NAİL OLPAK: "AFRİKA KITASAL SERBEST TİCARET BÖLGESİ (AfCFTA) ANLAŞMASIYLA YENİ FIRSATLARA VE BÖLGESEL YATIRIMLARA ODAKLANMALIYIZ"
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk iş dünyasının Afrika kıtasındaki yeni dönem ticaret ve yatırım vizyonunu şekillendirecek raporlardan birine daha imza atmaya hazırlanıyor. Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasının ardından kapsamlı bir bölgesel rapor hazırlığını sürdüren DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri, ürün ihracatından pazarda değişen dinamiklere, kıtadaki yeni yatırım fırsatlarından atılması gereken stratejik adımlara kadar Türk özel sektörüne Afrika'da rehberlik edecek bir projeksiyon sunacak.
DEİK Başkanı Nail Olpak, 1 Ocak 2021'de yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasını, Türkiye ile Afrika ülkeleri ticari ilişkileri açısından değerlendirdi.
Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşması ile 1,3 milyar nüfusa sahip ve 3,4 trilyon dolarlık yeni bir serbest ticaret pazarı oluştuğuna dikkat çeken DEİK Başkanı Nail Olpak," AfCFTA anlaşması sadece Afrika Kıtası için değil, dünya ticareti açısından da son derece önemli bir değişim. Afrika içi ticareti yüzde 50 artırması öngörülen, dünya ticaretine 76 milyar dolar ek gelir sağlaması beklenen ve en büyük küresel serbest ticaret bölgesi olma özelliği taşıyan AfCFTA anlaşmasını Türkiye açısından iyi okumalıyız. Afrika ülkelerinin kalkınması, kıta için önemli olduğu kadar elbette dünya için de çok mühim. Bugün dünyadaki işlenmemiş toprakların yüzde 60'ını kapsayan bir coğrafyadan söz ediyoruz. Küresel nüfusun tarım ve gıda ihtiyacını karşılamak üzere, 1 trilyon dolarlık yeni bir üretim gerçekleşecek olması bile aslında bize çok şey söylüyor. Bu bağlamda Afrika kıtasındaki ticarette şeffaflık ve eşitlik ile özellikle sanayi alanındaki yatırımların artmasına da katkıda bulunacak AfCFTA anlaşmasını, Türk iş dünyası açından da memnuniyetle karşılıyoruz. Yeter ki bu yeni dönemin artılarını da eksilerini de doğru analiz edelim ve Afrika'nın bölgedeki sanayileşme ile kalkınma vizyonuna yatırımlarımızla ortak olalım. Türk iş dünyası olarak bu büyük kıtasal pazardaki yeni fırsatları ilk değerlendiren ülkelerden biri olmalıyız. Kazan-kazan ilkesine dayanan yaklaşımımızla, yine her zamanki gibi Afrikalı dostlarımızla ekonomik ve ticari ilişkilerde farkımızı ortaya koyacağımıza inanıyoruz." dedi.
Olpak: "ECOWAS ve COMESA ile STA imzalayarak Afrika'da rekabet gücümüzü artırabiliriz"
DEİK olarak 54 ülkeye sahip Afrika kıtasında 45 İş Konseyi ile faaliyet gösterdiklerini ve etkin ticari diplomasi faaliyetleriyle Türk iş dünyası adına bölgenin nabzını tuttuklarını belirten Olpak, "DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseylerimiz ile şimdi de Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması kapsamında özel bir rapor hazırlıyoruz. Özellikle pandemi ile birlikte artan globalleşmeden glokalleşmeye geçiş trendinin önemini hep vurguladık ve biz aslında bu paradigma değişiminin Afrika'ya da yansıyacağını 2019 sonundan beri biliyorduk. Bu anlaşmanın Afrika ile ticaret yapan ya da iş yapmayı hedefleyen Türk iş insanlarımıza, pozitif ya da negatif etkileri olması çok doğal. Ancak biz bardağın dolu tarafına bakmalı, Afrika'daki ticaret ve yatırım ortamında ayrıcalıklı konuma gelmek için çalışmalıyız. Yeni Serbest Ticaret Anlaşmaları ile Türk özel sektörünün Afrika'daki rekabet gücünü artırmamız gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye'nin Afrika ülkelerinden Tunus, Fas, Mısır ve Morityus ile halihazırda yürürlükte olan STA'ları var. Afrika Bölgesel Ekonomik oluşumları ECOWAS ve COMESA ile de yeni STA'lar imzalayarak, Afrika'da serbest ticaret imkanı bulacağımız ülke sayısını artırmamız gerekiyor. Ticaret Bakanlığımızın Afrika özelinde atacağı stratejik adımlar ve stratejik öneme sahip Afrika ülkelerinde kurulması planlanan lojistik merkezleri de Türk iş dünyasına yeni kazanımlar sunacak. Biz de DEİK olarak, hazırladığımız bu rapor ile Türk özel sektörünün Afrika'daki yol haritasına ışık tutmaya çalışacağız. AfCFTA anlaşması sonrası, Afrika ülkeleri ile daha fazla iş yapmak isteyen iş insanlarımıza doğrudan yatırım, üçüncü ülkelerle iş birliği, hedef sektörler, devlet projeleri ve stratejik ürünler gibi dış ticaretin her alanında rehberlik edecek bir rapor yayınlayacağız." diye konuştu.
Başbakan Kazımi: "Türk Firmalarına Irak'ta Fırsat Ortamı Sunacağız"
Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi'nin Türkiye'ye resmi ziyareti kapsamında, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Irak Cumhuriyeti Başbakanı Mustafa El-Kazımi'nin Türk İş İnsanları ve Yatırımcıları ile Toplantısı', T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Taha ve iki ülke iş dünyası temsilcilerinin katılımlarıyla hibrit olarak 17 Aralık 2020 tarihinde gerçekleştirildi.
Irak Başbakanı Mustafa El-Kazımi, Irak'ta yatırım açısından bakıldığında pek çok bakir alanın olduğunu, tecrübe sahibi Türk firmalarının bu fırsatı değerlendirmesini istediklerini söyledi. Kazımi, hali hazırda Irak'ta ciddi deneyimleri olan Türk özel sektörüne, her ne kadar zorlayıcı etkenler olsa da, Irak'ın kapılarının ardına kadar açık olduğunu söyledi. Irak Hükümeti olarak yeni beyaz bir sayfa açmak üzere karar aldıklarını söyleyen Kazımi, idari ve yapısal sorunların pek çok yatırımcıyı zor duruma soktuğunu bildiklerini, bununla beraber bu sorunların çözümüne ilişkin kollarını sıvadıklarını ifade etti. Kazımi, petrole dayalı ekonomiden sektörel çeşitlendirmeye doğru gitmek istediklerini, bunu gerçekleştirmek üzere Türk firmalarına bütün fırsat ortamlarını açacaklarını ekledi. Türkiye'nin yalnızca ekonomi ve ticaret alanında bir ortak olmadığını belirten Kazımi, Türkiye'nin Irak için dost ve kardeş bir ülke olduğunu, hep beraber iş birliği ile sorunların üstesinden gelinebileceğini söyledi. Irak'ın yeniden imarı için yapılacak yatırımlarda uzaktaki diğer ülkeleri değil komşu ülke Türkiye'nin yer almasını arzu ettiklerini dile getiren Kazımi, sorunların çözümünde ortak komiteler kurulabileceğini ifade etti.
Turagay: "Sektörel çeşitliliği hedefleyen Irak için Türk özel sektörü hazır"
T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, Kasım ayı itibari ile iki ülke arasındaki ticaret hacminin 18,1 milyar dolara dayandığını ve daha önce 20 milyar dolar olarak koyulmuş olan hedefinde üstüne çıkacaklarını inandığını söyledi. Irak ile olan dostane ilişkilerin yanı sıra ekonomi ve ticaret faaliyetlerinin de olduğu söyleyen Turagay, Türk müteahhitlerinin şimdiye kadar Irak'ta gerçekleştirdiği iş hacminin 27 milyar dolar olduğunu ve 1000'in üzerinde projeye imza attıklarını söyledi. Petrole dayalı ekonomiden sektörel çeşitliliği hedefleyen Irak için Türk özel sektörünün hazır olduğunu söyleyen Bakan Yardımcısı, bu iş birliklerinin arttırılabilmesi için sorunların en kısa sürede çözüme kavuşturulmasının önemli olduğunu söyledi. Turagay, ilk atılacak adımların arasında Habur sınır kapısının yanında ikinci bir kapının açılması ve tren yollarının yeniden yapılandırılarak Türkiye'den Bağdat'a olan eski hattın tekrar açılması hususlarının dikkate alınabileceğini ekledi. Bugün imzalanan 'Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşması' ile iki ülke iş insanlarının önündeki engelleri ortadan kalktığını vurgulayan Turagay, diğer önemli anlaşmaların imzalanmasıyla da birçok stratejik proje hayata geçirebileceğini söyledi.
