BAŞKAN'DAN

DEİK İLE FCCI, İŞ KONSEYİ İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI İMZALADI

Türkiye-Birleşik Arap Emirlikleri Ticaret Hacmi Hedefi 15 Milyar Dolar

T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un Dubai ziyareti ve Türkiye-BAE 10'uncu Dönem KEK Toplantısı vesilesiyle düzenlenen BAE-Türkiye İş Forumu, T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Birleşik Arap Emirlikleri Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Thani Ahmed AL Zeyoudi, DEİK Başkanı Nail Olpak, BAE Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FCCI) Başkanı Abdullah Mohamed Al Mazrouei, TİM Başkanıİsmail Gülle, TMB BaşkanıErdal Eren,DEİK/Türkiye-BAE İş Konseyi Başkanı Tevfik Öve iki ülke iş dünyası temsilcilerinin katılımlarıyla 23 Kasım 2021 tarihinde Dubai'de gerçekleştirildi.  Foruma iki ülkeden 200'den fazla iş insanı katıldı ve 300 ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi.

Forumda konuşan T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, iki ülkenin kuvvetli iş birliği iradesi ve iş insanlarının azimli çalışmaları bir araya geldiğinde, güzel neticelerin alınacağından şüphe duymadığını dile getirdi. Birleşik Arap Emirlikleri'nin oldukça estetik bir mimarisinin olduğunu belirten Muş, "Türk firmalarının bu estetik mimari içinde sahip oldukları pay, metro ve birçok büyük konut projesine sundukları katkı ülkemiz adına gurur verici" dedi. Türkiye'nin 2020 yılında G20 ülkeleri içinde en yüksek büyüme kaydeden ikinci ülke olduğunu vurgulayan Muş, "Türkiye; nitelikli iş gücü, stratejik coğrafi konumu, başta AB olmak üzere büyük pazarlara entegrasyonu, köklü demokrasi kültürü ve şeffaf yönetim yapısıyla bölgede örnek bir model ülke konumundadır. Bölgede önemli potansiyel arz eden Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ticari ve ekonomik ilişkilerini çok yönlü olarak derinleştirmesi her iki ülkenin de çıkarınadır. Dubai'nin re-export kapasitesini göz önüne alırsak, ikili ticaretimizin daha üst seviyelere taşınabileceği aşikâr olduğu kadar gereklidir de" dedi.

Muş: "Türk firmaları, BAE'de 12,6 milyar dolar değerinde 141 proje üstlendi"

Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ticaret hacminin 2020 yılında salgın koşullarına rağmen artış gösterdiğini ve 8,4 milyar dolar olduğunu söyleyen Muş, sözlerine şöyle devam etti: "Bu yıl ilk on aydaki veriler, ikili ticaretimizdeki olumlu seyrin devam ettiğini göstermektedir. Hedefimiz ilk aşamada 2017 yılı seviyesi olan 15 milyar doları yeniden yakalamak ve bu noktayı kısa sürede geride bırakmaktır. Bugün ülkemizde neredeyse 550 adet Birleşik Arap Emirlikleri sermayeli şirket faaliyet göstermekte olup önümüzdeki süreçte bu rakamları çok daha yüksek seviyelere çıkarmak istiyoruz. Müteahhitlik alanında baktığımızda, Türk firmalarınca BAE'de bugüne kadar 12,6 milyar dolar değerinde 141 proje üstlenilmiştir. Firmalarımız inşallah önümüzdeki dönemde burada çok daha büyük işler yapacaklardır. Dış ticaretin yanı sıra, yürürlükteki yatırımcı dostu politikalarımız nedeniyle uluslararası yatırımcılara da güvenli bir iş ortamı sağlamaya devam ediyoruz."

Al Zeyoudi: "Türk firmalarına gereken her türlü kolaylığın sağlanacak"

Birleşik Arap Emirlikleri Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Thani Ahmed Al Zeyoudi ise, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye arasındaki yatırım ve ticari faaliyetlerini artırmak ve kolaylaştırmak için Türk firmalarına gereken her türlü kolaylığın sağlanacağını söyledi. Al Zeyoudi, Türk firmalarının Birleşik Arap Emirlikleri'nde daha fazla ticaret yapmaları için gerekli koşulların sağlanarak kardeşlik bağlarının da güçlendirileceğini vurguladı. Dünyanın en büyük re-export merkezlerinden biri olan Dubai'nin Türk firmalarının daha geniş pazarlara ve bölge ülkelerine serbest ticaret erişimi açısından da önemli bir fırsat sunduğunu belirten Al Zeyoudi, "Türk kardeşlerimizle bu alanlarda iş birliği yapmayı samimiyetle istiyoruz" dedi.

 

Olpak: "BAE ile, başta Afrika olmak üzere üçüncü ülkelerde iş birliği yapmaya hazırız"

DEİK Başkanı Nail Olpak ise, Türkiye ve BAE arasındaki arasındaki ekonomik iş birliklerimizin geliştirilmesi için çalışmaların devam ettiğine değinerek, "BAE, "Abu Dhabi Vision 2040" programı çerçevesinde ekonomisinin sektörel çeşitliliğini arttırmak istiyor. Burada özellikle konut, ulaşım ve altyapıda ortaya çıkan ciddi fırsatları Türk iş dünyamızın değerlendireceğini umuyor ve bunu yaparken, tüm dünyada çok başarılı projelere imza atarak gururumuz olan Türk firmalarına rekabet şartları içerisinde pozitif ayrımcılık yapılmasını arzu ediyorum" dedi. Finans ve bankacılık, fintech, e-ticaret, enerji ve yenilenebilir enerji, tarım ve gıda güvenliği, sanayi, ileri teknoloji ve inovasyon, turizm, lojistik (gümrük ve ulaşım) alanlarında iş birliğinin çok daha hızlı ve çok daha fazla arttırılması gerektiğine değinen Olpak, "BAE ile, başta Afrika olmak üzere üçüncü ülkelerde iş birliği yapmaya hazırız" dedi.

BAE Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FCCI) Başkanı Abdullah Mohamed Al Mazrouei da, DEİK ve FCCI iş birliğinin güçlendirilerek artırılması için gerekli çabanın gösterileceğini söyledi. Ortak faaliyetlerin hız kazanacağını belirten Al Mazrouei, iki ülke arasındaki ticaret hacminin gerçek potansiyeline ulaşması için BAE iş dünyasının gerekli gayreti göstereceğini vurguladı.

Birleşik Arap Emirlikleri – Türkiye İş Forumu, Tefirom ve Nurol Holding gold sponsorluğunda gerçekleştirildi.

DEİK ve FCCI; İş Konseyi İş Birliği Anlaşması imzaladı

BAE-Türkiye İş Forumu'nun ardından, T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Birleşik Arap Emirlikleri Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Dr. Thani Ahmed Al Zeyoudi başkanlığında Türkiye-BAE 10. Dönem KEK Toplantısı gerçekleştirildi.

Türkiye-BAE 10. Dönem KEK Toplantısında, DEİK Başkanı Nail Olpak ile BAE Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FCCI) Başkanı Abdullah Mohamed Al Mazrouei; DEİK & FCCI İş Konseyi İş Birliği Anlaşmasını imzaladı.

 

BAKAN MUŞ: “TÜRK FİRMALARI IRAK’TA HER PROJEDE YER ALMAYA HAZIR”

T.C. Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonunda, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) ile Irak Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FICC) iş birliğinde düzenlenen Türkiye–Irak İş, Yatırım & Müteahhitlik Forumu 19 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti.

İki ülke iş dünyasını buluşturan foruma T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Dr. Alaa Ahmed Hassan Obaid, Irak Ulaştırma Bakan Yardımcısı Talib Abdullah Baish, IKBY Bakanlar Kurulu Divan Başkanı Umid Sabah Othman, T.C. Irak Büyükelçisi Ali Rıza Güney, DEİK Başkanı Nail Olpak, Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Erdal Eren, Irak Ticaret Odaları Federasyonu (FICC) Başkanı Abdulrezzaq Al-Zuhairi, Iraklı ve Arap Müteahhitler Derneği Başkanı Ali Fakhir Al Sinafey, IKBY Müteahhitler Birliği Başkanı Serow Dizayi, DEİK/Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, Irak-Türkiye İş Konseyi Başkanı Cafer Resul Al-Hamdany ile yaklaşık 350 iş insanı katıldı. 

T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türk müteahhitlik firmalarının gerek tecrübeleri, gerekse ulaştıkları ileri teknoloji ve beceri seviyesiyle önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek her türlü projede yer almaya hazır olduğunu belirterek, "Irak, geçen yıl itibarıyla Türkiye'nin dünyaya ihracatında 4. sırada yer aldı. Ülkemiz ise Irak'ın dünyaya ihracatında 3. sırada. 2020'de yaklaşık 11 bin 500 firmamız Irak'a ihracat gerçekleştirdi. Irak'a ihracatımızda zengin bir ürün çeşitliliği mevcut olup, hemen her sektörümüzün Irak ile iş yaptığını memnuniyetle vurgulamak isterim. Irak'ın yeniden inşası kapsamında 2019'da iki ülkeden güçlü bir katılımla gerçekleştirilen iş forumunun ardından, bugün de müteahhitlik sektörünün en seçkin temsilcileri ile geniş ve güçlü bir katılımla İstanbul'dayız. Türk müteahhitlik sektörü çok önemli bir yere sahip. Türk firmalarınca Irak'ta bugüne kadar 31 milyar dolar değerinde 1.034 proje üstlenildi. Bu rakam, Türk firmalarının dünyada üstlendikleri toplam proje bedelinin yaklaşık yüzde 7'sine tekabül etmekte ve Irak'ı, Türk firmaları tarafından dünyada en fazla proje üstlenilen 3. ülke konumuna getirmektedir. Son yıllarda yaşanan siyasi ve ekonomik gelişmeler nedeniyle üstlenilen yeni projelerde bir azalma yaşanmış olsa da Irak'ta ticari anlamda umut verici yeni bir döneme girdiğimizi söylemek mümkün. Bu kapsamda firmalarımız son dönemde Irak'ın önemli altyapı ve üstyapı projelerini üstlenmeye başladılar. Türk müteahhitlik firmaları gerek tecrübeleri, gerekse ulaştıkları ileri teknoloji ve beceri seviyesiyle önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek her türlü projede yer almaya hazır. Müteahhitlik ve inşaatın yanı sıra iş insanlarımız enerji, sağlık, ilaç, gıda, tarım, giyim-tekstil, makine ve ekipmanları sektörlerine de ilgi duymakta olup, bu alanlarda da iş birliğine hazırız." diye konuştu.

Bakan Muş: "Demir yolu ve boru hattının Türk firmalarınca yapılmasını arzu ediyoruz"

Bakan Muş, iki ülke arasında gerçekleştirilmesini önemli gördükleri projelere değinerek. "Özellikle iki ülkeyi birbirine bağlayacak ve aynı zamanda Irak'ın Asya ve Avrupa arasında bir ticaret merkezi haline gelebilmesini sağlayacak olan demir yolu projesine büyük önem veriyoruz. Bu proje aynı zamanda ülkemizin de Irak üzerinden Körfez ülkelerine erişimini kolaylaştıracaktır. Bu projenin Türk firmaları tarafından yapılmasını arzu ediyoruz. Oluşturulacak yeni boru hattı projelerinde Türk firmalarının işi üstlenmeleri halinde çok başarılı işlere imza atılacağından eminiz. Ayrıca, Musul'da Organize Sanayi Bölgeleri inşa edilmesinin, Musul halkının refahına büyük katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Muş, Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması'nı en kısa sürede imzalamak istediklerini, bu vesileyle Irak'ın hak ettiği yatırımları çekeceğine inandıklarını kaydederek, geçen yıl aralık ayında imzalanan Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması'nın en kısa sürede yürürlüğe girmesini arzu ettiklerini vurguladı.

Bakan Obaid:" 5 yıla kadar müteahhitlere çok girişli çıkışlı vizeler verilmesi konusunda anlaştık"

Irak Cumhuriyeti Ticaret Bakanı Dr. Alaa Ahmed Hassan Obaid ise, "Ticaret Bakanı Mehmet Muş ile sabah bir araya geldik. Özellikle iş insanlarımız için vize kolaylığı getirilmesi konusunda anlaşmaya vardık. 5 yıla kadar müteahhitlere çok girişli çıkışlı vizeler verilmesi konusunda hemfikiriz. Önümüzdeki dönemde bunu yaygınlaştıracağız ve diğer kesimlere de bunu yayacağız. Irak'ta DAEŞ bazı bölgeleri ele geçirdi, sonrasında bu bölgeler teröristlerden temizlendi. Şimdi bu bölgelerin, imar ve kalkınması meselesi var. Bugünkü toplantımızda inşallah yeni ortaklıklar için imza atacağız ve katma değeri yüksek anlaşmalar yapacağız. İki ülke arasında her ay 1 ila 1,5 milyar dolarlık ticaret hacmi söz konusu. Bu daha da gelişebilir. Aynı coğrafyanın insanlarıyız, Türkiye'nin ekonomik alandaki deneyimi ve tecrübesi bizim için örnektir. Ekonomiler etkilendi, mutlaka ekonomik bölgesel kümeler olması lazım. Bu aynı zamanda bölgenin ekonomik, siyasi ve sosyal yönden istikrarı için büyük etken teşkil edecektir. Dünyada kaynak temin edilmesinde sıkıntılar çekilmektedir. Ülkeler ve özel sektörler arasında çalışmaların yapılması lazım. Artık yeşil yatırım ve akıllı yatırımdan söz ediliyor. Bu alanda fiyatların istikrarı da çok önemli. Bu forumda, gelecekte önemli projeler üzerinde de durmamız lazım. Temiz enerji gibi yeni sanayi alanları var. Irak hükümeti ticaretin desteklenmesi alanında bir dizi kararlar aldı. Türkiye ile bu konuda çalışacağız, güzel yansımaları olacaktır" şeklinde konuştu.

Baish: "Demir yolu ve liman projelerimizle ile lojistik hizmetlerini genişleteceğiz"

Irak Cumhuriyeti Ulaştırma Bakan Yardımcısı Talib Abdullah Baishise Irak'ta yatırım vadeden çok büyük imkanların bulunduğunu belirterek, "Bilhassa demir yolu sektöründe 12 projemiz bulunuyor. Ticaret alanında yatırımlar birkaç eksen üzerinde yapılıyor. Projelerimizden 6'sı netleşti, bunun altyapısını yapmak için de şu an hazırlık safhasındayız. Ayrıca limanlarda yatırım yapmak için büyük bir projemiz söz konusu. Bu liman projesinin etki sahası, üç ana sanayi bölgemizi kapsıyor. Şu anki limanların ve lojistik hizmetlerinin genişletilmesi doğrultusunda çalışıyoruz. Habur bölgesine kadar uzanacak bir demir yolu projemiz ise masada. Forum ile Sayın Bakanlarımızın desteğini de alarak, iki ülke iş dünyamız arasındaki ekonomik, ticari ve yatırım ilişkilerinin eşik atlayacağına inanıyorum. Yatırım fırsatları bizim aramızda daha iyi bir iş birliğine ortam sağlayacaktır. Bir araya gelirken tüm dürüstlüğümüzle buna devam etmek istiyoruz." diye konuştu.

Othman: "Kusursuz bir ekonomik dönüşüm yapmak istiyoruz"

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Bakanlar Kurulu Divan Başkanı Umed Sabah Othman, Türkiye'de bulunmaktan onur duyduklarını belirterek, "Bu önemli forumda, müşterek hizmet sunmak, ticari ilişkileri daha iyi yerlere taşımak için bir aradayız. IKBY olarak çalışmalarımızı anayasaya bağlı olarak yürütüyor ve kusursuz bir ekonomik dönüşüm yapmak istiyoruz. Devletimiz ve ticari ilişkilerimizle bunu gerçekleştirmek istiyoruz. Bireysel girişimlerden uzak, sadece ortaklaşa çalışarak hedeflerimize ulaşabiliriz. Böylece tüm diğer sektördeki katılımcılarla bütünleşelim ve çalışalım istiyoruz. Irak Merkezi Hükümeti ile IKBY olarak aramızda sorun olmasını istemiyoruz, ticaretimizi geliştirmek istiyoruz. IKBY'de ihracata dayalı çok büyük bir kalkınma var. Bizim yeşil yatırımla ilgili çalışmalarımız olacak. Tüm dünya şu anda bu alanda çalışıyor. Bunun üzerine odaklanacağız. Türk tarafı olarak sizlerin yeşil yatırımlarınızı bekliyoruz. Uluslararası nakliyat konusunu birlikte geliştirebiliriz. IKBY olarak, bankacılık sektörünü de ticari sektörü geliştirirken geliştirmemiz lazım." dedi.

Olpak: "Irak'ta rekabet şartları içinde pozitif ayrımcılık talep ediyoruz"

Türkiye ile Irak arasında 17 milyar dolar seviyesinde bir ticaret hacmi bulunduğuna ve Irak'ın ithalatındandan Türkiye'nin aldığı payın yüzde 20'den yüzde 27'ye yükseldiğine dikkat çeken DEİK Başkanı Nail Olpak, "Son dönemde Irak'a ihracatımızda altın-mücevher, plastik ve mobilya sektörleri öne çıktı. Ancak sadece bu sektörlere değil, başta imalat sanayi olmak üzere diğer sektörlere de odaklanmamız gerekiyor. Ülkelerimiz arasındaki mevcut ekonomik iş birliklerimizi geliştirmenin önünü açacak bazı tespit ve önerilerimizi de Türkiye-Irak İş, Yatırım ve Müteahhitlik Forumumuz kapsamında paylaştık. İş insanlarımızın ilettiği üzere şu anda Irak vizesi alma sürecinin kısaltılması çok önemli. Irak'ta iş yapan firmalarımızın personellerinin çalışma vizesi süreçlerinin kolay ve düşük maliyetli olmasını da önemsiyoruz. Transit geçiş izni konusu ise bir başka öncelikli alan. Geniş ve her geçen gün genişleyen demiryolu bağlantısı bulunan Türkiye'nin ağına Irak'ın bağlantısını sağlaması da önemli. Gıda, tarım, makine ekipman, savunma, lojistik, finans ve bankacılık, mobilya, enerji, sağlık ve medikal alan, giyim ve tekstil, enerji sektörlerinde daha fazla iş birliği yapılması için, daha kolaylaştırıcı adımların atılması gerekiyor. Özellikle Türk müteahhit ve müşavirlik firmalarımızın, Irak'ın altyapı, hastane, okul, kamu binaları projelerinde daha fazla yer almaları için rekabet şartları içinde pozitif ayrımcılık talep ediyoruz." diye konuştu.

Yerli sanayi hamlesiyle fabrika ve tesis kurma konusunda ciddi hedefleri olan Irak'ta Türk firmaların sahip olduğu know-how'ı uygulamalı olarak paylaşmaları önerisinde bulunan Olpak, "Bilgi ve networkun özellikle günümüz dünyasında ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. DEİK olarak tüm dünyaya yayılmış 148 iş konseyimize ait tüm networkumüzü, dostlarımızla birlikte kullanmaya zaman hazırız." dedi.

