ASYA YÜZYILINDA EJDER & HİLÂL - page 40

A S Y A
Y Ü Z Y I L I N D A
E J D E R
&
H İ L Â L
36
Çin’in İsrail’deki yatırımları ise teknoloji odaklı olarak şekillenmektedir. Çin
firmaları ilgi gösterdikleri teknolojilerde İsrail’de yatırımlar yaparken İsrail de
Çin’den gelen kaynak sayesinde teknoloji kapasitesini geliştirmektedir. Son üç
yıl içerisinde İsrail’deki Çin yatırımlarının toplam tutarının sıfırdan 4 milyar
dolara ulaşmıştır. Son olarak Çin’in devlete ait gıda üretici firması Bright Food
Group, İsrail’in süt ürünleri üreticisi Tnuva’nın çoğunluk hissesini almıştır. Bu
satın almada da Çin’in amacı teknolojik kapasitesini artırmaktır. Satın
almaları yanı sıra Çin, İsrail ile teknolojik işbirliğine de ağırlık vermektedir ve
Tel Aviv Üniversitesi ile Pekin Üniversitesi’nin 300 milyon dolarlık yatırımla
ortaklaşa hayata geçirdikleri inovasyon merkezi buna güzel bir örnektir.
Türkiye, bu ülkelere benzer bir şekilde Çin ile karşılıklı fayda prensibi
üzerinden bir yatırım ilişkisi kurabilir ve bu ilişkiyi geliştirebilir. Bu noktada
şu sorulara yanıt aranmalıdır: Türkiye’nin kalkınma sürecinde neye ihtiyacı
var? Çin’den gelecek yatırım bu alanlara ne gibi katkılarda bulunabilir? Çin’in
kendi faydası açısından bu alanlarda yatırım yapmak konusunda ne gibi bir
motivasyonu olabilir?
Türkiye 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planıyla “yenilikçi
üretim, istikrarlı yüksek büyüme” ile “uluslararası değer zinciri hiyerarşisinde
üst basamaklara çıkmış, yüksek gelir grubu ülkeler arasına girmiş ve mutlak
yoksulluk sorununu çözmüş bir ülke haline gelmeyi” amaçlanmaktadır.
Çin’den gelecek olan yatırım, sadece sermaye girişi yoluyla ödemeler
dengesine katkıda bulunmasıyla değil kalkınma hedeflerine ulaşılması
açısından sağlayacağı katma değer ölçüsünde Türkiye ekonomisine faydalı
olacaktır. Bu nedenle, Çin’den gelecek yatırım teşviki konusunda bu alanlara
odaklanılması ve karşılıklı fayda ilişkilerinin kurulması önem kazanmaktadır.
Türkiye’nin kalkınma sürecinde teknoloji kapasitesini artırmak, teknolojiyi
faydaya dönüştürmek ve imalatta teknoloji içeriğini artırmak suretiyle katma
değeri yükseltmek öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Bununla
birlikte Çin de kendi ekonomisinde emek yoğun ve düşük teknolojili
üretimden sermaye yoğun ve yüksek teknolojiye odaklı bir yapıya doğru
dönüşüm geçirmekte, Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları desteklenmekte ve
teknoloji alanında uluslararası işbirliği projeleri geliştirilmektedir. Ar-Ge
faaliyetlerine 2015 yılında toplam 350 milyar doların üzerinde bir kaynak
ayırmış olan Çin dünyada bu alanda yatırım en fazla yatırım yapan ülkelerden
birisi olduğu gibi yakın geçmişte ABD’yi geçerek en fazla patentin alındığı
ülke haline de gelmiştir. Çin’in artan teknolojik kapasitesinden
faydalanabilmek için teknoloji transferi ve ortak üretim imkânlarını içeren,
güçlü Ar-Ge unsurları olan yatırım projelerinin Türkiye’ye çekilmesi teşvik
edilmelidir.
Çin teknoloji firması Huawei’nin Türkiye’deki faaliyetleri güzel bir örnektir.
Türkiye pazarına 2002 yılında girmiş olan şirket, sabit hat ve GSM
operatörlerine telekomünikasyon altyapısı hizmetleri vermektedir. Şirket,
Türkiye’de üretim yapmamakta, ürünleri Çin’den ithal etmektedir. Ancak
Huawei’nin İstanbul’da 2010 yılında 50 milyon dolarlık bir yatırımla faaliyet
geçmiş Ar-Ge merkezi bulunmaktadır.
1...,30,31,32,33,34,35,36,37,38,39 41,42,43,44,45,46,47,48,49,50,...54
Powered by FlippingBook