Olpak: "Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması ile hız kazanabiliriz"
DEİK Başkanı Nail Olpak, özellikle son dönemde Irak hükümetinin sanayi üretiminde yerlileşme hedefi olduğunu bildiklerini ve bu kapsamda Türk sanayi kuruluşlarının özellikle enerji, tekstil ve gıda sektörlerindeki deneyimlerini Iraklı ortakları ile paylaşmaya hazır olduğunu ifade etti. Olpak, bu iş birliklerinin Irak'ın kalkınması adına önemli ölçüde katma değer sağlayacağına inandığını söyledi. Olpak, Türkiye ve Irak arasında uzun süredir gündemde olan "Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması"nın imzalanması halinde iki ülke arasındaki yatırım ilişkileri hız kazanacağını, bu konuyu bu toplantıda bir kez daha gündeme getirilmesinin önemli olduğunu ifade etti. Olpak, Irak kamu ihale şartnamelerinde genellikle AB menşeli ürün kullanma zorunluluğu getirildiğini, bu durumun AB standartlarında üretim yapan Türk firmalarının Irak pazarında rekabetçi olmalarını engellediğini söyledi. DEİK Başkanı Nail Olpak, sorunun çözümü hususunda Iraklı yetkililerin atacağı adımların yüksek öneme haiz olduğunu söyledi.
DEİK/Türkiye-Irak İş Konseyi Başkanı Emin Tahaise, tek sınır kapısının yanı sıra ikinci bir sınır kapısının açılmasının önemli olduğunu, 2012'ye kadar Türk tırlarının Bağdat'a kadar hareket edebildiğini; ancak şu aşamada bu duruma kısıtlama getirildiğini söyledi. Bu sorunun çözümünün her iki ülke faydasına olacağını belirten Taha, vize hususunda yaşanan sorunların da giderilmesinin iş yapma ortamını kolaylaştıracağını ifade etti. Irak iç piyasasını korumak maksadıyla bazı Türk ürünlerinin ithalatına yasak getirilmesinin Irak'ın lehine olmadığını söyleyen Taha, Türk firmalarının Irak'ta iş ve yatırım yapmak için istekli olduğunu; ancak bu sorunların çözüme kavuşmasıyla birlikte Irak'ın kalkınmasının hızlanabileceğini ifade etti.
Türkiye-İtalya JETCO İmza Töreni ve Sanal İş ve Yatırım Forumu, 2. Türkiye-İtalya JETCO Toplantısı kapsamında, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, İtalya Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Luigi Di Maio, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, İtalya Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Müsteşarı Manlio Di Stefano, DEİK Başkanı Nail Olpak, İtalyan Ticaret Ajansı Başkanı Carlo Ferro, DEİK/Türkiye-İtalya İş Konseyi Başkanı Zeynep Bodur Okyay, Confindustria Başkan Yardımcısı Barbara Beltrame Giacomello ve iki ülke iş insanlarının katılımlarıyla 10 Aralık 2020 tarihinde gerçekleştirildi.
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye'nin İtalya ile oldukça dengeli bir ikili ticaret yapısına sahip olduğunu belirterek, "20 milyar dolar mertebesine yaklaşan ikili ticaret hacmini, en kısa sürede 30 milyar dolar seviyesine çıkarabilmeyi arzu ediyoruz" dedi. İtalya'nın Türkiye'nin en önemli ticaret ortaklarından biri olduğunu ifade eden Pekcan, ihracatta 3'üncü, ithalatta ise 4'üncü sırada yer aldığını, bunun İtalya'nın stratejik önemini ve İtalya ile ticari ilişkilere verilen değeri somut şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Pekcan: "Resmi ve teknik düzeyde çeşitli iş birliği konuları ele alındı"
Pekcan, yeni tip Covid-19 salgını koşullarına rağmen bu yıl içerisinde İtalya Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Luigi Di Maio'nun 19 Haziran'da Türkiye'ye yaptığı ziyaret ve temmuz ayında düzenledikleri JETCO hazırlık toplantısının Türkiye için önemli ve değerli gelişmeler olduğunu vurguladı. JETCO Toplantısı ile bu çalışmaları bir adım daha öteye taşıdıklarını belirten Pekcan, sözlerine şöyle devam etti: "Bakan Di Maio ile birlikte JETCO II. Dönem Protokolü'nü imzalayacak olmaktan memnuniyet duyuyorum. Keza, iki ülkeden farklı kurumlarımız arasında bazı iş birliği protokollerinin imzalanacak olması sevindiricidir. JETCO bünyesinde kurulan çalışma grupları, JETCO mekanizmasının etkin bir şekilde işletilmesi noktasında oldukça faydalı bir rolü yerine getiriyor."
İş dünyasının aktif katılımıyla bir yuvarlak masa toplantısı ve ikili iş görüşme oturumlarının da yapılacağına dikkat çeken Pekcan, bu etkinliklerin ikili ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirme noktasında gösterdikleri iradenin bir sonucu olduğunu söyledi. Pekcan "Türkiye olarak, ikili ilişkilerimizi geliştirme anlamında alınacak her inisiyatife destek olmaya hazırız. Bugünkü JETCO Protokol metnimize sanayi, enerji, sağlık, tarım, eğitim, kadın girişimciliği, turizm, ulaştırma gibi pek çok farklı konuda mevcut iş birliğinin devamı ve geliştirilmesi yönündeki mutabakatımızı yansıttık" dedi. Gümrük Birliği'nin güncellenmesinin tüm tarafların yararına bir gelişme olacağını ifade eden Pekcan, "Bu çerçevede, AB'nin Türkiye ile güncelleme müzakerelerine başlaması noktasında bir an önce adım atmasını umuyoruz. Başta İtalya iş dünyası olmak üzere, AB iş dünyasından ve tüm üye ülke hükümetlerinden, sürece destek ve pozitif katkı beklediğimizin altını çizmek isterim. Türk-İtalyan dostluğuna ve Türk-İtalyan ortaklığına inanıyoruz. Sosyal mesafeye rağmen bugün her zamanki gibi oldukça sıcak, samimi ve iş birliğine açık bir toplantı gerçekleştirdiğimizi görmekten memnun oldum. Bunun için Başta Bakan Luigi Di Maio olmak üzere, her iki ülkeden emeği geçen herkese tüm yetkililere teşekkür ediyorum" dedi.
Di Maio: "İlk Çalışma grubu toplantısını ITA ile DEİK gerçekleştirdi"
İtalya Dışişleri ve Uluslararası İş Birliği Bakanı Luigi Di Maio, Türkiye ile İtalya'nın üretim sistemlerinin birbirini tamamlayıcı özelliğe sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye ve İtalya'nın üçüncü ülkelerde iş birliği yapabileceğinin altını çizdi.
JETCO kapsamında kurulan çalışma grupları arasında ilk hazırlık toplantısını DEİK ile ITA'nın gerçekleştirdiğini belirten Bakan Di Maio, DEİK ile ITA arasında imzalanacak mutabakat zaptının ise, iki ülke arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi bakımından önemli olduğuna inandıklarını ifade etti.
Olpak: "AB'nin gündeminde Türkiye'ye yönelik olası yaptırımların konuşulmasından endişe duyuyoruz"
DEİK Başkanı Nail Olpak ise, "Covid-19 ile birlikte yeni bir süreçteyiz. Yapay zekânın hayatımızda hızlı bir şekilde yer aldığı, globalleşmenin yanında 'glokalleşme'yi ele aldığımız, ölçek ekonomisini konuşurken tek kaynağa bağlı olmanın risklerini ve kaynak çeşitliliğinin önemine dikkat çektiğimiz, lojistikte uzaklık ve yakınlık kavramlarının yanında ulaşılabilirlik kavramını da eklediğimiz ve tedarik zincirini daha fazla önemsediğimiz bir süreç içerisindeyiz" dedi.