Eren: "Irak'tan gelecek her türlü talep ve iş birliği önerilerine açığız"

Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, Türk müteahhitlerin 1975'ten bu yana iş birliği içinde oldukları Irak'ta bugüne kadar 1.034 proje üstlendiğini belirterek, "Bugün, yeniden imar ve ekonomik kalkınma sürecinde bulunan komşumuz Irak ile mevcut iş birliğimizi geliştirmek; ülkenin bu yöndeki çalışmalarına katkıda bulunmak için son derece istekliyiz. Hedeflediğimiz iş birliğinin temelinde dostluk ve komşuluk sorumluluğumuz da olduğunun bilinmesini isterim." diye konuştu. Irak ekonomisinin kalkınmasına sağlayabilecekleri azami katkı için tüm imkanları araştırdıklarına değinen Eren, "Irak'ın ihtiyacı olan altyapı ve üstyapı projelerinin finansmanına yönelik farklı modeller üzerinde çalışılıyor. Daha önce olduğu gibi bugün de, TMB olarak her an sizlerle doğrudan temas kurmaya ve iş birliği önerilerine, talepleri değerlendirmeye açığız. Bölgemiz için büyük önem taşıyan Irak'a, kalkınma sürecinde 'yakın iş birliği ortağımız' gözüyle baktığımızı vurgulamak istiyorum." ifadesini kullandı.

Al-Zuhari: "İki ülke tarım ve enerji konusunda iş birliği yapmalı"

Irak Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu Başkanı Abdulrezzaq Al-Zuhari ise Türkiye ile Irak'ın iş birliği yaparak üretim ve ihracat gibi konulara yönelmesi gerektiğini belirterek, "Karşılıklı kazanmak ve fayda sağlamak için iş birliğine çağırıyoruz. İş birliği gerek petrol gerek maden gerekse zirai alanlarda Irak ekonomisine katkı sağlayacaktır." dedi. İki ülke arasındaki ticaretin de artarak devam ettirilmesi gerektiğini dile getiren Al-Zuhari, gıda ve tarım üretimi konusuna yoğunlaşmak istediklerini anlattı. Al-Zuhari, Türkiye ile Irak arasında yapılacak iş birliği sayesinde Körfez ülkelerine kara ve demir yoluyla çok hızlı ihracat yapılabileceğini, bu konuda da iş birliği yapmak istediklerini söyledi.

Irak'tan Türk özel sektörüne iş birliği çağrısı

DEİK/Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha, İş Konseyinin kurulduğu 2001'den bu yana iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri güçlendirmek, ticaret hacmini artırmak ve Türk özel sektörüne yeni iş fırsatları sağlamak üzere tüm gücüyle çalıştığını söyleyerek, "Irak'ta bulunan Büyükelçiliğimiz, Konsolosluklarımız ve Ticaret Müşavirliğimiz ile koordinasyon halinde hareket ederek Türk firmalarımıza yeni iş fırsatları açmaya çalışıyor ve yaşadıkları sorunlara çözüm bulunması konusunda gayret gösteriyoruz. Iraklı makamlar ile de iletişimimizi güçlü tutuyor ve ülkelerimiz arasındaki yakın ilişkiden istifade ederek her iki ülkenin de faydasına olacak ticari çalışmalar yürütüyoruz." dedi.

Kamu yetkililerinin katıldığı G2B görüşmelere ve özel sektör temsilcilerinin bir araya geldiği B2B toplantılara ev sahipliği yapan Türkiye-Irak İş, Yatırım ve Müteahhitlik Forumu, Acarsan Holding'in ana sponsorluğu ile Lalav Group'un platin sponsorluğunda gerçekleştirildi.

Forum kapsamında, iki ülke iş dünyası temsilcilerinin katılımıyla "Irak'ta Öncelikli Yatırım Projeleri" ve "Türkiye-Irak Ticaret Ortaklığı" başlıklarında iki panel düzenlendi.

 

 

TİCARET BAKANI MEHMET MUŞ: "TÜRK DEVLETLERİ İLE TİCARET SERBESTLEŞMELİ"
Türk Cumhuriyetleri Bağımsızlığın 30'uncu Yılında İstanbul'da Bir Araya Geldi
 
Türk devletlerinin bağımsızlığının otuzuncu yıl dönümü vesilesiyle Türk Cumhuriyetleri arasındaki ticari ve ekonomik iş birliğini daha ileriye taşımak amacıyla T.C. Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)'in organizasyonuyla düzenlenen "Türkiye-Türk Cumhuriyetleri Ekonomi ve Ticaret Konferansı" 11 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirildi.
 
"Bağımsızlığın 30'uncu Yılında Gelecek İçin Ortak Vizyon" temasıyla İstanbul'da düzenlenen Türkiye- Türk Cumhuriyetleri Ekonomi ve Ticaret Konferansı'na T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Özbekistan Başbakan Yardımcısı ve Yatırımlar ve Dış Ticaret Bakanı Sardor Umurzakov, Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayil Cabbarov, Kazakistan Ulusal Ekonomi Bakanı Asset Irgaliyev, Kırgız Cumhuriyeti Ekonomi ve Ticaret Bakanı Daniyar Amangeldiev, DEİK Başkanı Nail Olpak ve Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu başta olmak üzere ilgili ülkelerin resmi kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, kamu ve özel sektör temsilcilerinden 450 kişi katıldı. Türk Konseyi Genel Sekreteri  Bagdad Amreyev de konferansa video mesaj gönderdi.
 
Konferansın açılışının ardından Bakanların katılımıyla basın toplantısı düzenlenirken, gün boyunca küresel gelişmeler ışığında Türk devletleri arasında ticaretin artırılması, karşılıklı yatırımların teşvik edilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, ulaştırma ve lojistik alanındaki sorunların çözümünün ele alındığı üç panel ile birlikte G2B oturumu ve 1.050'den fazla ikili iş görüşmesi gerçekleştirildi.
 
Türkiye ile Kazakistan arasında Mutabakat Zaptı imzalandı
 
Türkiye ve Kazakistan heyetler arasında görüşmenin ardından, ardından Türkiye-Kazakistan Sınır Ötesi Merkezlerde İş birliği Mutabakat Zaptı" T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş ve Kazakistan Ticaret ve Entegrasyon Bakanı Bakhyt Sultanov tarafından imzalandı.
 
Mehmet Muş: "Ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmalı, ticaretimizi daha da serbestleştirmeli ve iş birliğimizi geliştirmeliyiz"
 
Konferansın açılışında konuşan T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, konferansın Türk dünyasının geleceğine yönelik ortak bir vizyon belirlenmesine katkı sağlamasını umduğunu belirterek, her alanda sahip olunan köklü ilişkilerin ekonomik ve ticari alanda daha da derinleştirilmesinin amaçlandığını söyledi. Türkiye'nin, kardeş ülkelerin bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke olduğunu hatırlatan Muş, "Bağımsızlık sonrası Türkiye olarak temennimiz, yeni kurulan kardeş devletlerin bölge ve dünya ile bütünleşmesi ve ülkemizle her alanda güçlü ilişkiler tesis etmeleri olmuştur. Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerin güçlendirilmesi, Türkiye'nin daimi vizyonudur. Bölgemizin ve halklarımızın refahını arttırmak ve gelecek kuşaklarımıza gurur duyabileceğimiz bir miras bırakabilmek için hiç şüphesiz atılacak daha çok adımımız var. Zira biz birlikte olup omuz omuza verirsek dünya sahnesinde Türk devletleri olarak daha güçlü şekilde var oluruz. Mal ve hizmet ticaretimizi geliştirmek ve hedeflerimize ulaşmak için ticaretimizin önündeki engelleri kaldırmalı, ticaretimizi daha da serbestleştirmeli ve iş birliğimizi geliştirmeliyiz. Bu yeni dönemde arzumuz, kardeş Türk Cumhuriyetleri ile hizmet ticareti ve e-ticaret alanındaki iş birliğinin güçlendirilmesi ve bu yeni dönemin gerekli kıldığı yasal altyapıyı gecikmeden oluşturulmasıdır. Sadece kara yolunda değil, demir yolunda da iş birliğimizi güçlendirebileceğimiz alanlar mevcut bulunmaktadır. Gelin, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu ile sağladığımız olanağı hep beraber geliştirelim. Türk tarihinde önemli bir yeri olan İpek Yolu'nu ortak çabamızla canlandıralım ve birbirimize daha da yakınlaşalım. Dış ticaretimizde milli paralar konusunda firmalarımızın daha cesur davranabilmeleri için güven artırıcı adımları atmalıyız. Ekonomilerimiz üzerinde döviz baskısını azaltmak için ortak geleceğimizde milli paraların payını artırmamız gerekiyor. Ülkemizin Türk Cumhuriyetlerindeki yatırımlarının toplam piyasa değeri 7,7 milyar dolara ulaşmıştır. Türk Cumhuriyetleri'nin ülkemizdeki yatırımları ise 8 milyar dolardır. Bu rakamların daha yükseklere çıkabileceğini biliyoruz" diye konuştu.
 
Sardor Umurzakov, "İş insanlarına kolaylıklar sağlanması için çalışıyoruz"
 
Özbekistan Başbakan Yardımcısı ve Yatırımlar ve Dış Ticaret Bakanı Sardor Umurzakov, "Özbekistan'ın Türk Konseyi üye ülkeleriyle ilişkileri hız kesmeden devam ediyor. Son 5 yılda Özbekistan ve üye ülkelerin ticaret cirosu 2 kat artmıştır. Ülkemizde, Türk Konseyi ülkelerinden yaklaşık 3 bin yeni şirket kurulmuş ve sayıları 5 katına yükselmiştir. Bunlar iyi göstergeler ama potansiyelimiz için daha iyi göstergeler yaratılabilir. Özbekistan'da hukukun üstünlüğünün temini, yargı sisteminin reformu ve yolsuzlukla mücadele konularında tüm mekanizmalar geliştirildi. Dünyanın yaklaşık 100 ülkesine vizeleri kaldırdık. Ülkemizin bu yıl yüzde 6,8 önümüzdeki yıl ise yüzde 6 büyüyeceği vurgulanıyor, biz daha yüksek rakamları amaçladık. İş insanlarına daha kolaylıklar sağlanması için çalışıyoruz. Türk Konseyi Üye ülkeleri ile iş birliğinin artırılması önceliğimizdir" dedi.
 
Mikayil Cabbarov, "Yeşil ekonomi yolunda çalışmaların artırılması gerekmektedir"
 
Konferansın, ticari ilişkilerin güçlendirilmesi, ticaret, nakliyat, yatırım ve yeşil enerji ile iklim değişikliği konularında önemli gelişmelerin elde edilmesine faydalı olacağını söyleyen Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayil Cabbarov ise, şöyle konuştu:"Halklarımızın tarihi bağlılığı, coğrafi yakınlığımız, dünya lojistik merkezlerinin konumu, hedeflerimize ulaşmada önemli imkânlar yaratacaktır. Azerbaycan, Türk dili konuşan ülkeler arasında ilişkilerin geliştirilmesinde faal olarak katkıda bulunmakta ve teşebbüslerin gelişmesi için çalışmaktadır. Salgının etkilerinin azalması Azerbaycan ekonomisinde süratlenmeye zemin yaratmıştır. Türk dili konuşan ülkelerle çok taraflı iş birliklerinin gelişmesi, yeşil ekonomi yolunda çalışmaların artırılması gerekmektedir. Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev'in rehberliğiyle Azerbaycan Ordusu ülke topraklarını işgalden kurtardı. 44 günlük vatan muhaberesinde büyük zafer kazandık. Söz konusu dönemde Türkiye ve Türk Konseyi, Azerbaycan'a siyasi ve manevi destek verdi."
 
Asset Irgaliyev, "Amacımız Türk konseyinin yapısını güçlendirmek ve uluslararası organizasyona dönüştürmek"
 
Kazakistan Ulusal Ekonomi Bakanı Asset Irgaliyev da yaptığı konuşmada, "Bağımsızlık kazanmamızın ardından tüm Türk Konseyi ülkeleri kısa sürede büyük bir ekonomik etkinlik kazandı. Pazar ekonomisi, yaşam standartlarının iyileştirilmesi, hukuki ve demokratik sosyal devletin oluşturulması, ticari ilişkiler bizim verimli etkileşimimizin en önemli itici gücünü oluşturdu. Bunlar bize ekonomik bağlantı fırsatları veriyor ve ilişkilerimiz kuvvetleniyor. Türk Konseyi bu noktada önemli bir görev görüyor. Amacımız bu konseyin yapısını güçlendirmek ve tam bir uluslararası organizasyona dönüştürmek. Böylece çok taraflı iş birlikleri gelişirken, Türki ülkelerin global düzeydeki çıkarları da ön plana geliyor. Kazakistan'la üye ülkeler arasında bu yılın ilk yarısında ticaret yüzde 17 arttı. 4 milyar dolara ulaştı. 6 binden fazla Türk devletlerinden şirket ülkemizde çalışıyor. Bunlar verimli iş birliklerimizin kanıtı. Önemli başarılar kaydettik ülke olarak. Yabancı yatırımlar için iş dünyasına projelerini uygulamaları için çok önemli çözümler ortaya koyuyoruz. Çok önemli vergi kolaylıklarımız bulunuyor" dedi.
 
Daniyar Amangeldiev: "Hidroenerji konusunda iş birliği yapmalıyız"
 
Kırgız Cumhuriyeti Ekonomi ve Ticaret Bakanı Daniyar Amangeldiev ise, "Orta Asya Cumhuriyetleri gelecekte de birbirini tamamlayan ekonomiler olarak faaliyet göstermeye devam edecek. Bizim ortak tarihi ve manevi mirasımız var, bu da iş birliğimize temel oluşturmaktadır. Özel ekonomi şartları oluşturmalıyız çünkü gelişmiş ülkelerden geri kalmamamız gerekiyor. Türk Cumhuriyetlerinde başarı ve huzuru sağlamamız önceliklidir ve bunu sadece ortak çaba ile sağlayabiliriz. Orta Asya çok dinamik gelişen bir bölgedir. Enerji, gıda, madencilik gibi kritik sektörlerde büyüme imkânları var. Ortak teknik parametreleri geliştirmemiz gerekiyor. Ulaştırma alt yapısını da geliştirmemiz bizim ticari ilişkilerimize çok büyük katkıda bulunacaktır. Enerjide tek tip uyumlu politika gütmeliyiz. Hidroenerji konusunda iş birliği yapmalıyız ve Orta Asya'daki kıt su kaynaklarının çözümüne katkıda bulunmalıyız. Tarım sektörü de bölgemiz için hayati önem taşıyor" diye konuştu.
 
Nail Olpak: "Dostlarımızla birlikte büyüyoruz"
 
DEİK Başkanı Nail Olpak ise,Türklerle ilgili birçok efsane, destan ve hikâyede, atın sahibinin yakın arkadaşı, zafer ortağı ve değerli varlığı sayıldığını belirterek, "Kadim Türk kültüründeki at ile özdeşleştirilen ana tema ise, aslında dostluk. Bizler de kutsal dostluğun aramızdaki önemini biliyor, dostlarımızla birlikte büyüyoruz" dedi. 1992 yılında, toplam ticaret hacminin 275 milyon dolar iken, 2020 yılında 8,4 milyar dolar olarak gerçekleştiğine dikkat çeken Olpak, "Bir taraftan önemli bir artış, ancak dostça ifade etmeliyiz ki, potansiyelimizi yansıtmıyor. Covid-19 salgını birlikte glokalleşen, tek kaynağa bağlı kalmanın risklerini gören, tedarik zinciri ve dijital hayatın öne çıktığı süreçte, ekonomi alanında yeniden gözden geçirmemiz gereken unsurlar olduğunu düşünüyorum" dedi.
 
Olpak: "Hep birlikte daha fazla iş birliği için hazırız. Birlikte güçlüyüz, daha da güçlü olacağız."
 
Türk iş dünyasnın cesareti, hızı, fiyat ve kalitesi ile zaten rakiplerinin önünde olduğunu belirten Olpak, "Aramızdaki dostluk ve paylaşmaya hazır anlayışımızla da hep birlikte daha fazla iş birliği için hazırız. Bu iş birliğini daha fazla geliştirebilmek için, birbirimizden sadece enerji ve hammadde değil, aynı zamanda işlenmiş sanayi ürünleri almak önceliğimiz olmalı. Kardeş cumhuriyetlerin makine, ekipman ve sermaye malları ihtiyacını en uygun koşullarda Türkiye'den karşılayabilecekleri de bir gerçek. Sektörel politika ve uygulamalar, bilgi ve teknoloji transferi, kamu özel sektör ortaklığı, sanayi bölgeleri, teknoparklar alanında uygulamalı tecrübe paylaşımı da, önemli iş birliği alanları olabilir. Ticaret politikalarında eşgüdümün sağlanması, ulaştırma ve lojistik altyapısının güçlendirilmesi ve tarife dışı engellerin önce azaltılıp sonra da ortadan kaldırılması da büyük önem taşıyor. Birlikte güçlüyüz, bunları başardıkça daha güçlü olacağız" şeklinde konuştu.
 
M. Rifat Hisarcıklıoğlu: "Tercihli Ticaret Anlaşmaları ile aramızdaki ticareti, daha serbest hale getirelim"
 
Türk Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ise, "Tercihli Ticaret Anlaşmaları ile aramızdaki ticareti, daha serbest hale getirelim. Hizmet sektöründe de ülkelerimiz arasında ciddi bir iş birliği fırsatı bulunuyor. Hizmet ticaretini kolaylaştıracak bir anlaşmaya ihtiyacımız var. Gümrük işlemlerinde ortak standartlar belirlemeli, süreçleri basit ve hızlı hale getirmeliyiz. Birbirimize yönelik, geçiş kotalarını da kaldırmalıyız. Daha fazla ticaret, daha fazla girişimciyle ve daha güçlü özel sektörle sağlanır. Ülkelerimizdeki girişimciliği ve özel sektörü geliştirmek için de güçlü Oda sistemine ihtiyacımız var. Türkiye bu konuda önemli başarılara ve tecrübeye sahiptir. İş birliğimizi geliştirebileceğimiz bilişim ve yazılım alanında da yeni projelere ihtiyacımız var. Ayrıca ülkemizde de kurulan çok sayıda Teknoparklar da bu iş birliğimizi geliştirmeye yönelik hizmetler vermektedir. Bu alanda da ciddi iş birliği imkânları vardır" ifadelerini kullandı.
 
