A S Y A
Y Ü Z Y I L I N D A
E J D E R
&
H İ L Â L
44
Bölüm 8
Ekonomik İlişkileri Destekleyici Unsurlar
Türkiye’nin Çin ile ekonomik ilişkilerini daha dengeli bir zemine oturtmak ve
bu çerçevede karşılıklı ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirebilmek için bazı
destekleyici unsurların mevcut olması ve bunların hedefe yönelik şekilde
yönetilmesi gerekmektedir. Bu unsurlar şu şekildedir:
Çin’le iş yapmaya yönelik kalifiye iş gücü
Ülke markasının güçlendirilmesi
Finansman imkânları
Paydaşlar arasında koordinasyon ve ortak hareket.
Çin ile iş yapmanın kültürel farklılıklardan kaynaklanan zorlukları
bulunmaktadır. Sektörü ne olursa olsun Çin ile iş yapacak her Türk firmasının
Çince bilen, Çin’i ve Çin insanını iyi tanıyan, Çinlilerin düşünce tarzını ve iş
yapma anlayışını iyi bilen personel istihdam etmesi gerekmektedir. Mevcut
durumda Türk firmaları tarafından ya mevcut personel Çin’e gönderilerek
yetiştirilmekte ya da Uygur Türkü kökenli çalışanlar Çince bilgileri nedeniyle
tercih edilmektedirler. Ancak bu şekilde bir insan gücü oluşturma yaklaşımı,
Türkiye’nin Çin ile artan ekonomik ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda
yetersiz kalmaktadır.
Çin’de üniversite eğitimi alan, yüksek lisans ve doktora yapan Türk
öğrencileri, hedeflenen kalifiye işgücü için önemli bir kaynak oluşturmaktadır.
Bu öğrenciler, Çin’de uzun süre eğitim almakta, Çinceyi iyi derecede
öğrendikleri gibi Çin düşünce tarzı ve iş yapma anlayışına da hâkim
olmaktadırlar. Ne var ki, bu öğrencilerin mezuniyet sonrası istihdamı için
organize bir sistem olmadığı için büyük bir çoğunluğu edindikleri becerileri
yeterince kullanamadıkları işlerde çalışmak zorunda kalmaktadırlar. Çin’de
eğitim alan Türk öğrencilerinin bir veri tabanının oluşturularak, bunun Çin ile
iş yapan Türk firmalarının ve Türkiye ile iş yapan Çin firmalarının kullanımına
açılması, ikili ekonomik ilişkilerde işgücü havuzunun kalitesinin yükseltilmesi
açısından faydalı olacaktır.
Türkiye’nin Çin’e ticaretinde en önemli sorunlardan birisi Çinli tüketici
nezdinde bir Türkiye imajının oluşmamış olmasıdır. Çinli tüketici nezdinde
bir “Türk malı algısı” henüz mevcut değildir. Bu yüzden, Türkiye’nin ülke
markasının oluşturulmasına yönelik “Turquality” gibi projelerin yanı sıra, Çin
pazarına ve Çinli tüketiciye yönelik bir olumlu algı oluşturma çalışması
yürütülmesi önem kazanmaktadır. Bu çerçevede özel sektörü temsil eden
kuruluşların Türk malını tanıtımına yönelik çalışmaları fayda sağlayacaktır.