Güven kelimesinin öneminin çok daha önemli olacağını belirten Olpak, "İkili ticaretimizin daha da güçlenmesini sağlayacağını düşündüğüm üç hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. İş dünyası için Gümrük Birliği'nin güncellenmesi bizim için çok hayati. İtalya'ya bugüne kadar ki destekleri için teşekkür ediyoruz. Biz bu konunun acil bir şekilde sonuçlanmasını arzu ettiğimiz bu süreçte bugün toplanan Avrupa Birliği'nin (AB) gündeminde Türkiye'ye yönelik olası yaptırımların konuşulmasından endişe duyuyoruz. Elbette ikili ticaretin yanında üçüncü ülkelerde özellikle müteahhitlik olmak üzere iş birliği kurmak çok önemli. Biliyorsunuzdur; SACE ve Türk Eximbank arasında da iş birliği mevcut. Yani, iş birlikleri için gerekli araçlar hali hazırda var. Ancak İtalyan dostlarımızdan ve Türk iş dünyamızdan daha somut adımlar bekliyoruz. Yeşil Mutabakat'tan bahsetmek istiyorum. Yeni nesil korumacı önlemlere sebebiyet vermemesi kaydıyla Yeşil Mutabakatı elbette destekliyoruz ancak yeşil mutabakat mevzuatı oluşturulurken kararların sonuçlarından etkilenecek olan ve AB dışında kaldığı için kararların içinde olamayan Türkiye gibi ülkelerin de göz ardı edilmemesi çok önemli" dedi.
Bodur Okyay: "Çalışma grubumuz ikili ticareti 30 milyar dolar düzeyine çıkarmaya büyük bir önem atfediyor"
DEİK/Türkiye-İtalya İş Konseyi Başkanı Zeynep Bodur Okyay ise, görevlendirildikleri günden bu yana gerçekleştirdikleri hazırlık çalışmaları neticesinde 5 ayrıcalıklı konu başlığında ve 5 stratejik sektörde işbirliği için uzlaştıklarını belirterek, "Biliyoruz ki iş birliği koşullar ne olursa olsun fayda üreten bir faktör. Bugün bunun en güzel örneğini görüyoruz. Dünya Bankası değerlendirmeleri küresel tedarik zincirine dâhil olan oyuncuların diğerlerinden iki kat daha fazla fayda ürettiğini ortaya koyuyor. Bu gerçeklerden hareketle çalışma grubumuz Türkiye-İtalya arasındaki ikili ticareti 30 milyar dolar düzeyine çıkarmaya büyük bir önem atfediyor" dedi.
Açılış konuşmalarının ardından, Türkiye ve İtalya arasında JETCO Protokolü, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ve İtalyan Ticaret Ajansı (ITA) arasında iş birliği anlaşması, İtalyan Sigorta ve İhracat Kredi Kuruluşu (SACE) ve Rönesans Holding arasında imza töreni gerçekleştirildi.
Açılış Konuşmalarının ardından Çalışma Grubunun Sonuçlarının Sunumları Paneli, Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Müsteşarı Manlio Di Stefano ve Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur moderatörlüğünde İtalyan Ticaret Ajansı (ITA) Başkanı Carlo Ferro, DEİK/Türkiye-İtalya İş Konseyi Başkanı Zeynep Bodur Okyay, SACE CEO'su Pierfrancesco Latini, Avrupa Birliği Genel Müdürü Vincenzo Celeste, T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB İşleri Genel Müdürü Hüsnü Dilemre ve Türk Eximbank Genel Müdür Yardımcısı Enis Güntekin'in katılımlarıyla düzenlendi.
Yuvarlak Masa Toplantısı ise, İtalya Devlet Müsteşarı Manlio Di Stefanove Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Baturmoderatörlüğünde TUSİAD Italya Netwörkü Başkanı Fulvio Villa, Confindustria Uluslararasılaşma için Başkan Yardımcısı Barbara Beltrame Giacomello, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Cihat Lokmanoğlu, Ferrovie Dello Stato Italiane Kıdemli Başkan Yardımcısı Giovanni Rocca, IC Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve Altyapı İşleri Genel Müdürü Murat Soğancıoğlu, Valvitalia S.P.A. Başkanı Salvatore Ruggerı, Borusan Mannesmann Genel Müdür Yardımcısı Ali Okyay, Ferraro S.P.A. Başkanı ve Acimit Ceo'su Alessandro Zucchi, Türkiye Makine İmalatçıları Birliği Genel Sekreteri Sefa Sadık Aytekin, Türk Prysmian Ceo'su Cinzia Farisè, Organik Kimya Yönetici Direktörü Stefano Kaslowski, İstanbul Kimya ve Kimyasal Ürünler İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Doğu Kaya, Telespazio Ofset Yönetcisi Antonio Pullara, SDT Simülasyon Sistemleri ve Bilgi Teknolojileri Direktörü Halil Sunar ve Kale Havacılık Stratejik Planlama ve Programlar Direktörü Hasan Gülgönül'ün katılımlarıyla düzenlendi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ev sahipliğinde düzenlenen Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal ile Yuvarlak Masa Toplantısı, Ukrayna Başbakan Yardımcısı ve Stratejik Endüstriler Bakanı Oleg Uruskyi, Ukrayna Altyapı Bakanı Vladislav Kryklii, DEİK Başkanı Nail Olpak, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha, DEİK/Türkiye-Ukrayna İş Konseyi Başkanı Ruşen Çetin ve iki ülke iş dünyası temsilcilerinin hibrit katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirildi.
Başbakan Shmyhal: "Ukrayna ile Türkiye'nin altyapı, enerji ve inşaat gibi alanlarda pek çok ortak projeye imza atabileceğini düşünüyoruz"
Türk iş dünyası ile altyapı, inşaat ve enerji alanlarında ortak projelere imza atmak istediklerini belirten Ukrayna Başbakanı Denys Shmyhal, "Türkiye'ye ilk resmi ziyaretim ile birlikte iş birliğimizin daha da artacağına inanıyorum. DEİK'e de iki ülke iş dünyamızı bir araya getirdiği için teşekkürlerimi sunuyorum. Türkiye, Ukrayna için sadece bir iş ortağı değil, aynı zamanda çok önemli bir stratejik ortaklığımız bulunuyor. En üst düzeyde bir araya geliyoruz, yoğun bir diyalog içindeyiz. Politik ilişkilerimizin yanında ekonomik ve ticari iş birliğimizi de sürekli artırıyoruz. Ukrayna, Türkiye ile büyümek istiyor. Pandemiye rağmen, Ukrayna ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi ve ekonomilerimiz gelişmeye devam ediyor. Türk iş dünyası biliyor ki; Ukrayna, son birkaç ay içinde attığı dijital devlet yönetimi, ekonomi ve sağlık reformlarıyla öne çıkıyor. Türkiye'nin kamu-özel sektör tecrübesinden istifade edeceğimize inanıyorum. Bu açıdan Ukrayna ile Türkiye'nin altyapı, enerji ve inşaat gibi alanlarda pek çok ortak projeye imza atabileceğini düşünüyoruz. Bu alanlardaki iş birliğimizi artıracak, devlet garantili kamu-özel sektör projelerinin kolaylaştıracak tüm enstrümanları kullanıyoruz. İkili ticaretimiz açısından tarım, enerji ve IT alanlarının potansiyelini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Ayrıca turizm alanında da ortak projeleri geliştirmemiz için en uygun zamandayız. Eminim ki, ortak gelişimimizi sürdüreceğiz. Bu yolda en önemli adımlardan biri de Serbest Ticaret Anlaşması imzalamamız olacak. Ticaretimizin önündeki sorunları ve teknik bariyerleri ortadan kaldırmak adına tüm problemleri ele alarak ilişkilerimizi geliştirmeye devam edeceğiz." dedi.