Türkiye-Türk Cumhuriyetleri Ekonomi ve Ticaret Konferansı'nda, Kuzu Grup ve SOCAR Turkey Enerji A.Ş. Gümüş Sponsor olarak, Avva Global Enerji Holding, Coca-Cola İçecek A.Ş., Pasifik Eurasia Demiryolu Taşımacılık, Procter & Gamble(P&G) ve TAV Havalimanları ise Bronz Sponsor olarak yer aldı.
DEİK, “KUVEYT - TÜRKİYE İKİLİ TİCARETİ VE DOĞRUDAN YABANCI YATIRIM: DAHA FAZLA BÜYÜMEYİ TEŞVİK ETMEK İÇİN EKONOMİK İLİŞKİLERDEN YARARLANMA” RAPORUNU YAYIMLADI

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Kuveyt İş Konseyi, "Kuveyt - Türkiye İkili Ticareti & Doğrudan Yabancı Yatırım: Daha Fazla Büyümeyi Teşvik Etmek İçin Ekonomik İlişkilerden Yararlanma" başlıklı raporunu yayımladı. Rapor, Türkiye ve Kuveyt iş dünyası için, yatırım, iş geliştirilmesini içeren bir rehber niteliği taşıyor.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Kuveyt İş Konseyi tarafından, "Kuveyt - Türkiye İkili Ticareti & Doğrudan Yabancı Yatırım: Daha Fazla Büyümeyi Teşvik Etmek İçin Ekonomik İlişkilerden Yararlanma" konulu rapor tanıtımı, Türkiye'nin Kuveyt Büyükelçisi Ayşe Hilal Sayan Koytak, DEİK Başkanı Nail Olpak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı A. Burak Dağlıoğlu, Kuveyt Doğrudan Yatırım Teşvik Kurumu (KDIPA) Genel Müdür Yardımcısı Mohammed Mulla Yaqoub, DEİK/Türkiye-Kuveyt İş Konseyi Başkanı Ebru Özdemir ve DEİK/Türkiye-Kuveyt İş Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Murat Dinç'in katılımlarıyla 4 Kasım 2021 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

Nail Olpak: "Erişilebilir olmak çok daha fazla önem kazandı"

DEİK Başkanı Nail Olpak, küresel tedarik zincirlerinin esnekliği konusundaki tartışmanın, uyumluluk veya ticari marka bilinci yerine tedarik zincirlerini hayatın ana merkezine koyarak ele alınması gereken acil bir konu haline geldiğini dile getirdi. Lojistik algısının değiştiğini belirten Olpak, "Bu temel değişim, 'yakın veya uzak' olmaktan 'erişilebilir' olmaya doğru gidiyor. Erişilebilir olmak çok daha fazla önem kazandı" dedi. Kesintisiz bir tedarik zinciri ile yoluna devam eden ve karşı tarafa yeterince güven verenlerin bu dönemin kazananları olacağını ifade eden Olpak, "Türk iş dünyası olarak, salgının başından itibaren kesintisiz bir tedarik zincirimiz var ve hala devam ediyor. Kuveyt ile doğrudan yatırımlar da dâhil olmak üzere çok daha fazla ikili ekonomik ilişkiye sahip olmak için istekliyiz" dedi. DEİK Başkanı Olpak, Türkiye ve Kuveyt iş dünyasının, e-ticaret, finans, bankacılık ve fintech (finansal teknoloji) gibi yeni ve potansiyel alanlarda ve aynı zamanda geleneksel olarak güçlü olan inşaat, altyapı, tıp sektörü, gıda ve sağlık sektörlerinde de iş birliği yapabileceğini söyledi.

Türkiye'nin Kuveyt Büyükelçisi Ayşe Hilal Sayan Koytak,salgının geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım rakamları üzerinde hafif bir etkisi olduğunu belirterek, "Bu, Türkiye ve Kuveyt arasındaki ekonomik ilişkilerin dayanıklı olduğunu gösteriyor. Bu, gelecek stratejilerimizin garantisidir." dedi. Türkiye'nin Kuveyt Büyükelçisi Sayan Koytak, Türkiye-Kuveyt ikili ilişkilerinin merkezinde ekonomik ve ticari işbirliğinin yer aldığını belirterek, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin seviyesinin siyasi ilişkilerin gerisinde kaldığını aktardı. Kovid-19 salgınının küresel olarak ekonomileri tehdit ettiğini ancak aynı zamanda fırsat pencereleri de açtığını dile getiren Kuveyt Büyükelçisi, "Değişikliklere hızla uyum sağlamamız ve yeni fırsatlar aramaya devam etmemiz gerekiyor" dedi. Salgının geçen yıl iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım rakamları üzerinde hafif bir etkisi olduğunu anımsatan Sayan Koytak, "Türkiye ve Kuveyt arasındaki ekonomik ilişkilerin dayanıklı olduğunu gösteriyor. Bu, gelecek stratejilerimizin garantisidir." ifadelerini kullandı. Dünyanın son 2 yıldır Kovid-19 salgınının yol açtığı derin, yıkıcı ve dönüştürücü sorunlarla boğuştuğunu ifade eden Türkiye'nin Kuveyt Büyükelçisi, "Türkiye, bu zor dönemde güçlü kalmayı, hatta gücünü artırmayı başaran ender ülkelerden biri" dedi.

Dağlıoğlu: "Türkiye'nin teknoloji girişimleri, dünyanın her yerinden yatırımcılar çekiyor"

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu ise, Kuveytli iş insanlarının Türkiye'ye olan yakın ilgisinden ve daha fazla yatırım yapma iştahından memnun olduklarını söyledi. Raporun Türkiye ve Kuveyt'teki yatırım ortamına genel bir bakış sunmayı amaçladığını dile getiren Dağlıoğlu, "Bu raporun karşılıklı ticaret ve yatırımların gelişmesi için bir yol haritası olmasını temenni ediyorum" dedi. Türkiye'de çeşitli sektörlerde ihracata yönelik gelecek vadeden birçok şirketin olduğunu belirten Dağlıoğlu, "Bu şirketler işlerini hızla büyütüyorlar ve ihracat pazarlarını daha da genişletmek için ortaklar arıyorlar. Bu şirketlerin sermaye yapılarını geliştirmek büyük getiriler sağlıyor." dedi. Türkiye'nin teknoloji girişimlerinin oldukça hareketli olduğunu ve dünyanın her yerinden yatırımcıları çektiğini söyleyen Dağlıoğlu, "Bu teknoloji girişimlerine yatırım yapan uluslararası yatırımcılar, yatırımlarından güzel bir kârla başarıyla çıktılar. Dayanıklı ve hızlı büyüyen bir ekonomi olan Türkiye, sürdürülebilir doğrudan uluslararası yatırım çekmek için iş dostu politikalar, derin yetenek havuzu ve Avrupa, Asya ve Afrika'nın kesiştiği noktada küresel pazar erişimi sunmaktadır" dedi.

Özdemir: "Rapor, Türkiye-Kuveyt ikili ekonomik iş birliğinin genel bir resmini ve ikili ilişkilerdeki son gelişmeleri kapsıyor"

DEİK/Türkiye-Kuveyt İş Konseyi Başkanı Ebru Özdemir ise, Raporun Türkiye-Kuveyt ikili ekonomik iş birliğinin genel bir resmini ve ikili ilişkilerdeki son gelişmeleri kapsadığını ifade etti. Raporun her iki ülke ve her iki ülkenin iş çevreleri için kilit sektörleri ve potansiyel yatırım alanlarını içerdiğini söyleyen Özdemir, "Türkiye ve Kuveyt'in diplomatik ilişkiler kurmasından bu yana geçen 50 yılda, ikili ilişkilerimiz bir bütün olarak istikrarlı bir gelişme gösterdi. Özellikle son 15 yıl, iki ülke liderleri arasındaki güçlü diyalog sayesinde, iki ülke arasında aktif ve verimli etkileşimlere sahne oldu" dedi. DEİK/Türkiye-Kuveyt İş Konseyi olarak karşılıklı ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişimine katkı sunmak üzere çalıştıklarını belirten İş Konseyi Başkanı Özdemir, raporu İş Konseyi çalışmalarının somut ve önemli bir çıktısı olduğunu vurguladı.

Kuveyt Doğrudan Yatırım Teşvik Kurumu (KDIPA) Genel Müdür Yardımcısı Muhammed Mulla Yakubise, her iki ülke için de büyük bir potansiyel olduğunu ve salgının her iki tarafı da zorluklara rağmen daha verimli olmaya ittiğini söyledi. Yakub, know-how bilgisi sağlayacak firmalara önem verdiklerini dile getirerek, ikili ilişkilerin her iki taraf içinde karşılıklı yararlar sağlayacağını aktardı.

Kuveyt - Türkiye İkili Ticareti & Doğrudan Yabancı Yatırım: Daha Fazla Büyümeyi Teşvik Etmek İçin Ekonomik İlişkilerden Yararlanma" Raporu

Türkiye-Kuveyt ikili ekonomik iş birliğinin genel bir görünümünü ve ilişkilerdeki son gelişmeleri kapsayan rapor, her iki ülke için kilit sektörleri ve potansiyel yatırım alanlarını vurguluyor. Rapor ayrıca, yatırımcılar için pratik bilgiler ve bir bütün olarak ekonomi ve her iki ülkede Doğrudan Yabancı Yatırım'ın geliştirilmesini kapsıyor. Rapor, Türkiye ve Kuveyt iş insanlarının iş birliği ve yatırım alanlarındaki birlikteliklerinin gelişmesi için yol gösterici olmasının amaçlanarak hazırlanmıştır.

Rapora erişim: https://www.deik.org.tr/bilgi-merkezi-yayinlar

Webinar kaydı: https://youtu.be/DiWta3wAuV4

DEİK, ALMAN KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ İŞLETMELER BİRLİĞİ İLE İŞ BİRLİĞİ ANLAŞMASI İMZALADI

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), DEİK Başkanı Nail Olpak, Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği (BVMW) Genel Müdürü Markus Jerger, DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young'un katılımlarıyla "DEİK Türkiye-Almanya İş Konseyi - Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği İş Birliği Anlaşması" imza törenini 27 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştirdi.

Anlaşma töreninde konuşan DEİK Başkanı Olpak, Alman ekonomisinin de KOBİ'ler üzerine inşa edilmiş bir ekonomi olduğunu söyledi. Tarihi bir toplantı yaptıklarını ifade eden Olpak, "Yapı olarak bizimle benzeşen bir altyapıları var. Onlar da gönüllü üyelikle çalışıyor. DEİK'te de gönüllü üyelik sistemi ile çalışıyoruz. Aynı şekilde iki kuruluşta kaynağını üyelerinden gelen desteklerle sağlıyor. Bu durum iki kuruluşu birbirine daha da yakınlaştırıyor. Türkiye'de de ekonominin yüzde 99'unu Kobiler oluşturuyor. 3.5 milyon KOBİ var Almanya'da. Almanya ile birlikte iki senedir Afrika iş birliğini konuşuyoruz. Bugün tarihi bir başlangıç yapıyoruz. Afrika'da ortak iş birliğimiz devam edecek." dedi.

Olpak, Almanya'nın Türkiye ile güçlü ekonomik ilişkileri olduğunu hatırlatarak, "Almanya bizim bir numaralı ekonomik partnerimiz. Bu sene yaklaşık 40 milyar dolarlık bir ticaret hacmimiz oluştu. Orta vadede hedefimiz 50 milyar dolar. Karşılıklı iş birlikleri ile yeni alanların açılacağını düşünüyorum." diye konuştu.

Alman Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Birliği (BVMW) Genel Müdürü Markus Jerger de on yıllardır devam eden dostluğun gelecekte büyük bir potansiyele işaret ettiğini belirterek, "Sınır ötesi iş birliklerimizi de bu dostluk çerçevesinde ilerleteceğiz. Hem Türkiye hem Almanya yeni pazarlara girmeleri gerekiyor hem de yeni teknolojileri kullanmaları gerekiyor. Yeşil dönüşüm ve diğer alanlarda birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Gelecekteki iş birliğimizi güçlendirme amaçlı iki kurum birbirine yönetici göndermeye karar verdi. Proje yöneticilerimiz karşılıklı olarak çalışacak. Gelecek yıl Türk-Alman İş Zirvesi'ni düzenleme kararını aldık"  ifadelerini kullandı.

DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young ise, dünyada tedarik zincirinde çok ciddi değişimler olduğunu dile getirerek, "Türk - Alman şirketlerinin ortak çalışmaları noktasında iş birliği yapıyoruz. Tedarik zinciriyle ilgili dünyada çok ciddi bir değişim var. Türkiye ve Almanya birlikte daha güçlü nasıl çalışmalar yapabilir bunları konuşuyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Anlaşma töreni hatıra fotoğrafının çektirilmesi ile son buldu.

AFRİKA İLE TİCARETTE HEDEF 75 MİLYAR DOLAR

Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında iş birliklerini geliştirmek ve ekonomik fırsatları değerlendirmek amacıyla 2016 yılından beriiki senede bir, T.C. Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde, Afrika Birliği'nin iş birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)'in organizasyonuyla düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun üçüncüsü bu yıl 21-22 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi.

İki gün boyunca 45 ülkeden Türk ve Afrikalı 3 bini aşkın ziyaretçiye ev sahipliği yapan forumda, Bakanların katılımıyla düzenlenen basın toplantısının yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti First Lady'si Denise Nyakeru Tshisekedi Tshilombo'nun katılımıyla düzenlenen Türkiye-Afrika Kadın Liderlik Diyaloğu paneli ile birlikte Afrika'da ticaret, yatırım, iş birliği fırsatları ve hedef sektörlerin ele alındığı 8 panel ve 4 bin 900 ikili iş görüşmesi(B2B) ile 2 G2B oturumu gerçekleştirildi. Ayrıca forumun ilk günü düzenlenen basın toplantısında, kalkınma ve ekonomik entegrasyon için Türkiye ile Afrika arasındaki kalıcı ortaklığın güçlendirilmesi amacını belirten ortak bildiri yayınlandı. Türkiye-Afrika III. Ekonomi ve İş Forumu'nun kapanışında konuşan T.C Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hedefimiz ticaret hacmini önce 50 milyar dolara, daha sonra 75 milyar dolara taşımaktır" dedi.

İstanbul'da 21-22 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlenen Türkiye-Afrika III. Ekonomi ve İş Forumu'na, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti First Lady'si Denise Nyakeru Tshisekedi Tshilombo, Güney Sudan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı James Wani Igga, Kongo Demokratik Cumhuriyeti Dış Ticaret Bakanı (Dönem Başkanı) Jean Lucien Bussa Tongba, T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Afrika Birliği Komisyonu (AfB) Ekonomik Kalkınma, Ticaret, Sanayi ve Madencilik Komiseri Albert Muchanga, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşı ve Afrika İş Konseyi Başkanı (AfBC) Dr. Amany Asfour başta olmak üzere, 35 Bakan, 6 Bakan Yardımcısı ve 45 ülkeden 3000'i aşkın işinsanı katıldı.

CumhurbaşkanıRecep Tayyip Erdoğan"Kıta çapındaki yatırımlarımızın değeri 6 milyar doları aştı"

Türkiye-Afrika III. Ekonomi ve İş Forumu'nun kapanışında konuşan T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İki gün boyunca yapılan oturumlarda enerjiden tarıma, sağlıktan bankacılık sistemine, inovasyona kadar birçok alanda karşılıklı yatırım fırsatları ele alındı. Türkiye ile kıta ülkeleri arasındaki potansiyeli harekete geçirecek politika önerileri, foruma katılan yetkin isimler tarafından paylaşıldı. İş birliğimizin güçlü yönlerinin yanı sıra üzerinde hep birlikte çalışmamız gereken başlıklar da forum çerçevesinde tartışıldı, değerlendirildi. Burada gündeme getirilen hususların kıtayla ilişkilerimizi güçlendirme gayretlerimizde bize yol göstereceğine inanıyorum. Türkiye-Afrika ilişkileri, eşit ortaklık ve kazan-kazan temelinde çok boyutlu bir şekilde hamdolsun günden güne güçleniyor. Bugün Afrika'da havalimanlarından limanlara, kamu binalarından yollara, tünellere kadar birçok yatırımın altında Türk müteahhitlerinin imzası var. Türk firmaları kıta genelinde toplam değeri 70 milyar doları aşan 1150'den fazla projeyi üstlendiler. Kıta çapındaki yatırımlarımızın değeri de 6 milyar doları aşmış durumda. Bölgeyle toplam ticaretimiz 2003 yılındaki 5,4 milyar dolar seviyesinden 2020 yılı sonunda 25,3 milyar dolara yükseldi. Hedefimiz bu hacmi önce 50 milyar dolara, daha sonra 75 milyar dolara taşımaktır. El birliği içinde çalışarak, bu hedeflerimize de ulaşacağımıza inanıyorum" dedi.

Erdoğan: "Afrika ülkelerine aşı yardımı yapacağız"

Türkiye'nin öncülüğünde Türk Konseyi üyeleriyle birlikte kıta ülkelerine aşı yardımı da yapacaklarını açıklayan Erdoğan, "Salgında tıbbi teçhizat ve malzeme desteğinde bulunduğumuz devletlerin arasında 44 Afrika ülkesi de yer alıyor. Yerli ve milli solunum cihazlarımızın, maske ve tulumların Afrika'nın virüsle mücadelesine yaptığı katkıları görmekten memnuniyet duyuyoruz. İnşallah onay aşamalarından sonra TURKOVAC aşımızın da kullanıma girmesiyle aşı meselesinde de örnek bir tutum sergileyeceğiz" ifadelerini kullandı.

Dr. Mehmet Muş: "Afrika bizim için dostluk, kardeşlik, ortaklık ve birlikte kazanımdır"

Türkiye olarak Afrika'daki potansiyelin ve değişim hikayesinin farkında olduklarını dile getirenT.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, "Bu minvalde Türkiye'nin Afrika politikası, bugün bölgeye yönelen diğer aktörlerin aksine, ekonomik fırsatları öncelemek yerine kıtanın kalkınmasını da hedefleyen insani bir yaklaşımla şekillenmektedir. Afrika bizim için petrol, elmas, altın, demir, bakır ve gümüş değil, dostluk, kardeşlik, ortaklık ve birlikte kazanımdır. Afrika ile bu yıl ilk 9 ay itibarıyla geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 27,2 oranında bir artışla 20,7 milyar dolarlık ticaret hacmi yakaladık. Dünyanın birçok coğrafyasında başarılı işlere imza atan Türk müteahhitleri, bugüne kadar yaklaşık 77 milyar dolar tutarında 1.683 projeyle Afrika'nın kalkınmasına önemli katkı sağlamıştır. Tüm bu bilgilerin ışığında, Türkiye-Afrika ilişkilerinin ivme kazandığını gözlemliyoruz. Bu ivmeyi daha da artırarak devam ettirmeye kararlıyız. Özel sektörümüzle beraber Afrika'nın kalkınmasına her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Afrika kazanacak, biz de Afrika ile birlikte kazanacağız" diye konuştu.

