potansiyelin düşük olduğu ürünlerdir. Bu ürünler için katma değeri artırıp
ürün çeşitlendirmesine gidilerek Çin pazarında yeni alanların yaratılması
gerekmektedir.
D Grubu’ndaki ürünler yüksek potansiyele ve Çin’in alımlarını hızlı bir şekilde
artırmasına rağmen, Türkiye’nin Çin’e ihracatının orta seviyelerde olduğu
ürünlerdir ve bu ürünler için ticaret hacminin artırılması, piyasadaki rakiplere
karşı avantaj sağlanarak pazar paylarının artırılması gerekmektedir.
E Grubu’ndaki ürünler ise Türkiye’nin tüm dünyaya yüksek oranlarda ihracat
yaptığı, Çin’in de dünyadan alımlarını artırdığı, ancak Türkiye’nin Çin
pazarına henüz girmediği ya da çok düşük miktarlarla girdiği ürünlerdir. Bu
ürünler için de pazara giriş çalışmalarına odaklanmak faydalı olacaktır.