Vladislav Kryklii: "Ukrayna'da yaklaşık 2 milyar dolarlık 6 yeni otoyol projesinde Türk iş dünyası ile çalışmak istiyoruz"
Ukrayna'nın Türk iş dünyası ve özel sektörü için pek çok yeni fırsat sunduğuna değinen Ukrayna Altyapı Bakanı Vladislav Kryklii, "Ukrayna Devlet Emlak Fonu tarafından finanse edilen ve halihazırda devam eden 3 büyük özelleştirme projemiz bulunuyor. Bilhorod-Dnistrovsky, Skadovsk ve Ust-Dunaisk deniz limanlarıyla ilgili özelleştirme çalışmalarımızı ise tamamladık. Ayrıca ilerleyen zamanda Berdyansk, Mariupol, Izmail ve Reni deniz limanlarında da özelleştirmeye gideceğiz. Ayrıca, Chornomorsk deniz limanında konteyner terminali ve Odesa deniz limanında ise yolcu terminali inşaatıyla ilgili yeni projelerimiz bulunuyor. Bugün burada bulunan Türk iş dünyası temsilcilerinin yatırım yapmak isteyeceği pek çok farklı alanda proje olduğuna inanıyorum. Türk iş insanları için Ukrayna'daki altyapı ve yatırım projeleri için de bir atlas hazırladık. Örneğin; otoyol ve tren istasyonları gibi önemli yatırım imkanları bulunuyor. Özel sektör temsilcileri için uluslararası finans ve kredi kuruluşlarının finansman desteğiyle Khmelnytskyi, Dnipro, Kharkiv, Vinnıtsya, Mıkolayiv, Kıyiv şehirlerinde 7 tren istasyonu inşaatıyla ilgili projelerimiz söz konusu. Bu tren istasyonlarının yenilenmesi yerine, sıfırdan inşa edilsin istiyoruz. Bu tren istasyonları ile bölgede hem ticari hem kültürel açıdan cazibe merkezi haline getirmek istiyoruz.Ukrayna'nın çeşitli bölgeleri arasında yapılacak yeni otoyollar için değeri 2 milyar doları bulan 6 büyük projemiz bulunuyor. Havacılık sektöründe de fizibilite çalışmalarına başladığımız yeni havalimanı projelerimiz var. Çernivtsi ve Kherson havalimanlarını örnek olarak verebiliriz. Özellikle bu iki havalimanı için Türk iş dünyasının bilgi ve tecrübelerinden yararlanmak istiyoruz." dedi.
Nail Olpak: "Türkiye'nin kamu-özel sektör iş birliği tecrübesi Ukrayna'ya fayda sağlayacak"
Türkiye'nin, kamu-özel sektör iş birliği ile gerçekleştirdiği projelerdeki tecrübesinin Ukrayna'daki altyapı projeleri için faydalı olacağını vurgulayan DEİK Başkanı Nail Olpak, "20 Kasım'da dijital bir toplantı gerçekleştirmiştik ve bugün de hibrit olarak bir aradayız. Covid-19 süreci günlük hayatımız gibi iş yaşamımızda da bazı kavramların değişmesine sebep oldu. Dijital teknolojiler ile yapay zeka artık hayatımızda daha fazla yer alıyor. Öte yandan globalleşmeye odaklandığımız bir dönemden glokalleşmeyi konuştuğumuz yeni bir dönemin içindeyiz. Covid-19 pandemisi ile birlikte ölçek ekonomisinin de tek başına yeterli olmadığını bir kez daha kavradık. Ve elbette küresel ticarette ulaşılabilirlik diye yeni bir kavram ortaya çıktı. İş dünyası olarak tedarik zincirini kavramının önemini hep vurgulardık ama tedarik zincirinin bu kadar önemli olduğunu zannederim pandemi bize çok net bir şekilde ifade etti. Ve en önemlisi de "güven" kelimesi. Dönemin kazananları, tedarik zincirini kopartmadan ayakta kalanlar ve muhataplarına güven duygusunu çok daha iyi verebilenler olacaktır diye düşünüyorum. Güven ve tedarik zinciri kavramları, önümüzdeki dönemde hayatımızda çok daha önemli bir rol oynayacak. Türkiye ile Ukrayna arasında ikili ticaretin artırılması hedeflerimizin yanı sıra özellikle altyapı ve müteahhitlik alanında da önümüzde çok önemli projeler var. Bu noktada, Türkiye'nin kamu-özel sektör alanındaki iş yapma tecrübesinin Ukrayna ile gerçekleştireceğimiz ortak projeler açısından son derece faydalı olacağını düşünüyorum." diye konuştu.
Hibrit olarak gerçekleşen toplantıya, Altınbaş Holding, Arnova Construction, Atlas Maden Ürünleri Otomotiv İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., Cemtech Global Mühendislik A.Ş., Chart-It Asia Pte Ltd. Türkiye İrtibat Bürosu, Chynar İç ve Dış Tic. A.Ş., Çağ Lojistik A.Ş., ÇEKA Grup, Tureks A.Ş., Vi-Za Star Turizm Denizcilik Tic. ve San. Ltd. Şti., Derin Denizcilik Gemi Taşımacılık San. ve Tic. A.Ş., Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş., Ford Otosan, GAP İnşaat Yatırım ve Dış Tic. A.Ş., Gökova Denizcilik Yatırım ve Ticaret A.Ş., Gülsan Holding, Helmann, Construction, Humartaş Enerji Taahhüt A.Ş., Kolin Holding, Kolin İnşaat Turizm Sanayi ve Tic. A.Ş., KÖKER Mühendislik İnşaat Ltd. Şti., Limak Holding, Makyol İnşaat Sanayi ve Tic A.Ş., Nazalı Tax and Legal, Ndustrio, Onur Taahhüt Taşımacılık İnşaat A.Ş., Özaltın Holding, Sıla Danışmanlık Bil. Sağlık İnş. San. Tic. A.Ş., Superlit Boru Sanayi A.Ş., Taşyapı İnşaat Taahhüt, Türkiye - Ukrayna İşadamları Derneği, Üniversal Kazan, Yağmurcan İnşaat Turizm Tic. San. Ltd. Şti. ve Yapı Merkezi İnşaat ve Sanayii A.Ş. firmalarının temsilcileri katıldı.
DEİK Başkanı Olpak, "Ağustos ayında 320 milyar metreküplük doğal gaz rezerviile ülkemizin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirmiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın bugün milli enerjide yeni bir müjde daha verdi. Sakarya Gaz Sahası'ndaki Tuna-1 kuyumuzda, Fatih sondaj gemimiz ile bulunan 85 milyar metreküplük yeni keşfimizle birlikte bulunan rezerv miktarımız 405 milyar metreküpe çıktı. Karadeniz'de keşfettiğimiz bu doğalgaz rezervi, tarihimdeki en büyük hidrokarbon kaynağımız olma özelliği taşıyor. Ülkemizin yerli ve milli hamleleriyle gurur duyuyoruz. Türkiye enerji bağımsızlığında yeni bir başarı hikayesi yazmaya başladı. Bulunan rezervlerin kullanılmaya başlamasıyla enerji ithalatımızda önemli ölçüde azalma olacak bu da doğrudan cari dengemize pozitif katkı sunacak" dedi.
Olpak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan milli enerjide yeni müjde ile ilgili yazılı bir değerlendirmede bulundu.
Olpak, "Ağustos ayında yine Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan ve 320 milyar metreküplükle ülke tarihimizin en büyük doğal gaz rezervi keşfinin ardından, Karadeniz'in Fatih'i olarak da adlandırabileceğimiz, yerli ve milli sondaj gemimiz Fatih, yeni bir müjde getirdi. Cumhurbaşkanımızın bugün bizzat verdiği milli enerjide 85 milyar metreküplük yeni müjdeyle keşfedilen doğal gaz rezervimiz 405 milyar metreküpe çıktı. Enerji bağımsızlığımız adına tarihi ve gurur verici gelişmelere şahit oluyoruz. Yaklaşık iki ay arayla açıklanan doğal gaz keşiflerimiz ülkemizin ekonomisine katacağı ivmenin yanı sıra siyasi ve stratejik açıdan ülkemizi çok daha güçlü bir konuma taşıyacak.
Ülkemizinher yıl ortalama 40 milyar dolar civarında bir enerji ithalatı bulunuyor. Bu rakamın yaklaşık 10-15 milyar dolarlık bölümünü ise doğal gaz ithalatımız oluşturuyor. Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi bulunan rezervlerin 2023 yılından itibaren kullanılmaya başlamasıyla enerji ithalatımızda önemli ölçüde azalma olacak bu da doğrudan cari açığımızı azaltacak. Bununla birlikte, gaz konusunda transit ülke olmaktan çıkaracak proaktif girişimlerimizle, enerjide ihracat potansiyelimizin de ortaya çıkacağını ve bununla birlikte elde edeceğimiz işletim deneyiminin de bizi başka platformlara taşıyacağını düşünüyorum.
Devletimiz ve hükümetimizin benimsediği yerli ve milli hamleler, ülkemize yeni bir başarı hikayesi yazdırıyor. Bu hikâyenin kahramanları olan başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak'a, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez'e ve sondaj çalışmalarında emeği geçen herkese, Türk iş dünyası adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
80 ülkeden 33 bakan, 2 bin 500 iş insanı, 45 üst düzey konuşmacı buluştu; 253 sektörel görüşme yapıldı ve 70 bine yakın kişi sosyal medyadan takip etti. Türkiye ile Afrikalı iş insanlarının pandemi nedeniyle ilk kez online olarak buluştuğu Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'na, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı ve 50 milyar dolarlık ticaret hacmini hedef olarak ortaya koydu.