Albert Muchanga: "Birlikte ilerleyerek sanayileşmeyi artıralım. Birlikte daha güçlüyüz"

Afrika Birliği Komisyonu (AUC) Ekonomik Kalkınma, Ticaret, Sanayi ve Madencilikten Sorumlu Komiseri Albert Muchangada iki gün boyunca kamu ve özel sektör düzeyinde başarılı iş görüşmeleri gerçekleştirildiğini belirterek şunları söyledi: "Afrika kıtasında 1,3 milyar insan yaşıyor. Kısa sürede 1,7 milyara ulaşacak. Kaliteli altyapı ve dijitalleşme konusunda yapılan faaliyetler yatırım ve ticaret alanında Afrika'yı cazip hale getiriyor. Türk yatırımcılardan bu alanlardan faydalanmalarını istiyoruz. Yeşil ekonomiye geçiş, imalat, ulaşım, lojistik, eğitim, sağlık, inşaat ve medikal turizm gibi pek çok farklı sektörde yatırım fırsatı var. Bu sektörlerde birlikte ilerleyerek sanayileşmeyi artıralım. Bütün ülkelerimizde halkımıza istihdam sağlayalım. Birlikte daha güçlüyüz"

Olpak: "45 Afrika ülkesinden 3 bini aşkın konuk"

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) BaşkanıNail Olpak ise kapanış konuşmasında,foruma 1.600'ü 45 Afrika ülkesinden olmak üzere 3 bini aşkın Türk ve Afrikalı iş insanın katıldığını, 34 Afrika ülkesinin bakanlarını ve üst düzey heyetlerini ağırladıklarını söyledi. Afrika ile olan ilişkilerde kazan-kazan prensibiyle hareket ettiklerini ifade ederek Siera Leone Dışişleri Bakanının panelde söylediği sözleri hatırlatan Olpak, "Siz Türkleri iki özelliğinizden dolayı çok seviyoruz. Öncelikle, tarihinizde hiç sömürgeci olmadınız, bu çok önemli. Ayrıca, başkaları gibi, avcı gibi davranmıyorsunuz. Avcı gelir, nişan alır, vurur ve avını alıp gider. Siz böyle değilsiniz, bizimle paylaşmaya hazır geliyorsunuz.' Bence bu tespitler bizim en değerli gücümüz" dedi.

Olpak: "AfCFTA ile 1,3 milyar nüfuslu ve 3,4 trilyon dolarlık yeni bir serbest pazar oluşuyor"

Dünyadaki işlenmemiş toprakların yüzde 60'ına sahip Afrika'nın, küresel nüfusun tarım ve gıda ihtiyacını karşılayacak potansiyele sahip olduğuna dikkat çeken Olpak, "Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşması ile 1,3 milyar nüfuslu ve 3,4 trilyon dolarlık yeni bir serbest pazar oluşuyor. Türk iş dünyası olarak; cesaretimiz, hızımız, fiyat ve kalitemiz ile zaten rakiplerimizin önündeyiz. Afrika ile ticaretimizi 25 milyar dolardan, 50 milyar dolara yükseltmek birinci hedefimiz. Bunu yapabilmek için, vize süreçlerindeki gecikmeler ve  zorlanmaları aşmak, müzakereleri devam eden STA'ların bir an önce sonuçlandırılması, Yatırımların Karşılıklı Tanınması ve Korunması Anlaşmalarının bitmesi, bunlara bağlı olarak iş dünyamızın Afrika'da yatırımlarının artırması, Afrika'yla bankacılık ve finansman imkanlarının geliştirilmesi, Know-how paylaşımına odaklanmamız ve sanayileşme, tarım, inşaat, tekstil, sağlık gibi alanlarda, Afrika'nın teknik partneri olmamız çok önemli" şeklinde beklenti ve önerileri dile getirdi.

Dr. Amany Asfour: "Afrika kıtasında yatırımcılara ihtiyacımız var"

Afrika İş Konseyi Geçici Başkanı Dr. Amany Asfour ise, burada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek Afrika'nın sanayileşmesi için birlikte ortaklık kurmaktan, değer katmaktan, istihdam yaratmaktan ve Afrika kıtasının dönüşümünü yaratmaktan mutluluk duyduklarını söyledi. Afrika'nın genç nüfusa sahip olduğunu hatırlatan Asfour, "Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi'nin ciddi bir yatırım fırsatı sunuyor. Birinci dayanağımız özel sektörün güçlendirilmesi, ikincisi politika savunuculuğu, Afrika kıtasında bir dönüşüm sağlamak ve üçüncüsü ürün geliştirme. Dolayısıyla Afrika kıtasında yatırımcılara ihtiyacımız var. Biz Afrika özel sektörü olarak ortaklık için burada olmaktan memnuniyet duyuyoruz" dedi.

Türkiye-Afrika İş Dünyası Ödülleri sahiplerini buldu

Forumun kapanış oturumu sonrası etkinlik kapsamında Türkiye-Afrika İş Dünyası Ödülleri verildi. Afrika kıtasında yatırım yaparak istihdam sağlayan ve Türk firmalarının da önünü açan 3 şirket ödüle layık görülürken, ödüller Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından takdim edildi.

Çalık Holding, bankacılık ilişkilerinde Türk iş dünyasının önünü açtığı ve kıtada enerji projeleri gerçekleştirerek altyapının gelişmesine katkı sağladığı için ödüle layık görüldü. Ödülü, Çalık Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Çalık aldı.

Madencilik ve inşaat alanında kıtada yer alan ve istihdam olarak da önemli bir katkı sağlayan Mapa Grup da ödüle değer bulundu. Ödül, Mapa Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nazif Günal'a verildi.

Beyaz eşya ve TV ihracatıyla kıtanın teknoloji ihtiyacını uygun ve kaliteli ürünlerle karşılama konusunda kıtaya katkı sağlayan Vestel adına ödülü Vestel Genel Müdürü Ergün Güler aldı.

Türkiye-Afrika III. Ekonomi ve İş Forumu'nun sponsorları ise,

Ana: Çalık Holding

Altın: Mapa Group ve Vestel

Gümüş: Summa Turizm Yatırımcılığı ve Aksa Jenaratör

Panel: Hayat Holding

Sağlık: Abdi İbrahim İlaç,

Network: Ahlatçı Holding,

Enerji: Limak Enerji,

Kayıt: Tosyalı Holding

Befo/Defy,

Albayrak,

Zıraat Katılım ve

Şahinler Holding.

TÜRK VE AFRİKALI İŞ İNSANLARI İSTANBUL'DA BULUŞTU

AFRİKA ÜLKELERİNDEN TÜRK İŞ İNSANLARINA YATIRIM ÇAĞRISI

Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında iş birliklerini geliştirmek ve ekonomik fırsatları değerlendirmek amacıyla 2016 yılından beri 2 senede bir T.C. Ticaret Bakanlığı ev sahipliğinde, Afrika Birliği'nin iş birliği ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)'in organizasyonuyla düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun üçüncüsü bu yıl 21-22 Ekim 2021 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor.

İki gün boyunca sürecek forumun ilk gününde T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Kongo Demokratik Cumhuriyeti Dış Ticaret Bakanı (Dönem Başkanı) Jean Lucien Bussa Tongba ve Afrika Birliği Komisyonu (AfB) Ekonomik Kalkınma, Ticaret, Sanayi ve Madencilik Komiseri Albert Muchanga'nın katılımıyla basın toplantısı düzenlendi ve ortak bildiri yayınlandı.

Basın toplantısının ardından gün boyunca Afrika'da ticaret ve yatırım fırsatlarının ele alındığı üç panel ve G2B ile B2B görüşmeler gerçekleştirildi. DEİK/Türkiye-Ruanda İş Konseyi Başkanı Erhan Barutoğlu'nun moderatörlüğünü yaptığı "AfCFTA ve Yeni Pazar Fırsatları" paneli, Güney Sudan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı James Wani Igga, Tanzanya Sanayi ve Ticaret Bakanı Kitila Mkumbo, ECOWAS Komisyonu Başkanı Jean-Claude Kassi Brou ve Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak'ın katılımlarıyla gerçekleşti.

James Wani Igga: "AfCFTA, Türkiye ile Afrika arasında yeni Pazar fırsatları yaratacak"

Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması (AfCFTA) ve Yeni Pazarlar Fırsatı Paneli'ndekonuşanGüney Sudan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı James Wani Igga, AfCFTA'nın "Made in Africa" ibaresi için tek bir pazar tesis ettiğini, tarifelerin elimine olduğunu ve bariyerlerin yok edildiğini, gümrüklerde gecikmelerin önlendiğini, büyümeyi tetiklemeye odaklandığını, kadın ve gençler için istihdam yarattığını kaydetti. Tüm Afrika kıtasında ekonomik fırsatların çeşitlendirildiğini belirten Igga, "Bu anlaşma kıtalararası ticareti artıracak, Afrika ticaretini yaklaşık yüzde 22 artıracak. 55 ülkeden 1,3 milyar insanı birbirine bağlayacak. 2035 yılına dek 100 milyondan fazla Afrikalı fakirlikten kurtulacak. Kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayiden faydalanılacak. Ticareti ve yatırımı kuvvetlendirecek. Türkiye ve bizim kıtamız arasında yeni pazar fırsatları yaratacak" dedi.

Güney Sudan'daki zorluklardan da bahseden Igga, "Güney Sudan'da tek bir hidroelektrik santrali yok. Tarifeli ve tarifesiz bariyerler, yetersiz altyapı, eğitim sorunu, fakirlik bunlar öne çıkan bazı zorluklar. Türkiye bize bu konuda yardımcı olarak katkıda bulunabilir. O yüzden Türk dostlarımızı ve yatırımcıları Güney Sudan'ı ziyaret etmeye davet ediyorum" şeklinde konuştu.

 

Kitila Mkumbo: "Afrika yardım istemiyor, yatırımcı istiyor"

Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret Bakanı Kitila Mkumbo ise,"Bu yapının Afrika içindeki ticaret ve yatırımı da geliştireceğine inanıyoruz.Afrika en aktif iş gücüne ve en genç nüfusa sahip. Şimdi ve yakın gelecekte en aktif iş gücü bizde olacak.Tabi bir yandan da hala kirlenmemiş olan tek kıtayız. Avrupa ve Asya'da kirlilik çok büyük bir sorun. Çevre yönetimi Afrika'da çok daha kolay. Eğitim sistemleri geliştiriliyor. Kıta genel anlamda çok önemli özellikler sunuyor. Şimdiye kadar Afrika'da üretimi destekleyecek, katma değer yaratacak yatırımcılarla çalışma fırsatımız olmadı. Afrika'nın sanayileşmesinde Türkiye'nin bize destek olmak istediğini görüyoruz. Biz Afrika'da ürün üretmek için yatırım yapacakları arıyoruz. Afrika'dan hammadde alınması peşinde değiliz. Afrika yardım istemiyor, yatırımcı istiyor bütün mesele bu. Bu forum çerçevesinde ciddi yatırımcılara ulaşabilmeyi umuyoruz" dedi.

Jean-Claude Kassi Brou: "Yatırımları artırmak için Türkiye ile birlikte çalışmamız gerekiyor"

Afrika kıtasının 1 milyarı aşkın tüketici potansiyeli olduğunu söyleyen ECOWAS Komisyonu Başkanı Jean-Claude Kassi Brou, "AfCFTA ile hedefimiz 55 ülke kapsamında kıta olarak ticareti sağlamak ve yatırımları artırmak. Farklı ülkeler olsak da serbest bölge konusunda omuz omuza çalışıyoruz. Serbest bölgenin efektif bir şekilde kullanılabilmesi için iletişim, ulaşım, taşımacılık yani altyapı gerekiyor. Enerjinin rekabet edebilir bir fiyatta tutulması gerekiyor. Avrupa ülkelerine kıyasla enerji ve ulaşım çok daha pahalı. Türkiye paydaşları oldukça önemli kişiler. Örneğin; Türkiye bugün sağlık konusunda dünya için referans bir ülke. Her yıl yüz binlerce insan Türkiye'ye sağlık hizmeti almaya geliyor. Kendi kıtamızda da bu deneyimden, know-how'dan faydalanabiliriz. Yatırımları artırmak için birlikte çalışmamız gerekiyor. Destek mekanizmalarını geliştirmemiz gerekiyor. Bu forum gerçek bir fırsat" şeklinde konuştu.

Türkiye-Afrika 3. Ortaklık Zirvesi 18 Aralık'ta İstanbul'da Düzenlenecek

DEİK Başkanı Nail Olpak ise ‘Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) ve Yeni Pazarlar Fırsatı Paneli'nde yaptığı konuşmada Türkiye'nin yoğun bir Afrika gündemi olduğuna dikkat çekerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Angola, Nijerya ve Togo ziyaretlerinde yatırım ve ticari iş birliklerini artırmak üzere önemli adımlar attıklarını ifade etti. Hem resmi kurumlar arasında hem de özel sektör temsilcileri arasında savunma sanayinden enerji üretimine, gıdadan gübre üretimine, madencilikten enerji nakil hatlarına, yatırımların karşılıklı korunmasından diğer alanlara kadar, onlarca anlaşmaya imza attıklarını belirterek, önümüzdeki dönemde Afrika ile ilgili gündemlerini paylaşan DEİK Başkanı Nail Olpak, "27 Ekim'de Çad Cumhurbaşkanı'nı ülkemizde ağırladıktan sonra, 1-3 Aralık tarihleri arasında Fildişi Sahili'nin başkenti Abidjan'da Afrika Kalkınma Bankası'nın Afrika Yatırım Forumu, 6 Aralık'ta Ticaret Bakanımızla Macaristan'da "Go Africa" ve 17-18 Aralık'ta İstanbul'da Sayın Cumhurbaşkanımızın himayesinde Türkiye-Afrika 3. Ortaklık Zirvesi var" diye konuştu.

Olpak: "2030'dan önce ortak ve birinci hedefimiz 50 milyar dolarlık ticaret hacmi olmalı"

Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması'nın, Türk firmaları üzerindeki olası etkileri, ülkelere ait öngörüleri ve yeni stratejiler oluşturmayı amaçlayan bir çalışma hazırladıklarını söyleyen Olpak, "DEİK olarak hazırladığımız rapora göre kıta, kendi arasındaki ticareti daha çok canlandırmak ve teşvik etmek, katma değeri daha çok kıta içinde tutmak ve büyütmek ve bunu sağlayabilmek için de gümrüklerde daha fazla koruyucu önlemler alma yolunda önemli bir adım attı ve bunun sonuçlarını hep birlikte göreceğiz. Afrika'ya ihracat yapan tüm ülkeler bazında baktığımızda, ilk fırsatta ülkemiz açısından Afrika'ya büyük bir ihracat azalması getirmiyor. Ancak, uzun vadeli düşünmek gerekirse ki böyle yapmalıyız, firmalarımız anlaşmanın kapsam ve amacını çok iyi analiz etmeli, hızla büyüyen ve AfCFTA'nın da etkisiyle daha çok iç ticarete yönelecek kıta ile daha fazla ekonomik iş birliği yapabilmek için, bir taraftan ihracatımızı karşılıklı olarak arttırırken, diğer taraftan da kıtada belirli alanlarda yatırım yapmalılar. Ülkemizin Afrika ile karşılıklı ticaret hacmimizi şu anki 25 milyar dolar seviyesinden 50 milyar dolara yükseltmek, anlaşmanın tam anlamıyla yürürlüğe gireceği 2030 yılından önce ortak birinci hedefimiz olmalı" dedi.

Olpak: "Afrika ülkeleri ile Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları hızla devreye girmeli"

DEİK'in Afrika ile ekonomik ilişkilerin daha da güçlenmesini sağlayacak önerilerini ifade eden Olpak şunları söyledi: "Farklı ülkelerden ülkemizle iş birliği yaparak Afrika kıtasında çalışma talepleri geliyor ki bu çok anlamlı. Japonya, Almanya, Fransa ve Macaristan bu konuda en istekli olanlar. Hem kıta, hem ülkemiz, hem de ortaklık teklif edenlerin lehine olabilecek çalışmalar olduğu sürece biz hazırız. Macaristan ile ülkemizin birlikteliği ile Gana'da sağlık alanında ortak bir projemiz başladı bile. Afrika ülkeleri ile Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK) anlaşmalarının hızla devreye girmesi ise çok önemli. Yine bir diğer önemli iş birliğini geliştirme alanı da, Afrika ile yapacağımız karşılıklı STA'lar olacaktır. Müzakere süreci devam eden STA'ların bir an önce sonuçlandırılması ve yenilerinin eklenmesi çok önem arz ediyor. Türkiye'nin Afrika ile know-how paylaşımı da başlı başına bir alan olup, bu fırsata da daha fazla odaklanmalıyız. Afrika, dünyanın geneli dışında ayrıca büyük bir ticari dönüşüm geçiriyor. Bu noktada; özellikle sanayileşme, tarım, inşaat, tekstil gibi alanlarda Afrika'nın dostu ve teknik partneri olmalıyız."

DEİK BAŞKANI OLPAK: “YEŞİL DÖNÜŞÜM İÇİN ULUSAL EMİSYON TİCARET SİSTEMİ OLUŞTURMALIYIZ”

TBMM ve Cumhurbaşkanı onayı ile yürürlüğe giren Paris Anlaşmasına ilişkin yazılı bir açıklama yapan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, "Paris İklim Anlaşması'nın TBMM'de onaylanması, hükümetimizin bu konuya verdiği önemin bir göstergesidir. AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın (SKDM) ülkemiz için oluşturacağı riskleri bertaraf etmek, getireceği maliyetleri olabildiğince azaltmak ve desteklerin ülkemizin yeşil dönüşümünde ve finansmanında kullanılmasını sağlamak adına ulusal emisyon ticaret sistemimizin oluşturulması gerekiyor" dedi.

Olpak: "Paris İklim Anlaşması'nın onaylanması iş dünyamız için önemli bir başlık"

Türkiye ekonomisi ve sanayisinde yeşil dönüşümün, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümenin tesis edilmesinin yanı sıra, başta AB olmak üzere üçüncü ülkelere ihracatta rekabetçiliğinin korunması ve güçlendirilmesi adına büyük önem taşıdığını belirten DEİK Başkanı Nail Olpak, "11. Kalkınma Planı'nda, Yeni Ekonomi Programı'nda Büyüme' ve Cari İşlemler Dengesi' başlıkları altında, Ekonomi Reformları Paketi'nde ve Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi'nde yer verilen Yeşil Dönüşüm' konusunun, Orta Vadeli Program'da bir kez daha yer bulması ve son olarak Paris İklim Anlaşması'nın TBMM'de onaylanması, devletimizin bu konuya verdiği önemin bir göstergesi. AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın (SKDM) ülkemiz için oluşturacağı riskleri bertaraf etmek, getireceği maliyetleri olabildiğince azaltmak ve desteklerin ülkemizin yeşil dönüşümünde ve finansmanında kullanılmasını sağlamak adına ulusal emisyon ticaret sistemimizin oluşturulması gerekiyor" dedi

Olpak: "Karbonsuz ekonomiye geçiş politikaları belirlenmeli"

2053 yılı net sıfır emisyon hedefi kapsamında Türkiye'nin karbonsuzlaşma politikasının belirlenmesi gerektiğini dile getiren Olpak, "Bu politikanın etkin bir şekilde uygulanması, ülkemizin yeşil dönüşümü yolunda büyük öneme sahip. Türk özel sektörü olarak kamu-özel sektör iş birliğinde hazırlanacak eylem planının hayata geçirilmesinde üzerimize düşen görevleri yapmaya hazırız. Halihazırda Gümrük Birliği'nin Güncellenmesinde Dijital Gündem ve Yeşil Mutabakat' ve 'Türkiye'nin Dijital Ekosistemi' ve AB ile İş Birliği' konulu projelerimiz devam ediyor.

