A S Y A
Y Ü Z Y I L I N D A
E J D E R
&
H İ L Â L
15
Çikolata ve kakao içeren ürünler de zeytinyağı gibi Çin tüketicisinin ilgisinin
arttığı ürünlerdir ve Çin’in ithalatı bu kalemde her yıl ortalama % 24 oranında
artmaktadır. Mevcut durumda bu alandaki ihracatının sadece % 0,6’sını Çin’e
yapan Türkiye için bu alanda önemli bir potansiyel söz konusudur. Çin’in
çikolata pazarı halen 1,7 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahiptir. Tüketicilerin
çikolata ve genel olarak şekerleme konusunda markaya önem vermeleri,
pazarda ithal ürünlerin ağırlık kazanmasına sebep olmaktadır. Türk markaları
için de gerekli tanıtım çalışmalarının yapılması halinde artan pazar payları söz
konusu olabilir.
Gıda ürünleri konusunda bu noktada bir parantez açarak, Çin pazarına girişte
kaynaklanan zorluklara değinmekte faydalı olacaktır. Öncelikle bu alandaki
gümrük vergilerinin yüksekliği bir sorun teşkil etmektedir. T.C. Ekonomi
Bakanlığı’nın hazırladığı “Pazara Giriş Engelleri 2015 Raporu”nda belirtildiği
üzere et ürünlerinde % 10-25, balık ürünlerinde % 10-17.5, süt ürünlerinde %
10-20, yaş sebze ve meyvelerde % 5-30, yağlarda % 4-25, işlenmiş et ve balık
ürünlerinde % 5-15, şeker mamullerinde % 8-50, işlenmiş sebze ve meyvelerde
% 5-30, alkolsüz içeceklerde % 5-35, alkollü içkilerde % 40, tütün ve
mamullerinde % 10-57 arasında değişen vergiler uygulanmaktadır. Vergilerin
yanı sıra Çin’e gıda ithalatında uygulanan gümrük kontrolleri, analiz ve
denetimler de ciddi bir tarife dışı engel oluşturmaktadır. Birçok üründe
Türkiye’nin ciddi bir ihracat potansiyeli olmasına rağmen bu engeller
nedeniyle ihracatın gerçekleşemediği bilinmektedir. Bu nedenle özellikle gıda
alanında süreçlerin basitleştirilmesi için hükümetler arasında yapılacak
müzakereler fayda sağlayabilir.
Çin’de sağlıklı tüketim ve hijyen bilincinin artması şişelenmiş içme suyu
talebini arttırmaktadır. Halen kişi başına yılda 9 litre olan şişelenmiş içme
suyu tüketiminin, önümüzdeki beş yıl içerisinde 12,5 litreye çıkacağı, pazar
büyüklüğünün ise aynı dönemde 9,6 milyar dolardan 15,6 milyar dolara
yükseleceği öngörülmektedir. Son verilere göre bir yılda tüm dünyaya 153,3
milyon dolarlık su ihraç etmiş olan Türkiye, bu ihracatın sadece 1 milyon
dolarlık kısmını Çin’e yapmış olup, bu alanda henüz kullanılmamış ciddi bir
potansiyel bulunmaktadır.
Tekstil ve giyim ürünleri sektörlerinde Türkiye ile Çin birçok alanda küresel
piyasalarda birbirlerine rakip olarak konumlanmaktaysalar da, sektörün bazı
girdilerinde ve belirli nihai ürünlerde Çin’e önemli bir ihracat potansiyeli
oluştuğu görülmektedir. Çin’in yılda % 14’in üzerinde bir büyüme sergilemiş
olan hazır giyim sektörü, bu alanda pazarın büyümeye devam ettiğine işaret
etmektedir. Çin, son beş yılda dünyada pamuk ipliği alımını yılda ortalama %
23, pamuklu mensucat alımını ise ortalama % 10 artırmıştır. Diğer yandan
kürkler ile deri ve köseleden hazır giyim eşyaları, bu sektörde Türkiye’nin
Çin’e ihraç potansiyelinin yüksek olduğu kalemler olarak ön plana
çıkmaktadır. Türk ihracatçıları, kürk pazarında oluşan imkânları başarıyla
değerlendirmekte ve son dönemlerde Çin’e kürk ihracatını her yıl iki katının
üzerinde artırmaktadırlar. Aynı trendin deri ve köseleden giyim eşyaları
alanında da yakalanabileceği düşünülmektedir.
“
Çin’de halen kişi başına yılda 9
litre olan şişelenmiş içme suyu
tüketiminin, önümüzdeki beş yıl
içerisinde 12,5 litreye çıkacağı.
Toplam şişelenmiş su ihracatı 153
milyon dolar olan Türkiye bu
potansiyeli değerlendirebilir.
”