Türk ve Afrika iş dünyası, "Türkiye-Afrika: Pandemi Sonrası Dünyada Güçlü Ortaklar" temasıyla sanal platformda bir araya geldi. T.C. Ticaret Bakanlığı ve Afrika Birliği iş birliğinde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu Sanal Platformu 8-9 Ekim 2020 tarihlerinde gerçekleştirildi.
Forum'a, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, T.C Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Afrika Birliği Komisyonu (AUC) Ekonomik İşler Komiseri Victor Harison, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşı ile 45 üst düzey konuşmacı, 2.500 Türk ve Afrikalı iş insanı, 46'sı Afrika'dan olmak üzere 80'e yakın ülkeden 33 Bakan ile çok sayıda Bakan Yardımcısı ve Bölgesel Kuruluş Temsilcisi katıldı. 253 sanal toplantı odasında etkileşim yapılan Forum'da, sanal platformların ortalamasının üstünde 20.000'nin üzerinde etkileşim sağlandı. Etkinlik 68 binin üzerinde kişi tarafından sosyal medya mecralarında takip edildi.
TÜRKİYE – AFRİKA ORTAK YAPIMI 6 AY DAHA VİZYONDA
Forum sonrasında değerlendirmede bulunan DEİK Başkanı Nail Olpak, "2 gün süren Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumunda, toplam 10 tematik oturum, proje sunumları (G2B), canlı ikili iş görüşmeleri (B2B) ve sanal sergi alanında tüm katılımcılar buluştu. En önemlisi, 6 ay süreyle açık kalacak olan bu platformda, firmalar birbirleriyle görüşmeye devam ederek, yeni ortaklıklara imza atabilecekler" dedi. Forumun bu yıl ilk kez sanal ortamda gerçekleştirilmesinin yanında bir başka ilke daha imza atıldığını belirten Olpak, "Forumumuzun ikinci gününde Afrikalı kadın girişimciler ile Afrika'da iş yapan cesur Türk kadın girişimcilerimiz arasında deneyim paylaşımı sağlamak, iş dünyasında kadınların daha fazla yer alması için çözümler üretmek amacı ile "Türkiye-Afrika Kadın Liderlik Diyalog Platformu"nu düzenledik. Girişimci kadınlarımızın gücünü bir kez daha hissettik" dedi
Olpak şöyle devam etti: "45 ülke ile en çok İş Konseyi'ne sahip olduğumuz bölge olan Afrika'da, "ticari diplomasi" yürütmeyi şartlar ne olursa olsun sürdüreceğiz. Türk ve Afrikalı iş dünyası temsilcileri olarak sabır ve azimle özellikle Covid-19 süreci olmak üzere her zorluğun üstesinden geleceğimize ve ekonomik ilişkilerimizi birlikte güçlendireceğimize inanıyorum" dedi.
AFRİKA KITASINDAN TÜRKİYE'YE DEV BİR SANAL KÖPRÜ KURULDU
Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşı ise, "Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında olan ekonomik ilişkiler son 10 yıllık dönemde sürdürülebilir nitelikte. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu Sanal Platformu'nun açılışında Sayın Cumhurbaşkanımız Afrika kıtası ile ticaret hacmi hedefini 50 milyar dolar olarak söyledi. Cumhurbaşkanımızın belirttiği 50 milyar dolar ticaret hacmi rakamına ulaşmak için DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri olarak, ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek üzere görüşme, toplantı, İş forumlarını gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz 8-9 Ekim'de düzenlediğimiz Forumda, Türk ve Afrikalı iş insanlarının katılımlarıyla 2.500 kişi arasında ikili iş görüşmesini gerçekleştirdi. İkili görüşmelerdeki firmalarımızın ilk beş sektörü ise, tarım, inşaat ve alt yapı, ticaret ve dağıtım, üretim ve enerji oldu. Ticaret Bakanlığımız ile Afrika yılı ilan ettiğimiz; ancak pandemi sürecini yaşadığımız bu sene içerisinde sanal ortamda da olsa yine Afrika kıtasından Türkiye'ye dev bir köprü kurmayı amaçladık. Türkiye ve Afrika ülkelerinden bin beş yüzün üzerinde iş insanın katıldığı bu etkinlikle, bütün paydaşlarımızın karşılıklı olarak kazançlı çıktığı verimli bir platform oluşturduğumuza inanıyoruz" dedi.
İKİ GÜN SÜREN SANAL FORUMDA 10 OTURUM DÜZENLENDİ
Forumu ilk kez sanal platformda üst düzey konuşmacılar, tematik paneller, proje sunumları (G2B), canlı ikili iş görüşmeleri (B2B) ve sanal sergi alanında firma ve ülke masaları yer aldı. Afrika ülkelerinin ticaret ve ekonomi bakanlarının bir araya geldiği "Türkiye-Afrika: Pandemi Sonrası Dünyada Güçlü Ortaklar" temalı bir bakanlar toplantısı düzenlendi.
Forumda "Türkiye-Afrika Ortaklığı: Kovid-19 Sonrası Ekonomik Toparlanma Süreci", "Türkiye'nin Kovid-19 ile Mücadelesi & Afrika İle Sağlık Alanında İş Birliği", "Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (Afcfta)'nin Ticarete Etkileri ve Sanayileşme", "Afrika'da Ekonomik Dayanıklılık Oluşturmak ve Ortak Olarak Türkiye", "Basın toplantısı", "Yeni Normalde Yatırımlar Üzerine Beyin Fırtınası", "Türkiye-Afrika Kadın Liderler Diyaloğu", "Proje Tanıtım Sunumları" ve "Kapanış Oturumu" düzenlendi.
Türk iş insanları olarak Suudi Arabistan ile ticari ve ekonomik ilişkilerimizin sorunsuz bir şekilde sürdürülmesine büyük önem veriyoruz.
Birbirini tamamlayıcı nitelikte olan Türk ve Suudi ekonomilerinin kalkınması ve büyümesinin, ülkelerimiz arasındaki ticaretin kazan-kazan ilkesi çerçevesinde sürdürülmesiyle mümkün olduğuna inanıyoruz.
Zira ticaretin halkları zenginleştiren ve refahı artıran en önemli unsur olduğunu biliyoruz.
Tüm bunlara rağmen, Suudi Arabistan'da ülkemiz firmalarına yönelik giderek artan bir menfi tutum sergilenmeye başladığını üzülerek takip ediyoruz.
Firmalarımızdan aldığımız ve basına da yansıyan şikâyetlerde, Suudi yetkililer tarafından Türkiye'den ithalat yapılmamasının ifade edildiğini görüyoruz.
Ayrıca, firmalarımızdan mal tedarik eden birçok Suudi firmasına, Türkiye'den ithalat yapılmaması için taahhütname imzalatıldığı da ifade edilmektedir.
Yine son dönemde küresel lojistik firmaları da, Suudi Arabistan'da Türk ürünlerine karşı uygulanan engeller hususunda müşterilerini uyarmakta, Suudi gümrüklerinde sadece Türkiye'den gelen ürünler için çok uzun süre bekletilmeye hazır olmalarını ve hatta Türkiye'den ithalatın engellenebileceğini belirtmektedir.
Dolayısıyla bu konu ikili ekonomik ilişkilerin boyutunu da aşarak küresel tedarik zincirleri açısından da sorun haline gelmiştir.
Son olarak, Suudi Ticaret Odaları Konseyi Başkanı Ajlan bin Abdul Aziz Al-Ajlan'ın 3 Ekim 2020 tarihinde kendi sosyal medya hesabında Türk ürünlerini boykot etmenin tüm Suudi vatandaşların görevi olduğuna dair paylaşımı her iki ülke iş insanlarında da büyük hayal kırıklığına neden olmuştur.
Yukarıda dikkat çektiğimiz tüm bu olumsuz gelişmeler, yıllardır Suudi Arabistan ekonomisine katkı sağlayan ve bugüne kadar ülkede yüzlerce önemli projeyi başarıyla tamamlamış bulunan Türk müteahhitlik firmaları için de geçerlidir. Müteahhitlerimiz uzunca bir süredir açılan önemli ihalelere davet edilmemekte, kendilerine yeni büyük proje verilmemektedir.