Türk özel sektörünün tedarikten üretime, lojistikten atıkların geri dönüştürülmesine kadar tüm süreçlerinin çok boyutlu olarak dönüşümünü öngören "Karbonsuz Ekonomiye Geçiş" sürecinde iş insanlarımız nezdinde farkındalık oluşturmak, dönüşümün finansmanı gibi birçok konuda bilgilendirmek, sektör bazlı çalışmalar yapmak, süreçte bir taraftan geç kalmadan gerekli  adımları atarken diğer taraftan da hem fazlasıyla erken yük taşımamak hem de yeni  nesil tarife dışı engellerle karşılaşmamıza engel olmak üzere faaliyetlerimizi hızlandırıyoruz" dedi.

DEİK'ten sanayide yeşil dönüşüm için özel rapor

Yeşil dönüşümü hızlandırmak amacıyla Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi, çevreye duyarlı, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi alanları oluşturmaya yönelik yeşil OSB'ler kurulması, finans sektörünün bu anlamda devrede tutulması, yeşil tahvil ve sukuk ihraçlarının teşvik edilmesi gibi bir çok önemli hedef olduğuna dikkat çeken Olpak, "DEİK olarak ülkemizin Karbonsuz Ekonomiye Geçiş' hedefi doğrultusunda, kamu ve özel sektör  iş birliğinde bu dönüşümün sağlanması adına çalışmalarımızı hızlandırdık. AB'nin Yeni Büyüme Stratejisi olan Avrupa Yeşil Mutabakatı'nı anlamak, Türkiye için önemini ortaya koyabilmek, sanayicilerimizi konu hakkında bilgilendirmek ve gerekli adımların zamanında atılmasını sağlamak amacıyla başlatmış olduğumuz Yeşil Dönüşüm' projesi kapsamında "Sanayide Yeşil Dönüşüm" raporunu oluşturduk.

Raporumuz, Yeşil Mutabakat ile ilgili belgeleri içeren bir Külliyat' niteliğinde. İçerisinde; AB'nin atacağı adımlara yönelik bir Takvim', sanayi şirketlerinin alması gereken tedbirleri değerlendirebilecekleri bir Kontrol Listesi' ile sektör görüşlerini yansıtan Sanayi ve Ülke Stratejisine Yönelik Öneri Listeleri' ve iş dünyası kuruluşları ile şirketlerin süreci etkin bir biçimde yürütebilmeleri için Yönetişim Modeli Öneri Paketi'ni de içeriyor" ifadelerini kullandı.

FARUK KAYMAKCI: “AB ÜYELİK SÜRECİNDE ALMANYA BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR ORTAK”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) EU Talks kapsamında düzenlenen "Türkiye-AB-Almanya İlişkileri: Mevcut Durum ve Merkel Sonrası Beklentiler" webinarı, T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı'nın katılımlarıyla DEİK Başkanı Nail Olpak ve DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young ev sahipliğinde iş insanlarının katılımlarıyla 29 Eylül 2021 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

Almanya'daki genel seçimlerin ardından ilk toplantı olan DEİK EU Talks: Türkiye-AB-Almanya İlişkileri: Mevcut Durum ve Merkel Sonrası Beklentiler webinarında, Türkiye, Avrupa Birliği ve Almanya ilişkilerinde son duruma ilişkin değerlendirme yapılırken Merkel sonrası öngörüler ve beklentiler paylaşıldı. Webinarı, 200'e yakın iş dünyası temsilcisi takip etti.

Faruk Kaymakcı: "Almanya ile yakın çalışıyoruz"

Webinarda konuşan T.C. Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Faruk Kaymakcı, Türkiye'nin ikili ilişkilerinde Almanya'nın en yakın ülke olduğunu belirterek, ticaret ve yatırımların yanı sıra tarihten gelen özel ilişkilerin olduğunu söyledi. Kaymakcı, dış politika, bölgesel ve özellikle Yeşil Mutabakat gibi herkesi yakından ilgilendiren konularda Almanya ile yakın çalıştıklarını ifade etti. Almanya'nın son 2-2,5 yıl içerisinde Türkiye'nin AB ile ilişkilerini düzeltmesinde, Doğu Akdeniz'de, Ege'de ve Kıbrıs meselesinde de biraz sakinleşme sağlama konusunda çok önemli katkıları olduğunu dile getiren Kaymakcı, "Almanya, Doğu Akdeniz krizinde, Ege krizinde uzlaşmacı bir rol oynadı. Yeşil Mutabakat'ta ve Türkiye'nin yeşil dönüşümünde Almanya aslında önemli rol oynayan ülkelerden biri. Ülkemizin Avrupa Yeşil Mutabakatı'na katılımı için gerek AB programlarının kullanımı gerekse bazı kalkınma paydaşı dediğimiz ortaklarla da bu yeşil dönüşümün finansmanı konusunda çalışıyoruz. Bir mutabakat zaptı söz konusu. Türkiye'nin yeşil dönüşümünde de Almanya bizim için çok önemli bir ortak, değerli bir paydaş. Umarız ülkemiz önümüzdeki haftalar içerisinde Cumhurbaşkanımızın Birleşmiş Milletlerde söylediği çerçevede Paris Anlaşması'na katılmayı gerçekleştirebilir. Hem ikili ilişkilerimiz bağlamında hem Türkiye için bir çağdaşlaşma ve evrenseli yakalama hedefi de olan AB üyelik sürecinde Almanya bizim için çok önemli bir ortak" değerlendirmesini yaptı.

Almanya'daki seçim sonuçları doğrultusunda, olası koalisyon formüllerini, ülkedeki siyasi partilerin hem ikili ilişkilere hem de Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine yaklaşımlarını da değerlendiren Kaymakcı, "Sonuçta hükümet kimler tarafından kurulursa kurulsun, Türkiye-Almanya ilişkileri çıkarlar üzerine kurulu ve çok sağlam bağlarla ortada. Dolayısıyla ben bütün sistemin bunları dikkate alarak ilerleyeceğini düşünüyorum" dedi.

Kaymakcı: "Vize serbestisi ile en az 20 milyon Türk, Avrupa ülkelerinde turizmin, hizmetlerin, ulaştırmanın ve iş dünyasının içinde olabilecek"

Almanya'nın Gümrük Birliği'nin güncellenmesinden yana olduğunu, Türk ve Alman iş dünyasının bunu desteklediğini belirten Kaymakcı, "Umarız yeni hükümet Gümrük Birliği güncellemesini öncelikli bir konu olarak ele alır ve bu süreci ilerletir. Çünkü bu süreçten en fazla yararlanacak AB üyesi firmalar ve iş çevreleri, Alman iş çevreleri olacak. Vize serbestisi konusunda önümüzdeki iki hafta içinde AB ile bir toplantımız olacak. İçişleri, göç, terörle mücadele ve güvenlik konularında Türkiye AB Yüksek Düzeyli Diyalog Mekanizmasını başlatacağız. Bunun temel ayaklarından biri de vize serbestisi olacak. İçişleri Bakanlığımızın da içinde olacağı bu süreci ilerletmeyi arzu ediyoruz. Ama gerçekten şuna inanıyoruz: Eğer vize serbestisi sağlanabilirse bugün en az 20 milyon Türk vatandaşı diğer Avrupa ülkelerinde turizmin, hizmetlerin, ulaştırmanın, iş dünyasının içinde olabilecek. Bu da iki taraf için büyük kazanç" dedi.

BM İklim Değişikliği Sözleşmesine değinen Kaymakcı, Türkiye'nin iklim değişikliği konusunda gelişmekte olan ülke olduğunu vurgulayarak kendisinden gelişmiş ülkelerin taahhütlerinin beklenmemesi gerektiğini öne sürdüğünü ve adil koşullar talep ettiğini anlattı. Kaymakcı, bu konular konuşulurken Paris İklim Anlaşması'nın 2015'te imzalandığını hatırlatarak "Sayın Cumhurbaşkanımız talimatını verdi. Türkiye, Paris Anlaşması'na kendi yeteneklerine göre katılmalı, iyi niyetle elinden geleni yapmalı. Ama bu süreçte diğer paydaşlarımızın da bizi anlayarak Türkiye'nin yeşil dönüşümüne Türkiye'nin gerçeklerini dikkate alarak destek olmaları, katkıda bulunmaları... Bunu yapabildiğimiz zaman sanıyorum herkesin yararına olacak" dedi. Kaymakcı, Anlaşmaya şartlı bir katkılımın söz konusu olmadığını, Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması çerçevesinde gelişmekte olan ülke olduğu beyanıyla katılacağını söyledi.

Nail Olpak: "Dünyanın gündemi tedarik zinciri"

DEİK Başkanı Nail Olpakise, 28 Eylül tarihinde gerçekleştirilen Türkiye-Fransa 6. Dönem JETCO Toplantısına değinerek, burada yakalanan pozitif havayı 13 Ekim'de gerçekleşecek Almanya II. Dönem JETCO toplantısında da sürdürmek gerektiğinin altını çizdi. Almanya'daki seçimlere değinen Olpak, "Bizi ilgilendiren kısmı, inşallah iki ülke ilişkilerinin pozitif şekilde etkilendiği, daha fazla ilişkilerin artırılacağı bir dönem olmasını ümit ediyoruz" dedi. Türkiye ve Almanya arasındaki ticaret hacminin yaklaşık 38 milyar dolar olduğunu belirten Olpak, "Yüzde 5'lik bir artış 2 milyar dolar demek, yüzde 10 dediğinizde 4 milyar dolar demek. Çarpan etkisi ve katkısı gerçekten büyük. Bunu yapmak da devlet yetkililerimizin desteğiyle bize, iş dünyasına düşüyor. Klasik gündemlerin dışında salgın sürecine geldiğimizde bence en önemli gündem maddelerinden biri tedarik zincirleri ve Türkiye'nin bu süreçteki performansı ile bundan sonraki konumu olacak diye düşünüyorum. Hepimizin konuştuğu, dünyanın gündemi tedarik zinciri" ifadelerini kullandı.

Olpak: "Tam üyelik, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, vize serbestisi ve Yeşil Mutabakat önemli başlıklarımız"

Olpak, "AB ile daha kapsamlı entegrasyon çalışmalarımız doğrultusunda, Tam Üyelik ve Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ile vize serbestisinin yanı sıra, mevcut AB Komisyon Başkanı ile gündeme gelen Yeşil Mutabakat da önemli bir başlığımız olmaktadır. En büyük ticaret ve ekonomik ortağımız AB ile ticari ilişkilerimizin, Yeşil Mutabakat düzenlemeleriyle birlikte sürdürülebilir üretim modelleri çerçevesinde ve karbon nötr hedefiyle güçlenerek devam etmesi, ülkemiz sanayisi için riskleri olduğu kadar fırsatları da beraberinde getiriyor. Bu minvalde mutabakatın dış ticaretimize getireceği yenilikçi düzenlemelerin sanayi kuruluşlarımızın iş yapış biçimleri üzerinde oluşturabileceği etkileri öngörebilmeleri ve alınabilecek tedbirleri değerlendirmeleri için Ticaret Bakanlığımızın çalışmalarını destekleyen "DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışmamızın" son safhasına gelmiş bulunmaktayız. Buna bağlı olarak, geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Toplantısı'nda Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Paris Anlaşması'nın önümüzdeki ay Meclis'te onaylama kararını, ülkemiz için 2053 yılında Karbon nötr hedefi konması ve tüm kalkınma programlarımızın yeşil kalkınma devrimi niteliğinde yürütülecek olması kararlarını özel sektör olarak memnuniyetle karşıladığımızı belirtmek isterim" dedi.

Young: "Almanya ile ticaret hacmimizi 50 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz"

Webinarın moderatörlüğünü yapan DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi Başkanı Steven Young, DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi ve faaliyetlerini değerlendirerek, öncelik verdikleri "Dijitalleşme, endüstri 4.0, yeni teknolojiler ve KOBİ iş birliği", "Alman KOBİ'lerinin Türk firmalarınca satın alınması", "Alman firmalarıyla üçüncü ülkelerde iş birliği gerçekleştirmek" ve "Türkiye-Avrupa ilişkilerinde stratejik iletişimin geliştirilmesine yönelik faaliyetler" başlıklarını kapsayan 4 ana proje hakkında bilgi verdi.

Türkiye-Almanya ilişkilerinin güçlü ve çok özel bir yapıya sahip olduğunu belirten Young, "Türkiye'de 7 binden fazla Alman menşeli firma faaliyet gösteriyor. Bunlar yabancı yatırımcılar arasında en büyük kitleyi temsil ediyor. 2020 yılı verilerine göre, ticaret hacmimiz 37.7 milyar dolara ulaştı. 2021 yılında ticaret hacminin 40 milyar doların üzerine çıkmasını öngörüyoruz. Ancak elbette hedefimiz bunu 50 milyar dolara çıkarmak. Küresel tedarik zincirlerinin el değiştirmeye başladığı ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ekonomilerinin Çin'den uzaklaştığı bu dönemde, Almanya'nın hali hazırda güçlü bir tedarikçisi konumunda olan Türkiye için büyük fırsatlar görüyoruz. Bu fırsatları somut projelere dönüştürmek için Almanya'daki partnerlerimizle çalışmalarımıza güçlü bir şekilde devam edeceğiz. AB'nin önemli iki konusu olan yeşil ve dijital dönüşüm konularında, Alman iş dünyası ile yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. AB ile aramızdaki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve vize serbestisi konuları iş dünyasını doğrudan ilgilendiren konular. Bu konuda bizler de iş dünyası olarak gerek arka kapı görüşmeleri gerek iş dünyası ile temaslarımızda dile getiriyoruz. Bu iki konunun hayata geçmesi iş dünyası temsilcileri olarak bizler için çok olumlu sonuçları olacaktır" diye konuştu.

Webinar, açılış konuşmalarının ardından soru-cevap olarak devam etti. 

TEKNOLOJİK İŞ BİRLİKLERİ TEMALI TÜRKİYE-FRANSA İŞ ve YATIRIM TOPLANTISI İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde düzenlenen Teknolojik iş birlikleri temalı Türkiye-Fransa İş ve Yatırım Toplantısı, T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Fransa Dış Ticaret ve Yatırım Bakanı Franck Riester, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Fransa İş Konseyi Başkanı Çağatay Özdoğru ve MEDEF International CEO'su Philippe Gautier'in katılımlarıyla 28 Eylül 2021 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirildi. Türkiye-Fransa 6. Dönem JETCO Toplantısı kapsamındagerçekleştirilen Teknolojik iş birlikleri temalı Türkiye-Fransa İş ve Yatırım Toplantısına 80'i aşkın Türk ve Fransız iş dünyası temsilcisi katıldı.

Mehmet Muş: "Fransa ile teknoloji transferleri ve yatırımlar alanında iş birliklerinin kuvvetlendirilmesi Türkiye açısından büyük bir önem taşıyor"

T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş,Türkiye ile Fransa arasında çok yönlü ve köklü ilişkilerin mevcut olduğunu belirterek, Fransa'nın Avrupa'da en fazla Türk'e ev sahipliği yapan ikinci ülke olduğunu söyledi. Türkiye-Fransa 6. Dönem JETCO Toplantısının gerçekleştirildiğini ve önemli kararların yer aldığı JETCO Protokolünün imzalandığını aktaran Muş, üretim teknolojileri konusunda dünyada sayılı ülkelerden biri olan Fransa ile teknoloji transferleri ve yatırımlar alanında iş birliklerinin kuvvetlendirilmesinin Türkiye açısından büyük bir önem taşıdığını söyledi.  Muş, yenilenebilir enerji, tarım, organik tarım, tarım teknolojileri, teknoloji, akıllı şehirler, savunma, havacılık ve sanayi sektörlerinde de Fransa ile tecrübe ve bilgi paylaşımının gerçekleştirilmesinin ve bu alanlardaki ilişkilerin ticaretin artmasına katkı sağlayacağını belirtti.

Muş: "Fransa ile ticaret hacmimiz bu yıl ilk sekiz ayda yüzde 38 arttı"

Avrupa Birliği'nin önde gelen ekonomilerinden biri olan Fransa'nın Türkiye için büyük ticaret ve yatırım ortağı olduğunu aktaran Muş, "2020 yılının Türkiye-Fransa ikili ticaret hacmi 14,2 milyar dolardır. 2021 yılının ilk sekiz aylık verilerine baktığımız zaman ticaret hacmimizin yüzde 38 artarak, 11,2 milyar dolara ulaştığını görmekten memnuniyet duyuyoruz. Özel sektörle iş birliği halinde Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında ülkemizde yeşil dönüşüm çalışmalarını gerçekleştiriyoruz. Avrupa Komisyonu tarafından açıklanan Avrupa Yeşil Mutabakatı, başta sınırda karbon olmak üzere, sanayi, enerji, ulaştırma, tarım ve benzeri politikalar kapsamında son derece kapsamlı değişiklikleri hayata geçirmeyi hedefliyor. Bu bakımdan özel sektörlerimiz arasında yeşil mutabakat hedefleri doğrultusunda iş birliği hedeflerinin araştırılması ve birlikte hayata geçirebileceğimiz faaliyet alanlarının belirlenmesi önemlidir. Gümrük Birliği'nin güncellenmesi müzakerelerinin daha fazla gecikme olmaksızın başlatılması ve sürecin sorunsuz bir şekilde tamamlanması için Fransa'nın desteğini ve özellikle siz özel sektör temsilcilerinin katkı ve desteklerinizi önemsiyoruz. İstenilen seviyelere ulaşmada en önemli görev iş dünyası temsilcilerine düşüyor. Bizler, iki ülke ekonomik ilişkilerinin geliştirilmesi için her türlü desteği vermeye hazırız" dedi.

Riester: "20 milyar dolarlık ticaret hacmine doğru gidiyoruz."

Fransa Dış Ticaret ve Yatırım Bakanı Franck Riesterise, Türkiye ve Fransa arasındaki ticari ilişkilerin kuvvetli olduğunu vurgulayarak, iki ülkenin ticari hacminin 2020 yılında 14 milyar dolara ulaşarak, çok iyi bir seviyede olduğunu belirtti. Ticari ilişkilerin gelişmesi için Fransa ve Türkiye'nin birlikte çalıştığını belirten Riester, "Yakın gelecekte 20 milyar dolarlık ticaret hacmine doğru gidiyoruz. Türkiye'de 450'den fazla Fransız firma ve bu firmaların 132 bin doğrudan çalışanı bulunmakta. Biz bu rakamı daha da ileriye götürmek istiyoruz. Şu andaki çalışmalar ile Türkiye'de yeni ortaklıkların açılması önemli. Fransız firmaları 2014-2019 yılları arası Türkiye'de 5 milyar euronun üzerine yatırım gerçekleştirdiler. Bu firmalar, önümüzdeki üç yıl içinde ise en az 750 milyon euro yatırım yapmayı planlıyorlar. Türkiye-Fransa arasındaki ilişkileri her anlamda daha ileriye taşımak için alt yapımız var" dedi.

Olpak: "DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışmamızı önemsiyoruz"

DEİK Başkanı Nail Olpak, Fransa'nın 1 Ocak 2022 itibarı ile başlayacak olan AB dönem başkanlığını şimdiden tebrik ederek,  "13'üncü kez bu görevi devralan Fransa'nın gündeminde; yeşil enerji, iklim değişiklikleri, dijital dönüşüm, ekonomik toparlanma ve ekolojik dönüşüm olacak. En büyük ticaret ortağımız olan AB ile daha kapsamlı entegrasyon çalışmalarımız doğrultusunda, Tam Üyelik ve Gümrük Birliğinin Güncellenmesinin yanı sıra, geçtiğimiz yıl itibarıyla gündeme gelen Yeşil Mutabakat da önemli bir başlığımız. İşlerimizi gerçekleştirirken doğaya duyarlı olmak adına; firmalarımızı bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak, bu kapsama hazırlamak ve değişen koşullara adapte etmek için, Ticaret Bakanlığımızın çalışmalarını destekleyen "DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışmamızı" önemsiyoruz. Bir taraftan süreçte geç kalmamak, diğer taraftan da adı koyulmamış yeni bariyerlerle karşılaşmamak, iki denge unsuru olarak önümüzde. Türk iş dünyasına "2050 yılında Sıfır Karbon" hedefi koymamızın, firmalarımızın motive olması için kritik bir adım olacağını düşünüyoruz" dedi.

Türkiye ve Fransa'nın 14 milyar dolara yakın ticaret hacmi olduğu belirten Olpak, "Fransa ile bu rakamı daha üst seviyelere çekmek için daha çok gayret etmemizin gerektiği ortada. Bu noktada, devlet büyüklerimizin de desteğiyle, en büyük sorumluluk bizlere, iş dünyamıza düşüyor. Gümrük Birliğinin güncellenmesi; tedarik zincirleri ve Türkiye konumlandırılması; Türk Eximbank ve Bpifrance İş Birliği Anlaşması ile daha da kolaylaşan, Afrika başta olmak üzere üçüncüülkelerde iş birliğinin güçlendirilmesi, ekonomik iş birliklerimizi geliştirmenin önünü açabilecek, önemli gündem maddelerimiz arasında yer alıyor" dedi.

Özdoğru: "Türk-Fransız firmalarının iş birliklerinin gelişmesine yönelik her türlü desteği vermeye hazırız"

DEİK/Türkiye-Fransa İş Konseyi Başkanı Çağatay Özdoğruise, "Türkiye-Fransa İş Konseyi olarak hedeflerimiz arasında Türk ve Fransız firmalarının çeşitli ve stratejik sektörlerde iş birliklerini geliştirmeleri, Yeşil Mutabakat, dijitalleşme, Covid-19 salgını sonrası dönemde hızla değişen global ekonomik düzende firmalarımızın ortaklıkları yoluyla değişimlere birlikte gelişerek, birbirlerinin gelişimine katkı sağlayarak uyum sağlamaları ve üçüncü ülkelerde de iş birliklerini bu vizyonla genişletmeleri gibi konular yer alıyor" dedi.  Türkiye-Fransa İş Konseyi'nin Türk-Fransız firmalarının iş birliklerinin gelişmesine yönelik her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirten Özdoğru, "Türkiye'nin Avrupa ve üçüncü ülkeler için tedarik zinciri ve merkezi olduğunu düşünüyorum. Fransız şirketlerinin ülkemize gelip yatırım yapmalarını ve bölgesel konumlanmasını talep ediyoruz.  Gelecek aylarda Fransa, AB dönem başkanlığını devralacak. Türkiye olarak, AB'ye girmemizde Fransa'nın desteklerini bekliyoruz. İş Konseyi olarak, Türkiye ve Fransa'nın hem bölgesel hem de global iş birliğinin artmasını diliyoruz" dedi.

Philippe Gautier: "Türkiye ve Fransa iş birliği ile bir ağ merkezi oluşturma niyetindeyiz"

MEDEF International CEO'su Philippe Gautier, DEİK ve MEDEF'in bu zor günlerde ortaklığının devam ettiğini ve salgına rağmen bir arada olmayı başardıklarını söyledi. Türkiye ve Fransa'nın çok daha derin bir ortaklığa gitmesi gerektiğinin vurgulandığını aktaran Gautier, "Türk paydaş ve şirketleri ile yakından çalışmak istiyoruz. Kaynak kullanımı, akıllı şehirler, enerji, hidrojen ve yeşil ulaşım konularında ortaklıklar kurabiliriz. Türkiye ve Fransa iş birliği ile bir ağ merkezi oluşturma niyetindeyiz" dedi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: “ABD İLE İKİLİ TİCARET HACMİMİZİN YILSONUNDA 25 MİLYAR DOLARA ULAŞMASINI BEKLİYORUZ”

DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 11. Türkiye Yatırım Konferansı Gala Yemeği, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teşrifleriyle T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, T.C. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye'nin Vaşington Büyükelçisi Murat Mercan ve AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım'ın katılımlarıyla DEİK Başkanı Nail Olpak ve TAİK Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ'ın ev sahipliğinde 20 Eylül 2021 tarihinde New York'ta gerçekleştirildi.

Türk ve Amerikan iş dünyasının önde gelen temsilcilerinin katıldığı Gala Yemeği'nde ikili ticari ve ekonomik ilişkilerin önemine dikkat çekilerek iş birliği çağrısında bulunuldu. Bu yıl on birincisi gerçekleştirilen Türkiye Yatırım Konferansı Gala Yemeği'nde, aralarında Türk iş dünyasının önde gelen temsilcileri ile birlikte dünyanın önde gelen yatırım şirketleri ve fon yöneticilerinin yanı sıra ABD'li üst düzey yöneticilerin yer aldığı 300'e yakın konuk ağırlandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Esnek ve yüksek üretim kapasitemiz, Amerikan firmaları için birçok fırsat barındırıyor"

11. Türkiye Yatırım Konferansı Gala Yemeği'nde konuşan T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021 yılı Mayıs ayında bazı Amerikan şirketlerinin yöneticileriyle video konferans yoluyla fikir alışverişinde bulunduğunu, yeni iş birliği ve yatırım imkânlarını ele aldıklarını hatırlatarak, bu kez de DEİK/Türkiye – ABD İş Konseyi'nin Amerikan iş dünyasının değerli temsilcileriyle bir araya gelmelerine imkân sağladığını dile getirdi. Türkiye ve ABD'nin iki güçlü stratejik ortak ve 70 yıllık müttefik olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "Bu çok özel ve sağlam temellere dayanan iş birliğimiz, yıllardır dünyanın birçok coğrafyasında barışa, istikrara ve güvenliğe katkı sağlamıştır. Son dönemde yaşanan kritik gelişmeler, ülkelerimiz arasındaki stratejik ortaklığın önemini ve kıymetini bir kez daha göstermiştir. Kişisel ilişkilerde olduğu gibi devletler de zaman zaman bazı konularda görüş ayrılıkları yaşayabilir. Biz, bunların dayanışma ve karşılıklı saygı çerçevesinde diyalog yoluyla aşılabileceğine inanıyoruz. Değerli dostum Başkan Biden ile 14 Haziran'da Brüksel'de yaptığımız samimi ve kapsamlı görüşmede bu konudaki ortak irademizi teyit ettik. Sayın Başkanla ekonomik ilişkilerimizin geliştirilmesinin hem mümkün hem de gerekli olduğu hususunda tam bir mutabakat içindeyiz. İkili ticaret hacmimizi 100 milyar dolara ulaştırmaya yönelik kararlılığımızı beraberce vurguladık. Bu rakamın, doğru adımların atılması halinde rahatlıkla erişilebilecek gerçekçi bir hedef teşkil ettiğinden hemfikiriz.

Türkiye ile ABD arasındaki ikili ticaret hacmi salgın şartlarına rağmen geçen sene 21 milyar dolara yükseldi. ABD, Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında 3'üncü sırada yer alıyor.İkili ticaret hacmimizin, bu yılsonunda 25 milyar dolara ulaşmasını bekliyoruz. Ülkemiz salgın dönemi boyunca küresel tedarik zincirlerinin güvenilir bir halkası olduğunu göstermiştir. Ülkemizi sivil, daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma hedefiyle başlattığımız çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Uluslararası yatırımcıların ülkemizde güvenle yatırım yapmaları için gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. Esnek ve yüksek üretim kapasitemiz, özellikle tedarik zincirleri ve arz güvenliği bakımından Amerikan firmaları için birçok fırsat barındırıyor" diye konuştu.

Mehmet Muş: "ABD gibi stratejik ortaklarımızla ticaret ve yatırım ilişkilerimizi geliştirmeye devam etmek istiyoruz"

T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Türkiye'nin yakın geçmişte küresel ve bölgesel sorunların gölgesinde kalmadan ciddi ekonomik atılımlar yaptığını vurgulayarak şöyle konuştu: "Son 20 yılda gerek siyasi gerek ekonomik gerilimlerle sınanan Türkiye ekonomisi yaşanan bütün zorlukları sağlıklı biçimde bertaraf etme başarısı göstermiştir. Türkiye ekonomisinin uzun vadeli vizyonu, dijital dönüşümünü tamamlamak, en güncel üretim teknolojisine sahip olmak ve rekabet gücü yüksek, lojistik ve hukuki altyapısı güçlü bir üretim ve ticaret üssü konumunu pekiştirmektir. Biz ileriye doğru adımlarımızı atarken küresel ölçekte ABD gibi stratejik ortaklarımızla ticaret ve yatırım ilişkilerimizi geliştirmeye devam etmek istiyoruz. ABD ile önümüzdeki dönemde her düzeyde gerek ikili ticaretimizi ilgilendiren birçok konuda gerek çok taraflı ticaret sisteminin geliştirilmesini teminen birlikte yeni çözüm yolları bulacağımıza inanıyoruz" dedi.

Nail Olpak: "Karşılıklı ticaret hacmindeki artış için gerekli sıçramanın yolu, eyalet merkezli yaklaşımımızdan geçiyor"

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak ise, "ABD eylem planımızı çok yönlü ve dinamik bir perspektifle ele alıyoruz. Eyaletleri merkeze alan bir yaklaşımla iş dünyamıza daha fazla destek olacağız. An itibariyle DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi'mizin 7 eyalette komite yapılanması var ve bu sayıyı, öncelikle bu yılsonuna kadar 13'e çıkarmak arzusundayız. İnanıyoruz ki, Türkiye ve ABD'nin karşılıklı ticaret hacmindeki artış için gerekli sıçramanın yolu, eyalet merkezli yaklaşımımızdan geçiyor"ifadelerini kullandı.

Ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi hedefinin yanı sıra sosyal meselelere karşı da iş birliği içinde olunması gerektiğini vurgulayan Olpak, Atlas Okyanusu'nu uçakla tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart'ın"Yapacak yüreği olan herkesin, uçacak okyanusları vardır" ifadelerini hatırlatarak"Kalplerinde başarı inancı olan Türk ve Amerikan iş dünyası temsilcileri olarak, hem sosyal hem de iktisadi meselelerde iş birliğimizi daha yukarıya taşıyarak, ortak çıkarlarımıza hizmet edebilmek için aşacak daha çok okyanusumuz; ama onları aşabilecek sağlam yüreklerimiz var" dedi.

Yalçındağ: "Türk girişimcisinin tecrübesi ortada, cesareti ortada, başarısı ortada… İstiyoruz ki, Amerikalı dostlarımız da bu başarıya ortak olsunlar."

DEİK/Türkiye – ABD İş Konseyi (TAİK) Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Covid-19 salgını önlemleri sebebiyle iki senedir organize edilemeyen Türkiye Yatırım Konferansı Gala Yemeği'nin bu sene T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımlarıyla gerçekleştirilebilmesinden duyduğu mutluluğu ifade etti. Küresel salgına bağlı değişen alışkanlıklara rağmen TAİK'in önceliklerinden asla ayrılmadığına dikkat çeken Yalçındağ, "İki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilere daha fazla nasıl katkı sağlayabileceğimizi sorgulayarak yeni fırsatların önünü açmaya gayret ettik. Küresel salgın sebebiyle tedarik zincirindeki büyük kırılmaları zamanında ve doğru yorumlayarak, Türkiye ve ABD arasında olgunlaşmayı bekleyen alanlara katkı sunmayı görev edindik" dedi.

Yıllık bazda görünen artışa rağmen iki ülke arasındaki ticaret hacminin potansiyelini yansıtmadığına değinen Yalçındağ, "TAİK olarak, ülkelerimiz arasındaki ticaret ve yatırımların hak ettiği seviyelere ulaşabilmesi için proaktif davranıyor, başarı odaklı projeler üretiyoruz. Sadece ticaret ve yatırımların değil, aynı zamanda üçüncü ülkelerde ortak girişimlerin de önünü açıyoruz" dedi. Savunma sanayii ve teknoloji alanında yapılan yatırımlara da dikkat çeken Yalçındağ, "Türk girişimcisinin tecrübesi ortada, cesareti ortada, başarısı ortada… İstiyoruz ki, Amerikalı dostlarımız da bu başarıya ortak olsunlar. Daha büyük başarıların haklı gururunu birlikte yaşayalım" dedi.

Açılış konuşmalarının ardından Gala Yemeği, ülkemizi türkülerimizle dünya çapında temsil eden ve Anadolu topraklarından gelen ezgilere kemanıyla hayat veren Canan Anderson'ın performansı ile devam etti.

11. Türkiye Yatırım Konferansı Gala Yemeği'ne; TEB Holding, THY ve Kibar Holding platin sponsor; Halkbank, Hepsiburada, IC İçtaş, Limak Holding, TAV ve Trendyol altın sponsor; Getir, TBNG, Turkcell, TUSAŞ, Transatlantic Petroleum ve Yemeksepeti ise gümüş sponsor oldu. 

NAİL OLPAK: “BU YIL YÜZDE 9 BANDINDA BÜYÜME SÜRPRİZ OLMAZ, BÜYÜMENİN SEKTÖRLERE YAYILMASI SEVİNDİRİCİ”

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2021 yılı ikinci çeyrek büyüme rakamları ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.

Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:

"Bugün açıklanan büyüme rakamlarına göre, bu yıl yüzde 9 bandında bir büyüme sürpriz olmaz, öncelikle bu güzel değerlendirmeyle geleceğe daha pozitif bakalım.

Evet, 2021'in ikinci çeyreğinde GSYH geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21,7 oranında artış gösterdi. Böylelikle Türkiye GSYH'si yılın ilk yarısında yüzde 14,3 oranında büyümüş oldu. Detaylara baktığımızda, neredeyse tüm sektörlerin büyümeye katkıda bulunduğunu görüyoruz. En büyük katkılar yüzde 45,8 büyüme ile hizmetler ve yüzde 40,5 büyüme ile sanayi sektöründen olurken, finans ve sigorta kesimi alınan makro ihtiyati tedbirler neticesinde yüzde 22,7 oranında daraldı bu da normal bir sonuç. Bunların dışında kuraklığa rağmen tarım, inşaat, bilgi ve iletişim faaliyetleri başta olmak üzere tüm sektörlere yayılan bir büyüme görmek oldukça sevindirici ve gelecek için umut veren bir tablo ortaya koyuyor. Bu performansın yılın geri kalanında devam ederek yıllık büyümenin yüzde 9 bandında gerçekleşmesini bekliyoruz. Tedbirlerle makro finansal istikrar sağlandıkça, finans sektöründen de büyümeye pozitif katkı gelebilir.

Büyümenin talep tarafına bakıldığında ise, hane halkı tüketiminin yıllık yüzde 22,9 artış gösterdiğini görüyoruz. İhracat yüzde 59,9 ithalat ise yüzde 19,2 oranına artış göstererek net ihracatın katkısı pozitif gerçekleşti.

Çok önemli bir başlık olarak, son 3 çeyrektir yaklaşık yüzde 32 ortalama ile büyüyen makine teçhizat yatırımları 4. Çeyrekte de yüzde 35,2 büyürken, toplam yatırımlar ise bu çeyrekte yüzde 20,3 oranında artış gösterdi. Özellikle yatırımlardaki yüksek artış, önümüzdeki dönem büyüme rakamları için iş dünyası olarak çok pozitif bir tablo.

Bu büyümenin arkasında teknik olarak elbette geçen yıldan gelen bir baz etkisi söz konusu. Ancak, tüm dünyada aynı tablonun var olduğunu hatırlarsak, iş dünyamızın pandemi döneminde yaşanan sıkıntıları fırsata çevirmeyi başardığını görüyoruz. Tüm dünyada tedarik zincirlerinde sıkıntılar yaşanırken özellikle sanayi sektörümüz "İşlerimiz askıya almıyoruz" sloganıyla üretime ara vermeden devam etti. Böylece, en büyük ihracat pazarlarımızdan olan Avrupa Birliği, Uzak Doğu'da yaşanan tedarik sıkıntısını ülkemizden karşılama yoluna gitti.

Büyümenin arkasında yatan bir diğer etken de, ihracata dayalı büyüme stratejimiz oldu. Yüksek büyüme yakalanan dönemlerde ithalat da arttığı için cari açığın daha büyük sorun olduğu dönemler de yaşadık. Fakat bu yıl, rekor büyümeye rağmen cari açıktaki ciddi azalış ve finansmanına yönelik herhangi bir endişe bulunmaması çok önemli bir kazanım. Bu da özellikle ihracatımızın rekor seviyede artışıyla mümkün oldu. Bu sene, yıllık ihracatımız ilk defa 200 milyar doların üstüne çıkmayı başarırken, yılsonunda program hedefinin de üzerinde yaklaşık 210 milyar dolarlık bir ihracat tutarına ulaşabileceğimizi öngörüyoruz.

Net dış talep ve yatırım kalemlerinin bu dönemdeki toplam GSYH büyümesinin yarısından fazlasını oluşturarak sağlıklı büyüme desenini belirginleştirdiği bir görünüm hâkim.

Ayrıca, büyüme ekseninde kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik de son derece önemli. Makul bir enflasyon, kur ve faiz tarafında da makul ve stabil bir aralık ve temelde ekonomide öngörülebilirlik, en büyük hedefimiz.