Firmalarımızın Suudi Arabistan'da maruz kaldığı ayrımcı muameleler nedeniyle derin üzüntü içindeyiz.
Ülkelerimiz arasında ticareti engellemeye yönelik resmi veya gayri resmi uygulamalar, aramızdaki ticari ilişkilere menfi yansıyacak, her iki ülke ekonomisine ve halkına zarar verecektir.
Türkiye'den mal tedarikinin azaltılması, Suudi firmaların da iş hacimlerini ve gelirlerini düşürecek, kalite, fiyat ve güven anlamında Türk ürünlerini tercih eden Suudi Arabistan vatandaşlarının alım gücünü olumsuz etkileyecektir.
Bu çerçevede Türk iş insanları olarak, ticari ve ekonomik ilişkilerimizdeki sorunları çözmek için Suudi yetkililerden somut adımlar atmasını bekliyoruz.
Yapıcı diyalog ve karşılıklı işbirliği ile her türlü sorunu çözebileceğimize ve tüm engelleri birlikte aşabileceğimize içtenlikle inanıyoruz.
M. Rifat HİSARCIKLIOĞLU Bendevi PALANDÖKEN İsmail GÜLLE Nail OLPAK
TOBB Başkanı TESK Başkanı TİM Başkanı DEİK Başkanı
Simone KASLOWSKI Abdurrahman KAAN Mithat YENİGÜN Ayşem SARGIN
TÜSİAD Başkanı MÜSİAD Başkanı TMB Başkanı YASED Başkanı
T.C. Ticaret Bakanlığı ve Afrika Birliği iş birliğinde Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu Sanal Platformu'nun açılış oturumu, T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, T.C Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Afrika Birliği Komisyonu (AUC) Ekonomik İşler Komiseri Victor Harison, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşı'nın katılımıyla 8 Ekim 2020 tarihinde gerçekleştirildi. 8-9 Ekim 2020 tarihlerinde düzenlenen Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu Sanal Platformu'nda iki günde 45 üst düzey konuşmacının katılımıyla 10 oturum ve panel düzenlenecek ve 2.500 katılımcı arasında canlı iş görüşmeleri gerçekleşecek.
Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu Sanal Platformu'nun açış hitaplarını gerçekleştiren T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kovid-19 hastalığı küresel sistemdeki çarpıklıkları gösterirken sistemin yapısından kaynaklanan eşitsizlikleri daha da derinleştirdi. Bugüne kadar 1,5 milyon civarında Afrikalı dostumuzun bu hastalığa yakalanmasından büyük üzüntü duyuyoruz" dedi. Afrika ülkelerinden her yıl binlerce kişinin hastalıklarının şifasını Türkiye'de Türk hastanelerinde aradığını söyleyen Erdoğan, "Yatırımlar, teknik destekler, ilaç ve tıbbi malzeme ticareti, sağlık turizmi gibi birçok boyutu olan bu alanda iş birliğimizi daha da ilerletebiliriz. Bu amaçla kurulacak Türkiye Afrika Sağlık Ortakları Platformu sektörde kapsamlı ve kalıcı bir iş birliğine imkan sağlayabilir. Bu yönde atılacak her türlü adımı desteklemeye hazırız" diye konuştu. Salgın döneminde ekonomik hayatın tamamen durmasına müsaade etmediklerini, şirketleri üretime, ticarete devam etmeleri noktasında teşvik ettiklerini belirten Erdoğan, lojistik sıkıntılara ve karantina önlemlerine rağmen Afrika'daki Türk şirketlerinin salgın döneminde özveriyle çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.
Erdoğan: "Kıta çapındaki Türk yatırımlarımızın piyasa değeri ise 6 milyar doları aştı"
Salgın öncesinde 40 ülke ve 60 noktaya uçan Türk Hava Yollarının, 27 Afrika ülkesinde 33 farklı noktaya yönelik uçuşlarına yeniden başladığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Bugün Türk firmalarının Afrika genelinde üstlendiği projelerin toplam değeri yaklaşık 70 milyar dolara ulaşmıştır. Kıta çapındaki yatırımlarımızın piyasa değeri ise 6 milyar doları aşmıştır. Firmalarımız Afrika'nın alt ve üstyapı eksikliklerinin giderilmesinde gerçekten kritik roller üstleniyor. Türk şirketleri teknoloji transferinden bilgi ve tecrübe paylaşımına, kapasite yatırımından ve artırımından ortak girişimlere kadar özgün bir model uyguluyor. Varlık gösterdikleri ülkelerde yerel istihdama ve üretime en fazla katkıyı yapan bizim firmalarımızdır. İş gücü ihtiyaçlarının büyük bir bölümünü yerelden karşılayan Türk yatırımcılar, birçok yabancı firma gibi kıtaya dışarıdan işçi ithal etme yanlışına düşmemişlerdir. Yüz binden fazla Afrikalı emekçi Türk yatırımcılar sayesinde istihdam imkânına kavuşmuştur." Afrikalı liderlerin, ülkelerinde iş yapan Türk iş insanlarından hep övgüyle bahsettiğini, özellikle de Türk müteahhitlerinin Kıta'da yaptıkları işlerin çok başarılı olduğunu aktaran Erdoğan, "Üç sene önce açılışı yapılan Dakar-Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı bunun en güzel örneğidir. Yabancı bir firmanın sekiz sene boyunca sürüncemede bıraktığı inşaatı Türk müteahhitleri sekiz ayda tamamlayarak Senegalli kardeşlerimizin istifadesine sunmuştur. Bugün Dakar-Blaise Diagne Uluslararası Havalimanı Afrika'nın en modern havalimanlarından biridir" dedi.
Erdoğan: "Kıta ile bin yıllık kadim bağları olan Türkiye, Afrikalıların kader ortağıdır"
Türkiye'nin Kıta'daki büyükelçilik sayısını 12'den 42'ye, ticaret müşavirliği sayısını da 26'ya yükselttiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısının da 10'dan 36'ya ulaştığı bilgisini verdi. "Kıta ile bin yıllık kadim bağları olan Türkiye, Afrikalıların kader ortağıdır" ifadesini kullanan Erdoğan, "Afrika'yla ilişkilerimizin özü samimiyettir, kardeşliktir, dayanışmadır. Biz asla kısa vadeli çıkarlar peşinde değiliz, birlikte kazanmayı, birlikte başarmayı, birlikte yol yürümeyi istiyoruz. Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Formu'nun hayırlara vesile olmasını isteyen Erdoğan, gelecek yıl Türkiye'de düzenlenecek Üçüncü Türkiye Afrika Ortaklığı Zirvesi'nin de bu süreçte önemli fırsatlar sunacağını, Afrika ülkelerinin liderini ve Afrika Birliği Komisyon Başkanını Türkiye'de ağırlamaktan şeref duyacağını sözlerine ekledi.
Pekcan: "Türkiye ve Afrika kıtası arasında iki tür yakınlık bulunuyor"
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Türkiye-Afrika Ekonomi ve İş Forumu'nda ağırlıklı olarak Kovid-19 sonrası dönemde iş ve yatırım ortamını ele alacaklarına işaret ederek, "Türkiye-Afrika: Pandemi Sonrası Dünyada Güçlü Ortaklar" ana temasıyla gerçekleştirecekleri Bakanlar Toplantısı vesilesiyle de birçok konuyu etraflıca ele alma şanslarının olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TABEF'e katılmasının Türkiye-Afrika ilişkilerine verdiği önemin bir göstergesi olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Türkiye olarak bugüne kadar, küresel ticaret sisteminin hakkaniyetli biçimde, çok-taraflılık anlayışı içinde ve kurallara dayalı olarak serbest ve adil rekabet çerçevesinde gelişmesinin her platformda savunucusu olduk, olmaya da devam edeceğiz. Türkiye, her daim kendi ticari hak ve menfaatlerini gözetmenin yanında en az gelişmiş ülkelerin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin haklarının da savunuculuğunu yapmıştır. Gerek Dünya Ticaret Örgütü nezdinde, gerekse G-20, gerek Birleşmiş Milletler nezdinde ve diğer çok taraflı uluslararası platformlarda Türkiye'nin duruşu ve pozisyonu hep böyle olmuştur. Küresel ticaretin yapıcı ve hakkaniyetli bir biçimde tüm ülkelerin ihtiyaçlarını gözeterek geliştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Türkiye olarak Afrika ülkeleriyle ekonomik münasebetimizde ortak çıkar, ortak fayda ve kazan kazan ilkelerini her zaman ön planda tutuyoruz. Afrika ülkeleriyle ticaretimizi yalnızca bir mal alım-satım ilişkisi olarak görmüyoruz. Gerçekleştirdiğimiz ticareti, kıta genelindeki Türk yatırımlarını ve Türk şirketlerince Afrika'da gerçekleştirilen müteahhitlik projelerini bir bütün olarak ele alarak tüm bunların Afrika'daki dost ve kardeş ülke ekonomilerine olan katkılarını önemsiyoruz. Ticaret ve yatırım ilişkilerimizin Afrika'daki dost ülkelerin ekonomik gelişim ve kalkınma sürecine katkı sağlaması ve ilişkilerimizin sürdürülebilir bir şekilde gelişmesi bizim için büyük bir önceliktir."