Özellikle yatırımlardaki artış, büyümenin sürdürülebilir olacağını da destekliyor. Kapsayıcı olması ise büyümenin tüm sektörlere ve istihdama katkısı ile mümkün. En son açıklanan işsizlik rakamlarındaki gerileyiş de bunu teyit ediyor. Mayıs ayında yüzde 13 olan mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı Haziran'da yüzde 12,4'e geriledi.

2020 yılının geneli ve 2021'in ilk çeyreğinde olduğu gibi yılın ikinci çeyreğinde de Türkiye ekonomisi büyüme performansıyla dünyadan pozitif ayrıştı. Aynı dönemde AB-27 ekonomisi yıllık yüzde 13,2 büyürken, OECD ülkeleri yüzde 13 büyüdü. Geçen yıl kapanma sürecinden daha erken çıkan Asya ülkeleri ise diğer gelişmiş ülkelere göre daha düşük orda büyüme performansı sergiledi.

DEİK ve Türk iş dünyası olarak, aynı gayretle yatırım yapmaya, katma değer ve istihdam üretmeye, ülkemiz için çalışmaya devam edeceğiz."

DEİK KÜRESEL TİCARETTE YENİ KAPILAR AÇMAYA DEVAM EDİYOR
Bakan Muş: " Uzak ülkelere ihracatımızı 4 katına çıkarmayı hedefliyoruz"
 
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)'in 34. Olağan Mali Genel Kurulu, T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş'un teşrifleriyle DEİK Başkanı Nail Olpak'ın ev sahipliğinde, DEİK Yönetim Kurulu Üyeleri, DEİK Kurucu Kuruluş ve Kurumların Başkanları, DEİK İş Konseyi Başkanları ve Türk iş dünyası temsilcilerinin katılımlarıyla İstanbul'da gerçekleşti. 
 
Muş: "DEİK, Türk özel sektörünün ticari diplomasideki şemsiye kuruluşu"
 
Türkiye'nin ihracat serüveninde DEİK'in bir mihenk taşı olduğunu vurgulayan T.C. Ticaret Bakanı Mehmet Muş, "DEİK Ailesi, Türk özel sektörünün ticari diplomasideki şemsiye kuruluşu olarak, ülkemizin ihracattaki başarısında hayati bir rol oynuyor. DEİK, Türk iş insanına bugüne kadar Kuzey Afrika'dan Türki Cumhuriyetlerine, Balkanlardan Sahra Altı Afrika'ya, Latin Amerika'dan Güney Asya'ya kadar ticarette pek çok yeni kapının açılmasına anahtar oldu. Elbette bu başarıların devam etmesi adına devlet ve özel sektör arasındaki organik bağı temsil eden kuruluşlarımızı daha güçlü ve etkin kılmak elzemdir. DEİK'in Türkiye'nin ihracat, üretim ve büyüme hedeflerine ulaşmasına yönelik faaliyetlerini, küresel ekonomik ve ticari ilişkiler açısından zorluklarla dolu bir ortama rağmen icra ettiğinin bilincindeyiz" diye konuştu.
 
Muş: "Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için her cepheden baskımızı sürdürmeliyiz"
 
İş insanlarının Avrupa ile kurduğu köklü ekonomik ve ticari bağları güçlendirmek ve çeşitlendirmek adına çalışmalara devam ettiklerini belirterek, Türkiye-AB iş birliğinin çok daha ileri düzeyde geliştirilmesini zorunlu kıldığını ifade eden Muş, "Bu doğrultuda, en büyük ticaret ortağımız AB ile Gümrük Birliği'ni güncelleme ve kurumsal birlikteliğimizi perçinleme hedefiyle temaslarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz. Temaslarımız neticesinde, 24-25 Haziran 2021 tarihlerinde Brüksel'de gerçekleştirilen AB Liderler Zirvesinde Gümrük Birliği sürecimiz ayrıca ele alınmış ve güncelleme için teknik çalışmaların başlaması hususu, AB Konseyi tarafınca not edilmiştir. Tabi bu gelişme, bizim için yeterli değil. İş Konseyi Başkanlarımız, iş çevrelerimiz ve özel sektör kuruluşlarımızla birlikte, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi için her cepheden baskımızı sürdürmeliyiz. Bu noktada önemle ifade etmeliyim ki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecine, AB üyesi ülkelerin iş çevrelerinin de güçlü bir destek verdiğine şahit oluyoruz. Almanya, Fransa, Romanya, Slovenya ve Hırvatistan ile yakın zamanda JETCO toplantıları gerçekleştirme niyetindeyiz." dedi. 
 
Muş: "Ortalama mesafesi 8 bin 650 kilometre olan 17 ülkeye, ihracatımızı yaklaşık 4 katına çıkarmayı hedefliyoruz."
 
'Uzak Ülkelere İhracatın Artırılması Stratejisi'ne değinen Muş, "İhracatımızın üçte ikisini, uzaklığı ortalama 2 bin kilometreye kadar olan ülkelere yapıyoruz. Ancak, 84,5 trilyon dolar büyüklüğe sahip dünya ekonomisindeki payı yüzde 64 olan, ülkemize uzak 17 ülkenin 8,2 trilyon dolar değerindeki ithalatından yalnızca yüzde 0,26 pay alabilmekteyiz. Uzak olarak adlandırdığımız coğrafyaları yakınlaştırmak, bu coğrafyaların ticari ve ekonomik manada sundukları potansiyeli değerlendirebilmek adına 'Uzak Ülkelere İhracatın Artırılması Stratejisi'ni hazırlıyoruz, belli bir noktaya geldiğinde bunun istişaresini iş dünyamızla yapacağız. Ortalama mesafesi 8 bin 650 kilometre olan 17 ülkeye, ihracatımızı yaklaşık 4 katına çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. 
 
Muş: "Mal ticaretinin yanı sıra hizmetler, yatırımlar ve kamu alımlarını içeren yeni nesil STA'lar kurguluyoruz"
 
İhracatı artırmak, sanayinin rekabetçiliğini güçlendirmek ve Türkiye'ye yabancı sermaye çekmek amacıyla mal ticaretinin yanı sıra hizmetler, yatırımlar ve kamu alımlarını içeren yeni nesil Serbest Ticaret Anlaşmalarını (STA) kurguladıklarını dile getiren Muş, "Hâlihazırda Asya-Pasifik bölgesinde Japonya, Tayland ve Endonezya ile kapsamlı STA müzakerelerinin devam ediyor. Gürcistan ve Moldova ile STA'ların kapsamını genişletmek odaklı görüşmeler devam ederken, Ukrayna ile STA müzakerelerini sürdürüyoruz, neticeye ulaşmak için çaba sarf ediyoruz. Öte yandan Latin Amerika'da, Peru, Ekvator, Kolombiya ve Meksika'nın yanı sıra MERCOSUR ülkeleriyle STA imkânlarını araştırıyoruz. ABD ve Çin'le mevcut işbirliklerini geliştirmek ve yeni iş birliği alanları yaratmak adına çalışmalarımız sürüyor. Doğu Asya'dan Latin Amerika'ya, Balkanlardan Sahra Altına, Orta Asya'dan Pasifik ülkelerine pek çok ülke ile KEK toplantılarımızı düzenli olarak gerçekleştirmeye devam ediyoruz" şeklinde konuştu. 
 
Olpak: " Türkiye, yeşil ekonomiye dayanan yeni büyüme stratejisini belirlemeli"
 
34. DEİK Olağan Mali Genel Kurulu'nda konuşan ve dünya ekonomisinde öne çıkan yeşil dönüşüme dikkat çeken DEİK Başkanı Nail Olpak, "Mevcut ekonomik büyüme modelleri ile çevresel sürdürülebilirliğin sağlanamayacağı fikrinin yaygınlaşması ve gelecekte yaşanabilecek iklim krizine karşı artan duyarlılık, "Büyüme" ile "Yeşil"in birlikte ele alınmasını gerekli kılıyor. 2021 yılı itibarıyla, dünya ekonomisinin yaklaşık % 70'ini oluşturan 110'dan fazla ülke, 2050 yılına kadar karbon nötr olmayı; Çin ise bu hedefe 2060 yılından önce ulaşmayı planladığını duyurdu. En büyük ticaret ortağımız olan ve iklim değişikliği ile mücadelede erken dönem tecrübelere sahip Avrupa Birliği (AB), Aralık 2019'da Avrupa Yeşil Mutabakatını duyurarak 2050 yılına kadar net sera gazı emisyonlarının sıfırlanması hedefi doğrultusunda; üretim, tüketim, yatırım, ticaret, finans ve diğer pek çok önemli alanda dönüşümü içeren yeni büyüme stratejisini paylaştı. Bu doğrultuda Türkiye olarak, Çin, ABD, Birleşik Krallık ve AB gibi kendimize 2050 hedefi belirlemenin önemli olduğuna inanıyoruz" dedi. 
 
Olpak: "Türk iş dünyamız için ‘2050 yılında Sıfır Karbon' hedefi kritik bir adım olacak"
 
DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışması'nı son derece önemsediklerini belirten Olpak, "DEİK olarak en büyük ticaret ortağımız olan AB çalışmalarımız kapsamında, Tam Üyelik ve Gümrük Birliği'nin Güncellenmesinin yanı sıra, geçtiğimiz yıl itibarıyla gündeme gelen Yeşil Mutabakat da önemli bir başlığımız. Doğaya duyarlı olmak adına; firmalarımızı bilgilendirmek ve farkındalık oluşturmak, bu kapsama hazırlamak ve değişen koşullara adapte etmek için, Ticaret Bakanlığımızın çalışmalarını destekleyen "DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışmamızı" önemsiyoruz. Bir taraftan süreçte geç kalmamak, diğer taraftan da adı koyulmamış yeni bariyerlerle karşılaşmamak, iki denge unsuru olarak önümüzde. Türk iş dünyasına "2050 yılında Sıfır Karbon" hedefi koymamızın, firmalarımızın motive olması için kritik bir adım olacağını düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
 
Olpak: "Ülkemizin dış ekonomik ilişkilerine yön veren çalışmalarımız artarak devam edecek"
DEİK'in dünya çapında yürüttüğü ticari diplomasi faaliyetleri kapsamında ülke ve bölge bazlı ana gündem maddelerine değinen Olpak, "Önümüzdeki süreçte, ABD ile ekonomik ilişkileri geliştirmek öncelikli gündemlerimiz arasında yer alıyor. Amerika'da eyalet tabanlı ve kanaat önderleri hedefli iletişim için bir dizi çalışmalarımız var. "Almanya Lobi Çalışmaları ve Şirket Satın Almaları" projemizle, Almanya'da varis sorunu yaşayan KOBİ'lerin, Türk firmaları tarafından satın alınmasına yönelik çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizin güvenilir bir yatırım limanı ve ticari ortak olarak tanıtımını sağlamak için, stratejik iletişim firmalarıyla çalışmalara başladık.
 
ABD ve Almanya İş konseylerimizi, İngiltere ve Fransa İş Konseylerimiz izleyecek. Ayrıca en çok dış ticaret açığı verdiğimiz Asya-Pasifik Bölgesindeki İş Konseylerimizle, bölge ülkeleriyle ikili ticaretimizi dengeleyerek arttırmak için, ASEAN Çalışma Grubu'nu kurduk. Ve bu grubun çalışmalarını, geçen yılsonu itibarıyla oluşan ve dünya ekonomisinin yaklaşık yüzde 30'unu kapsayan RCEP gündemiyle birleştirdik. Öte yandan Afrika Kıtası'nda geçtiğimiz yılsonu yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması'nın, Türk firmaları üzerindeki olası etkileri, ülkelere ait öngörüleri ve yeni stratejiler oluşturmayı amaçlayan bir çalışmamız bulunuyor. Ayrıca Ticaret Bakanlığımızın hedefleri arasında yer alan Yurt Dışı Lojistik Merkezleri kurmak da bir diğer gündem maddemiz. Bu kapsamda DEİK üyelerimizle yapılan toplantılar neticesinde; Çin, Hindistan, Kırgızistan, Almanya ve Libya gibi ülkeler ön plana çıkıyor. DEİK olarak bir diğer hedefimiz ise, önümüzdeki günlerde, Uruguay, Paraguay ve Guatemala İş Konseylerimizi de kurarak, ülkemize küresel ticarette yeni kapılar açmak" dedi.  
 
Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) özelinde DEİK'in üstlendiği diaspora faaliyetlerine de ayrı bir pencere açan Olpak, tüm dünyadaki Türkleri birbirine bağlayan, mesajlaşmasını sağlayan, etkinlik ve ihale duyurularının paylaşıldığı sosyal bir platform olan "DTİK Port"u hayata geçirdiklerini belirtti. 
 
DEİK Başkanı Nail Olpak, 21-22 Ekim 2021 tarihlerinde Ticaret Bakanlığı ve Afrika Birliği ile iş birliğinde düzenlenecek Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nun üçüncüsünün ise DEİK ev sahipliğinde İstanbul'da gerçekleştirileceğini söyledi. 
 
TÜRKİYE VE SUDAN’IN 5 YILLIK DÖNEMDE TİCARET HACMİ HEDEFİ 2 MİLYAR DOLAR

Sudan Devlet Başkanı Abdulfettah El-Burhan'ın ülkemizi ziyareti kapsamında Türk İş İnsanları ve Yatırımcılar ile İstişare Toplantısı, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Mustafa Tuzcu, T.C.  Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Mehmet Hadi Tunç,  DEİK Başkanı  Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Sudan İş Konseyi Başkanı Serdar Yıldızgörer ve iş insanlarının katılımlarıyla 13 Ağustos 2021 tarihinde Ankara'da gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Sudan'da ilk etapta 100 bin hektar yani 1 milyon dönüm tarım arazisi ülkemiz tarafından işlenmeye tahsis edilmiştir" dedi. İki ülke arasında dün yapılan görüşmeler kapsamında enerji, savunma, maliye ve basın alanları başta olmak üzere, toplam 7 anlaşma ve mutabakat zaptının imzalandığını belirten Oktay, "Mayıs ayında Sudan Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Sayın Dagalo başkanlığındaki Sudan Heyeti ile Ankara'da bir araya gelerek bugüne kadar Türkiye ve Sudan arasında yapılan anlaşmalar ve içeriklerine, eylem maddelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştuk. Aynı zamanda Türkiye Sudan ilişkilerini gözden geçirmiştik" dedi. Oktay sözlerini şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve zatıaliniz başkanlığında dün gerçekleşen görüşmelerde, Türkiye-Sudan ilişkileri tüm boyutlarıyla gözden geçirilmiş ve önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Söz konusu görüşmeler kapsamında enerji, savunma, maliye ve basın alanları başta olmak üzere toplamda 7 Anlaşma ve Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Şunu memnuniyetle ifade etmek isterim ki her iki ülkenin yararına olan bugüne kadarki yapılan anlaşmalar geçerliliğini koruyacak, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başkanın liderliğinde Türkiye-Sudan ilişkileri çok daha ileriye taşınacaktır. Türkiye ile Sudan arasındaki tarihten gelen bağlar, siz iş insanlarımızın girişimleri ve gayretleriyle iktisadi alanda da her geçen gün perçinlenmektedir.

Oktay: "Sudan'daki istikrar ortamıyla sağlanan olumlu seyir dikkate değerdir"

Sudan'da 314 milyon dolar değerinde Türk yatırımı bulunması, 20'si geçtiğimiz iki yılda olmak üzere, Türk müteahhitlik firmaları tarafından Sudan'da 90 proje üstlenilmiş olması ve Hartum'da açılan Ziraat Katılım Bankası şubesi, güçlenen ekonomik ilişkilerimizin sadece birkaç örneğidir. Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Sayın el-Burhan ve değerli bakanlarımız ile birlikte siz değerli iş insanlarımızın görüş ve önerilerini dinleyerek ve gereken kolaylaştırıcı adımları atarak ülkelerimiz arasındaki köprüleri daha da sağlamlaştıracağımıza inanıyorum. Toplantımızda gündeme getirilen hususlar önümüzdeki dönem Türkiye-Sudan ticaret ve yatırım ilişkilerinin güçlenmesi için yol gösterici olacaktır." Sudan'ın 44 milyonluk genç ve dinamik nüfusu, zengin tabii kaynakları, güçlü tarımsal üretimi ve potansiyeli ile bölgesinde bir cazibe merkezi olma yolunda ilerlediğini kaydeden Oktay, "Bu yeni dönemde Sudan'daki istikrar ortamıyla sağlanan olumlu seyir dikkate değerdir" dedi.

Türkiye-Sudan ikili ticaretine çok önem verildiğin ve iş insanlarının önünü açacak, sorunlarını giderecek çalışmaların titizlikle sürdürüldüğünü dile getiren Oktay, "Sudan ile ticaretimiz 2020 yılında toplam 480 milyon dolara ulaşmıştır. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde 2 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefini aşacağımıza inanıyoruz. Bu hedef doğrultusunda, Sudan ile ticari iş birliğimizde madencilik önemli bir alandır. Sudan tarafının samimi desteğiyle Türk firmalarına tahsis edilen sahalardaki sorunların çözüleceğine ve maden alanında kazan-kazan temelinde kurulan iş birliklerimizin verimli şekilde devam edeceğine inanıyorum. Tarım alanında Türkiye-Sudan iş birliğini de güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ve zatıaliniz başkanlığında dün gerçekleşen verimli temaslar sonucunda Sudan'da ilk etapta 100 bin hektar yani 1 milyon dönüm tarım arazisi ülkemiz tarafından işlenmeye tahsis edilmiştir. Bu miktarın ileride artırılması hususunda da mutabık kalınmıştır" dedi.

Oktay, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün (TİGEM) pilot çiftlik projesi öncülüğünde bu alanda başlatılacak tarımsal üretim iş birliğinin Türk iş insanları için Sudan'da önemli bir yatırım fırsatı sunarken aynı zamanda Sudan'a istihdam, tarımsal teknoloji ve gıda arz güvenliği gibi alanlarda katkı sağlayacağına vurgu yaptı.

Oktay: "Ayrıca müteahhitlik alanındaki iş birliğimizi önümüzdeki dönemde Hartum Uluslararası Havalimanı Projesi başta olmak üzere yeni projelerle devam ettirmeyi arzu ediyoruz. Tüm iş birliği alanlarında ilişkilerin her geçen gün daha da güçlenmesi için siz değerli iş insanlarımızın girişimleri ve projeleri önemli rol oynamaktadır. Salgın döneminde 'durmak yok yola devam' diyerek Türkiye-Sudan ticaretini sekteye uğratmayan iş insanlarımızın emeklerini takdir ediyoruz. Önümüzdeki dönemde sizleri gündemimizdeki tüm projeleri tamamlamış ve yeni fırsatlara odaklanmış şekilde görmeyi arzu ediyoruz. Biz Cumhurbaşkanımız liderliğinde iş dünyamızın önünü açacak, yatırımcılara en iyi iş yapma ortamını ve kolaylıkları sağlayacak adımları atmaya devam edeceğiz. Sudan'ın kalkınmasına ve altyapısını geliştirmesine yönelik desteğimizi artırarak sürdüreceğiz. Kardeş Sudan'ın Egemenlik Konseyi Başkanı Sayın el-Burhan, değerli heyeti ve bakanlarımız ile ticari faaliyetlerinize ilişkin gündeme getirmek istediğiniz konuları dinlemek ve değerlendirmek üzere buradayız    dedi.