Türkiye ve Afrika kıtası arasında iki tür yakınlık bulunduğunu dile getiren Pekcan, "Birisi coğrafi yakınlık, bu bize ekonomik ilişkilerimizi geliştirme noktasında büyük avantaj sağlıyor. Diğer yakınlığımız ise en az coğrafi yakınlık kadar önemli olan, gönül dünyamızdaki yakınlığımızdır. Özellikle gönüllerimizdeki yakınlıktan hareketle, ekonomik ortaklığımızın gelişerek ve güçlenerek devam edeceğine inanıyorum" dedi.
Harison: "Afrika ekonomisi yüzde 4,9 daralabilir"
Afrika Birliği Komisyonu Ekonomik İşler Komiseri Victor Harison ise, koronavirüs salgınının küresel anlamda ve Afrika özelinde yol açtığı sosyal ve ekonomik olumsuzluklara değindi. Bu yıl salgın nedeniyle Afrika ekonomisinin daralacağını belirten Harison, "Afrika Birliği Komisyonu Ekonomi Departmanı, Afrika ekonomisinin yüzde 4,9 ila yüzde 2,1 aralığında daralacağını öngörüyor. Salgın ekonominin kilit sektörlerinde çok olumsuz etki bıraktı. Turizm, seyahat, ağırlama, üretim, ulaştırma, madencilik ve ihracat alanlarında çok olumsuzluklara yol açtı. İhracat ve madencilikte duraklamalar yaşandı. Emtia fiyatlarında ve Afrika'nın ihracatında çok ciddi düşüşler yaşandı" dedi. Salgının kamu yatırımlarını doğrudan ve dolaylı etkilediğini belirten Harrison, enflasyonun hızlı yükseldiğini, ilk çeyrekte enflasyonda yüzde 5'i aşan yükselişler gördüklerini aktardı.
Harison: "Pandemi sonrası hızlı toparlanma için ticaret canlandırılmalı"
Ekonomik toparlanma yolunda Afrika liderlerinin makroekonomik tedbirler aldığını ifade eden Harison, salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini kontrol edebilmek için ani müdahalelerde bulunduklarını anlattı. Pandemiden sonra rahat toparlanma adına üretilmiş malların ithalat ve ihracatının artırılması, Afrika'nın ticaretinin canlandırılması gerektiğini vurgulayan Harison, tarım sektöründe reformların hayata geçirilmesi ve tedbirlerin sürdürülmesinin önemine değindi. Harrison, genç ve dinamik nüfusun ekonomiye katılması ve kamu-özel sektör iş birliğiyle yapılan projelerin artırılmasının vatandaşların ekonomik anlamda refahına katkı sunacağını kaydetti.
Olpak: "Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi anlaşmasına ilişkin kapsamlı rapor hazırladık"
DEİK Başkanı Nail Olpak, "Bu etkinlik için geliştirdiğimiz e-ticaret platformunda, binlerce Türk ve Afrikalı iş insanı sanal ortamda iş yapma imkanına sahip oluyor" dedi. Forumda, 2 bin 500 iş insanı, panellerde 50 ülkeden konuşmacı ağırlanacağını belirten Olpak, Nisan 2021'de 3'üncü TABEF'e ev sahipliği yapmayı planladıklarını söyledi.
Afrika'ya inandıklarını ve güvendiklerini ifade eden Olpak, Afrika Birliği 2063 vizyonu doğrultusunda, Afrika'yı geleceğin küresel güç merkezine dönüştürmek için hazırlanan, imalat/sanayileşme ve katma değerli üretim hedeflerinin de kıta ile ekonomik ilişkilerini şekillendirdiğini aktardı. Afrika'yı dünyanın en büyük serbest ticaret pazarlarından biri konumuna yükseltecek Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi anlaşmasının Ocak 2021'de yürürlüğe gireceğini hatırlatan Olpak, "Bu anlaşma ile birlikte kıta içerisindeki ticaretin 4 yıl içinde yüzde 50 seviyelerine çıkarılabileceği tahmin ediliyor. DEİK olarak, Ticaret Bakanlığımız ve İstanbul Ticaret Üniversitesi ile iş birliği içerisinde, anlaşmanın Türkiye-Afrika ekonomik ilişkilerine etkisini analiz etmek ve Türk firmalarının anlaşma hakkında daha fazla bilgi edinmesini sağlamak için kapsamlı bir rapor hazırladık. Özelikle bilişim teknolojilerinin kullanıldığı sağlık, ulaşım, mühendislik ve mimarlık, bankacılık, üretim ve sanayi gibi alanlarda PPP dahil daha fazla yatırım ve iş birliği projeleri geliştirmek amacımız" dedi.
Olpak: "Afrika Birliği ve DEİK arasında karşılıklı temsilcilik ofisi açılması önemli"
Türkiye ve Afrika arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini daha da geliştirmek adına, Ticaret Bakanı Pekcan'ın da yakıdan takip ettiğini, Afrika Birliği ve DEİK arasında karşılıklı temsilcilik ofisi açılması konusunun önemli olduğunu vurgulayan Olpak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türk özel sektörünün Afrika kıtasındaki en büyük sorunlarından birisi faaliyetlerin finansmanıdır. Türk Eximbank, bu faaliyetlere yoğun destek veriyor. Daha fazla desteğe ihtiyaç var. Ticaret Bakanlığımızın Afrika'da lojistik merkezleri kurma çalışmaları devam ediyor. Pandemi sebebiyle tedarik zincirlerini sıkça konuştuğumuz şu günlerde, bu lojistik merkezleri projeleri çok önemli. Türk özel sektörünün dış dünyaya açılan penceresi olan DEİK, 146 İş Konseyiyle ticari diplomasi anlayışıyla çalışan bir iş platformu. Bilgi ve etkileşimin öneminin arttığı günümüzde, Afrikalı dostlarımızı da DEİK'in bu benzersiz küresel networkünden daha fazla faydalanmaya davet ediyorum."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan 2021-2022-2023 yıllarını kapsayan Yeni Ekonomi Programı ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
"Sayın Bakanımız Berat Albayrak tarafından açıklanan Yeni Ekonomi Programı, Türk iş dünyası ve özel sektörüne güven veren, makroekonomik gerçeklere dayanan yeni bir yol haritası ortaya koyuyor. Öncelikleri doğru belirlenmiş, ayakları yere basan ve iyi hazırlanmış bir program. Programın bu yıl üçüncü yıl olarak her Eylül ayında bir büyüme hedefine uygun ve dimamik sürece uygun olarak açıklanmasının sürdürülebilirlik açısından önemli olduğunu düşünüyorum.
Türkiye, geçtiğimiz yılki YEP dahilinde güçlü bir büyüme patikasına girmişken, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi ile birlikte bu süreçten diğer ülkeler gibi doğal olarak olumsuz yönde etkilendi. Ancak ülkemiz, yılın ilk yarısındaki büyüme oranlarına baktığımızda pandemiden en az etkilenen, süreçten en hasarla çıkan ülkelerden biri olmayı başardı. 2021 ve 2023 yılları arasını kapsayan Yeni Ekonomi Programı'na baktığımızda, uluslararası kuruluşlarının negatif yönlü büyüme beklentilerinin aksine, normal senaryoda Türkiye'nin 2020 yılını % 0,3 pozitif büyüme ile kapatacağını, kötümser senaryoda -1,5 büyüme ile kapatacağını görüyoruz. Her iki senaryo un da masada olması önemli. Hükümetimizin aldığı proaktif tedbirler neticesinde de, yılın üçüncü çeyreğinde ivmelenen ülke ekonomimizin, yılın son çeyreğinde bu yükselişi sürdüreceğine inanıyoruz.