El-Burhan: "Türk iş insanlarını Sudan'a yatırım yapmaya davet ediyorum"

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Sayın Abdelfettah el-Burhan, "Sudan geçiş dönemi yaşamakta, uluslararası sistem ve birleşmiş sistemler içinde layık olduğu konumu edinmeye çalışmaktadır" dedi. El-Burhan, sağlık ve eğitim alanlarında Sudan'ın terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkma sürecinde Cumhurbaşkanı öncülüğünde Türkiye'nin destek ve katkılarına anlattı. El-Burhan, "Sudan'a sermaye girişi, ortaklıkların tesisi konularında sıkıntılar yaşanmasına rağmen Türk yatırımcılarla deneyimlerimiz var. Mevcut ticaret hacmimizi 2 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz" dedi. Tarım, madencilik, ulaştırma, elektrik, altyapı ve telekomünikasyon alanlarının yatırıma açık sektörler olduğunu belirten el-Burhan, Türk iş insanlarını Sudan'a yatırım yapmaya davet etti.

 

Olpak: "Stratejik iş birliğimizi çok farklı alanlarda gerçekleştirebileceğimize inanıyorum"

DEİK Başkanı Nail Olpak ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el Burhan'ın dün yaptığı görüşmeye işaret ederek, "İki devlet başkanımızın dün yapmış olduğu görüşme sonunda verdikleri mesajlar ve imzalanan anlaşmalar, iş dünyası için yol gösterici ve cesaret verici olacaktır. Stratejik iş birliğimizi çok farklı alanlarda gerçekleştirebileceğimize inanıyorum." dedi. 

Sudan'ın, Türkiye'nin Afrika'da en kapsamlı ilişki ve iş birliğine sahip olduğu başlıca ülkelerden biri olduğuna işaret eden Olpak, Türkiye'nin, 1956'da bağımsızlığını kazanan Sudan'ı ilk tanıyan ülkeler arasında yer aldığını anımsattı.  İki ülkenin, 400 milyon doların üzerinde ticaret hacmine sahip olduğunu aktaran Olpak, "Ancak bir gerçeği de görmek lazım, bu kadar güzel ilişkinin olduğu iki ülke arasında bize, iş dünyasına daha fazla görev düşüyor. Devlet büyüklerimizin, bakanlarımızın desteğiyle daha fazla çalışacağız. İki devlet başkanımızın dün yapmış olduğu görüşme sonunda verdikleri mesajlar ve imzalanan anlaşmalar, iş dünyası için yol gösterici ve cesaret verici olacaktır. Stratejik iş birliğimizi çok farklı alanlarda gerçekleştirebileceğimize inanıyorum" dedi.

ABD'nin Sudan'a uyguladığı ambargoları kaldırmasından memnuniyet duyduklarını ve bunun önlerini açacağını bildiren Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hazır süreç bu noktadayken 'daha fazla gayret gösterelim' diyoruz. Bize iletilen konuların en başında bankacılık ve para transferleri konusu geliyor. Yetkililer de bunu biliyor ama özellikle iletmek istedim. Çok farklı sektörler var ama tarım bunların içinde, tarım sanayisiyle birlikte önemli bir alan. İnşallah daha önceden başlatılan tarımla ilgili farklı çalışmalar ve TİGEM içinde olan çalışmalarla ilgili güzel sonuçları alabileceğimizi, onun haberlerini alabileceğimizi düşünüyorum."

İki ülke arasındaki ticarette önem taşıyan bir diğer konunun da lojistik olduğunu ve lojistiğin sorunsuz işlemesinin önem taşıdığını ifade eden Olpak, "Bu noktada firmalarımız bize uzun bekleme sürelerinin olduğu ifade ediyor. Kendi özel sektörümüzle birlikte bu konuda gerekli desteği vermeye hazırız" dedi.

DEİK'in özel sektörün dış dünyaya açılan penceresi olduğuna dikkati çeken Olpak, "Amacımız, ülkelerarası yatırım ve ticareti artırmaya çalışmak. Mottomuz 'Ticari Diplomasi' ve 146 ülkeyle karşılıklı çalışıyoruz. Bilgi ve iletişimin önemli olduğu günümüz dünyasında Sudanlı dostlarımız da bizim bu networkumuzu kullanabilirler. Türkiye-Sudan İş Konseyimiz de 2008 yılından beri faaliyette" ifadesini kullandı.

TÜRKİYE VE RUSYA ARASINDAKİ KARŞILIKLI TİCARET HACMİ HEDEFİ 100 MİLYAR DOLAR

Türkiye-Rusya İş Konseyleri 21.Ortak Toplantısı ve İş Forumu, Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Rusya İş Konseyi Başkanı Mithat Yenigün ve RUSYA-TÜRKİYE İŞ KONSEYİ BAŞKANI AHMET M. PALANKOYEV ve iki ülke iş dünyasından 160 kişinin katılımlarıyla 30 Temmuz 2021 tarihinde Rusya'nın başkenti Moskova'da gerçekleştirildi.

Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, "Türkiye ve Rusya'nın ilişkilerin "ortaklık" ve "dostluk" seviyesinde olduğunu biliyoruz. Birçok alanda ortak proje gerçekleştiren ülkelerimiz enerji alanında Türk Akım doğalgaz boru hattı projesi ile Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projelerinin hayata geçirdi" dedi.

Türkiye ve Rusya arasındaki ticari ilişkilerimiz her geçen gün gelişmeye devam ettiğini belirten Novak, "Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerinin gelişiminde en önemli alandır. Ticaret alanındaki iş birliğimiz ve yatırım projelerinin geliştirilmesi açısından Türkiye, Rusya için önemli ortaktır. Türkiye, Rusya'nın en çok ticaret yaptığı 7 ülke arasında bulunuyor. Biz, Türk şirketlerin Rusya ekonomisine yatırım yapmasından yanayız. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ikili ticaret hacminin 100 milyar dolara yükseltilmesi hedefini koydular; fakat salgın döneminde bu rakam malesef geriledi. Geçen yıl ikili ticaret hacmi yaklaşık 20 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu yılın ilk yarısında ise bu rakam yaklaşık yüzde 40 arttı. Artık ekonomideki dinamikler iyileşiyor. Bu gibi toplantılar ve görüşmeler iş dünyası için görüş alış verişinde bulunmak ve yeni iş birliği alanlarının yönünü belirlemek için çok önemlidir. Rusya'da 3 binden fazla Türk şirketinin çeşitli alanlarda faaliyet gösterdiğini biliyoruz. Bu şirketlerin Rus ekonomisine yatırım yapmasından yanayız" dedi.

Rusya'dan Türkiye'ye çeşitli enerji ürünlerinin sevkiyatının daha fazla yapıldığını görüldüğünü belirten Novak, "Bu ürünler arasında doğalgaz, petrol ürünleri, kısmen kömür yer alıyor, yüksek teknoloji ürünleri ise daha düşük oranda görülüyor. Bu durum tam olarak geliştirilmesi gereken bir potansiyel. Özellikle bilişim, gemi ve havacılık sektörlerinde de iki ülkenin iş birliği için potansiyel bulunmaktadır. Bugün ekonomik kalkınma bakımından itici güç haline gelen başka sektörler de var. Bildiğiniz gibi, ekonomilerdeki karbon yoğunluğunun, kirletici ve karbondioksit emisyonlarının azaltılmasının amaçlandığı iklim gündemi gibi bir yönelim var. Bu da gelecekteki iş birliği alanlarımızdan biridir. Hidrojen, karbondioksitten faydalanma, bu yeni enerji kaynaklarının taşınması için yeni teknolojilerin geliştirilmesi yönünde ortak bir zemin bulmamız gerekiyor" dedi.

T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş ise, Küresel ekonominin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 2020'de üretim kaybına uğradığını anlatarak, "Üretim kanadındaki gelişmelere paralel olarak dünya ticaret hacminde de kayda değer bir daralma yaşandı. Öte yandan, Türkiye ekonomisi salgın dönemindeki durgunluk ve belirsizliğe rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyümeyi başarmıştır. Ayrıca Türkiye ekonomisi 2021 yılının birinci çeyreğinde yüzde 7'lik bir büyüme kaydederek potansiyelini bir kez daha göstermiştir" dedi.

Küresel ticaretin yapısında bir dönüşüm gerçekleştiğini belirten Muş, "Rusya ile Türkiye, Avrasya coğrafyasında Kafkasya, Orta Doğu ve Karadeniz havzasında en etkin bölgesel aktörlerdir. Türkiye ve Rusya olarak ortak yapacağımız projelerle bu büyük dönüşümün öncü ülkelerden olmak ve bu dönüşümden birlikte istifade etmek istiyoruz." ifadelerini kullandı. 2020 yılında Rusya ile ikili ticaretin Kovid-19 salgını etkisiyle bir önceki seneye göre yüzde 17 azaldığını belirten Muş, "2020 yılında Rusya'ya ihracatımız 4,4 milyar dolar, ithalatımız ise 17,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Öte yandan, 2021 yılının ilk yarısında ticaret hacmimiz hızlı bir toparlanma kaydetmiştir. Bu dönemde ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35, ithalatımız ise Rusya'dan yüzde 44 artmıştır. İlk 6 aydaki rakamlar, bu yılsonunda 30 milyar doları aşan bir ticaret hacmine ulaşacağımızı bizlere gösteriyor." dedi.

Muş: "Ekonomik ilişkilerin bir diğer önemli boyutunu yatırımlar oluşturmakta"

Bakan Muş, Türkiye'nin Rusya'ya yönelik ihracatının artması gerektiğini vurgulayarak, "Ülkelerimiz arasındaki yakın ilişkiler, Türk ve Rus ekonomilerinin yüksek potansiyelleri dikkate alındığında, Rusya'ya ihracatımız olması gerekenin çok altındadır. Ticaretimiz maalesef hem dengeli ilerlemiyor hem maalesef belirli ürünlerde sınırlı kalıyor. Cumhurbaşkanlarımızın, iki devlet başkanımızın belirlediği 100 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmamız, yeni iş birliği alanlarını belirlememizle birlikte, bu ticareti dengeli ve daha çeşitli hale getirmemiz önem arz etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Karar alıcılar olarak gümrük prosedürlerinin basitleştirilmesi, iki ülke arasında düzenli bir yol hattı kurulması ve Rusya'ya seyahatlerde vizelerin kaldırılması gibi iş insanlarının işlerini kolaylaştıracak adımlar atmaya devam edeceklerinin altını çizen Muş, şöyle konuştu: "Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin bir diğer önemli boyutunu yatırımlar oluşturmakta. Bugün ülkelerimiz arasındaki karşılıklı yatırım tutarı 20 milyar dolara ulaşmıştır. Bu yatırımların en önemlileri arasında yer alan Akkuyu Nükleer Güç Santrali iki ülke arasındaki iş birliğinin boyutunu yansıtması açısından önemli örneklerden bir tanesidir. Bu güçlü iş birliğinin, madencilik, enerji verimliliği, petrokimya sanayi, ilaç ve nükleer tıpla birleştirilmesinin mümkün olduğuna inanıyoruz."

DEİK Başkanı Nail Olpak ise,"Birçok çevrim içi etkinlik düzenledik ama bugünkü buluşmamız sanırım, salgın sürecinde sizlerle, fiziki olarak yaptığımız ilk büyük etkinlik. Umuyorum ki bu iki gün boyunca, yatırım ve ticari iş birliklerimize yenilerini eklemek, varsa iş dünyamızın sorunlarını tespit ederek birlikte çözümler bulmak ve işlerimizi birlikte büyütmek için önemli adımlar atacağız" dedi. Ülkelerimiz arasında 4,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi bulunduğunu belirten Olpak, 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefimizi dengeli bir şekilde yakalamak için daha çok gayret edilmesi gerektiğini söyleyerek, "Burada devlet büyüklerimizin de desteğiyle, en büyük sorumluluk bizlere, iş dünyamıza düşüyor. Bu noktada, ekonomik iş birliklerimizi geliştirmenin önünü açabilecek bazı tespit ve önerilerimi sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle, yıllar önce mutabakat sağlanan karşılıklı vize muafiyetinin yeniden getirilmesi iş dünyamız açısından önem taşıyor. Salgın sebebiyle açıklanan destek paketleri incelendiğinde ortaklık dağılımı olarak yüzde 50 üzerinde yabancı olan firmalar sağlanan muafiyetlerden faydalanamıyor. Rusya'da üretim faaliyetleri yürüten Türk yatırımcılar için bir ayrıcalık tanınması, yerel firmalarla rekabet şansını artıracaktır. Rusya'da yerleşik firmaların öz sermayeleri ticari hayatın olağan akışından farklı olarak genellikle oldukça düşük seviyede belirleniyor. Bu nedenle, ihracatta güvenilir ödeme şekillerinin tercih edilmesinde fayda bulunuyor. Ayrıca, Rusya gümrüklerinde zaman zaman farklı, beklenmedik ve karmaşık uygulamalarla karşılaşılabiliyor. Bu nedenle, Rusya'ya yapılan ihracatta FOB teslimi yapılmasının daha uygun olacağı kanaatindeyim" dedi.

Olpak sözlerine şöyle devam etti: "Gıda, elektronik, kozmetik ürünleri ile tekstil ve hazır giyim sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarımızın Rusya'ya yönelik geleneksel pazarlama ve satış yöntemlerinin yanı sıra e-ticaret mekanizmalarını da kullanmaları gerektiği önem taşıyor. Türk malı araçlara ve işlenmiş tarım ürünlerine, gümrük vergisinin sıfırlanması da önemli konular arasında. Salgın nedeni ile Türk personele vize çalışma izni alımında zorluklar yaşanıyor. Bu konuda, bürokratik işlemlerin hızlandırılması ve belli kolaylıklar sağlanması hem iş dünyası hem de hizmet alıcılar için karşılıklı fayda sağlayacaktır. İki ülke arasında nakliye alanında geçiş belgesi ve kota sorunlarının çözüme kavuşturulması önem arz ediyor. Son olarak, Türkiye'nin PPP alanında tecrübesi dikkate alınarak, kamu-özel sektör iş birliğinde somut projelerin geliştirilmesi her iki taraf için faydalı olacaktır. Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin, Bakır Atlı adlı eserinde "Sevgi olmayan yerde, neşe de olmaz." diyor. Türkiye ve Rusya'nın iş dünyası temsilcileri olarak, karşılıklı ticaret ve yatırımlarımızı güçlendirmek için önümüzdeki dönemde de birlikte ve neşeyle çalışmaya devam edeceğiz."

DEİK/Türkiye-Rusya İş Konseyi Başkanı Mithat Yenigünise, "Ülkelerimiz arasındaki çok boyutlu ilişkiyi; siyaset, ticaret, savunma, eğitim, sağlık ve ulaştırma alanları başta olmak üzere geniş bir çerçevede sürdürüyoruz. Özellikle ekonomik ve ticari ilişkiler Rusya Federasyonu'yla ilişkilerimizin itici gücünü oluşturmaktadır. Rusya en önemli dış ticaret ortaklarımızdan biridir. Türkiye-Rusya İş Konseyi olarak, son dönemde neler yaptığımıza da kısaca değinmek istiyorum. Salgının ilk gününden itibaren Büyükelçimiz ve Ticaret Müşavirlerimizin de video konferans yöntemiyle katıldığı İş Konseyi Yürütme Kurulu toplantıları, webinarlar, Interconnected Business toplantıları ile hem işlerimizi yürütüp, hem de buralardan aldığımız sorun, öneri, her türlü bilgiyi devletimizin ilgili birimlerine ileterek, çözüme katkı sunmaya devam ettik" dedi. Yenigün, salgın sonrası dönemde karşılıklı olarak etkileşimin artması için vize rejiminin eski, karşılıklı serbesti haline dönmesi gerektiğini ve sıkça gündeme gelen yerel para birimleri ile ticaretin, iki ülke arasındaki ekonomik iş birliğini geliştirmesindeki önemini vurgulayarak, "İş insanlarının yeni normalleşmeyle beraber ikili ekonomik ilişkilerimizin bu yıl artarak devam etmesi için iki ülke arasındaki stratejik projelerin devam ettirilmesi gerektiğine ve yeni dönemde yatırım ve ticaretimizi daha da güçlendireceğimize inanıyorum. Türkiye – Rusya İş Konseyi olarak ise, iki ülke liderleri tarafından atılan adımların şirketlerimiz arasında kârlı yatırımlara dönüşmesi için her zamankinden daha çok çalışacağız" dedi.

Rusya-Türkiye İş Konseyi Başkanı Ahmet M. Palankoyev ise, "Rusya ve Türkiye dost ve birbirimize ilgi gösteren iki komşu ülkedir. Rusya'nın Türkiye'ye, Türkiye'nin Rusya'ya ihtiyacı var. Ekonomilerimizin bir birine rakip değil, tamamlayıcı nitelikte olduğunu her zaman ifade ederim. Çünkü Rusya'nın sahip olduğu enerji, çelik ve metaller ve çok daha fazlası Türkiye'de talep görüyor. Türkiye'nin sahip olduğu tarım, inşaat malzemeleri, turizm de Rusya'da talep ediliyor. Zaman zaman ortaya çıkan krizlere rağmen her zaman stratejik partner olacağımıza inanıyorum" dedi. İki ülke ilişkilerinin başarılı bir örneği arasında Akkuyu projesi bulunduğunu vurgulayan Palankoyev, "Ayrıca hepimizin de bildiği üzere, Türk firmalarının Rusya'da üstlendikleri başarılı üst ve altyapı inşaat projeleri de mevcuttur.  Türkiye'nin Rusya'dan yüzde 59'u petrol ve türevleri, yüzde 25'i çelik ve metaller olmak üzere ithalatı söz konusudur. Rusya olarak ise Türkiye'den yüzde 28'i makine teçhizat ve araçlar, yüzde 31'igıda ve yüzde 18'i tekstil ürünleri ve ayakkabı ithal ediyoruz" dedi.

Forumun açılış konuşmalarının ardından, "Türkiye ile Rusya Arasında Ticari ve Ekonomik İş Birliğinin Geliştirilmesi Paneli gerçekleştirildi.

Forumda, DEİK Başkanı Nail Olpak ve Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası adına Ahmet Palankoyev, "Türkiye-Rusya İş Konseyi Çalışmalarında İş Birliğine Dair 2021-2022 Eylem Planı"nı imzaladı.