Hizmetler sektörü adeta günlük kazancıyla geçinen ve en çok etkilenen ve en geniş kesimi içine alan bir sektör. Bu alanın programda daha fazla yer bulmuş olması önemli. Eximbank ve Kalkınma Bankası gibi kuruluşlara verilen ve beklenen yeni rolleri önemli buluyoruz.
Ekonominin yarısı rakamlar ve diğer yarısı da beklenti yönetimidir. Son iki yılda açıklanan programlardaki hedeflerin zor dönemlere rağmen genel anlamında yakalanmasına şahit olduk. Bu doğrultuda yeni programdaki hedeflerin de ulaşılabilir olduğunu öngörebiliriz.
Yılların yapısal sorunu olarak karşımızda olan ve nerdeyse artık çözülemez gibi görülen cari açıkta bir dönem için olsa da artıya geçmiş olmak, bundan sonraki hedefler için umut verici.
Programın öncelikleri arasında yer alan istihdam da, her yıl oluşturulan yeni iş alanlarına rağmen en önemli konularımızın başında. Programda önemli ölçüde yer alması değerli.
İhracatın ithalatı karşılama oranında yaşanan olumlu gelişmeler ve yıllarca cari açığa adeta eşit olan enerji ithalatımız alanında, gerek yenilenebilir kaynaklardaki artış, gerekse yeni bulunan doğalgaz kaynağı gibi konular, yenileme dönemi gelen doğalgaz kontratları için olumlu veriler. Bunun sonraki adımımız, önce kendine yeten, sonra da enerji ihraç eden ülke olabilmek.
Yeni Ekonomi Programı, yenilikçi ve yüksek katma değerli, insan odaklı, ihracat temelli güçlü bir kalkınma planı sunuyor. Özellikle DEİK olarak pandemi sürecinin başından itibaren ifade ettiğimiz gibi, tedarik zincirini ayakta tutacak, finansal istikrarının önünü açacak, enflasyon ve cari dengedeki kırılganlıkları azaltacak son derece yerinde bir yaklaşım ortaya konuyor. Üretimde teknolojiye odaklanarak yüksek katma değer sağlayan ve sanayide dönüşümü destekleyen YEP ile Türkiye'nin sürdürülebilir ihracat artışının yanında, dış ticarette de daha dengeli bir konuma kavuşacağımızı düşünüyoruz.
Koronavirüs pandemisinin, dünya ekonomisi üzerindeki beklenmedik olumsuz etkilerinin 2021 yılında azalması durumunda, Türkiye'nin başta turizm olmak üzere genel ihracat performansını artırarak, finansal istikrar açısından da yeni bir ivme kazanacağını öngörüyoruz. Geçmişte de zor dönemlerde koyulan hedeflerin başarıya ulaştığını gördük. Yine yeniden hedeflerimize ulaşacağımıza inanıyoruz.
Türk iş dünyasının dışa açılan penceresi DEİK olarak, ülkemizin sürdürülebilir büyümesine ivme katacak bu gerçekçi adımların takvimlendirilerek hayata geçmesinde üstümüze düşen ne varsa yapacak ve ticari diplomasi faaliyetlerimizi yoğunlaştıracağız."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) organizasyonu ile düzenlenen Türkiye-Kore İş ve Yatırım Toplantısı, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Kore Cumhuriyeti Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanı Sung Yun-mo, DEİK Başkanı Nail Olpak, KCCI Başkanı Park Yongmaan, DEİK/Türkiye-Kore İş Konseyi Başkanı Ali Kibar ve Kore-Türkiye İş Konseyi Başkanı-Hyundai Motors Başkanı Kong Young-woon'un katılımlarıyla 22 Eylül 2020 tarihinde gerçekleştirildi.
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, küresel ekonominin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle zor bir dönemden geçtiğini belirterek, bu olumsuz koşullara rağmen Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını ve dinamizmini gösterdiğini, ihracat kapasitesini ve performansını önemli düzeyde koruduğunu söyledi. İki ülke arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 6,7 milyar dolar olduğunu belirten Pekcan, Güney Kore ile ticaret hacmini artırmak istediklerini; ancak ikili ticarette Türkiye aleyhine ciddi bir ticaret açığının söz konusu olduğunu söyledi.
Güney Kore ile Serbest Ticaret Anlaşmasının (STA) 2013'te, Hizmet Ticareti ve Yatırım Anlaşmalarının ise 2018'de devreye girdiğini anımsatan Pekcan, "Bu anlaşmaları biz çok değerli buluyoruz. STA devreye girdiğinde Türkiye'nin ticaret ve yatırım ilişkileri açısından şu anki durumdan çok farklı beklentileri vardı. Kore 2019'da ithalatta Türkiye'nin 9'uncu büyük ortağı ancak ihracat yaptığımız ülkeler arasında 43'üncü sırada. STA'mız olmasına rağmen, Türkiye'nin toplam dış ticaret açığındaki en yüksek paya sahip ülkelerden biri. Türkiye'nin Kore ile olan dış ticaret açığı sürdürülebilir değil. Şu anki uluslararası ortamda STA'lar ve tercihli ticaret anlaşmaları sorgulanıyor ve ülkeler kendi yerli sanayilerini koruma gerekçesiyle farklı tedbirlere başvuruyor. Böyle bir ortamda inanıyoruz ki Kore ile dış ticaret açığı sürdürülebilir değil. Her iki ülkenin ticari ilişkilerini karşılıklı olarak kazan-kazan ilkesiyle, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirebilmelerini sağlamak için Kore'den somut adımlar bekliyoruz. Koreli firmalardan Türkiye'ye daha fazla yatırım ve Türkiye'den daha fazla alım yapmalarını bekliyoruz" dedi.
Güney Kore'den sadece ticaret değil, yatırım olarak da yüksek beklentilerinin olduğunu; ancak bunların henüz karşılanmadığını belirten Pekcan, STA'dan önce bu ülkeden Türkiye'ye toplam yatırımın 2012 yılına kadar 437 milyon dolar civarında olduğunu, STA'dan sonra ise 2013-2019 yıllarında toplam yatırım akışının aynı düzeyde kaldığını dile getirdi. Bakan Pekcan, ikili ekonomik ilişkileri derinleştirmek istediklerini ifade etti. Türkiye'nin salgın sürecine rağmen dinamizmini koruduğuna ve küresel olarak en cazip yatırım destinasyonlarından biri olmaya devam ettiğine dikkati çeken Pekcan, yenilikçi, teknoloji odaklı, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek ürün ve hizmetle ilgili yatırımları teşvik ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin teknolojik dönüşüm sürecini destekleyebilecek Kore yatırımlarıyla özellikle ilgilendiklerini vurgulayan Pekcan, "Türkiye'de yakın zamanda yüksek teknoloji yatırımları çekmek için yeni teşviklerle donatılmış 'İhtisas Serbest Bölge' modelini başlattık. İlk ihtisas serbest bölge, hâlihazırda İstanbul'da belirlendi ve yeni yatırımcıları bekliyor" dedi.
Türk şirketlerinin Güney Kore şirketleriyle üçüncü ülkelerde iş birliğine ve ortak yatırımlara açık ve istekli olduğunu vurgulayan Pekcan, bunun özellikle yurt dışı müteahhitlik sektörleri ve inşaat projelerinde olduğu gibi diğer sektörlerde de yapılabileceğini anlattı. Pekcan, ulusal para birimlerini kullanarak ticarete önem verdiklerine dikkati çekerek, "Firmalarımızı ikili ticarette mümkün olduğunca ulusal para birimlerini kullanmaya teşvik etmeliyiz" dedi.
Sung Yun-mo: "Pandemi, ticaretimizde yeni fırsatlar oluşturacak"
Güney Kore Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanı Sung Yun-mo ise, "Her ne kadar Covid-19 sebebiyle en kötü ekonomik krizle karşı karşıya olsak bile ülkelerimizin aktiviteleri engelleri aşmaya yetecek. Türkiye, böyle krizleri aşma konusunda ustadır" dedi. İki ülke arasındaki ilişkilerin çok eskiye dayandığını ifade eden Yun-mo, Kore Savaşı'yla ilişkilerin sağlamlaştığını ve kardeş iki ülke olunduğunu söyledi. Ülkeler arası devam eden duygusal bağın ekonomik iş birliğini zenginleştirdiğini aktaran Yun-mo, "Türkiye-Kore Serbest Ticaret Anlaşması (STA) 2013'te başarıyla devreye girdi, böylelikle ekonomik iş birliğimizin temelleri atıldı. Ülkelerimiz gittikçe daha da yakınlaştı. Şu an Türkiye'de 300'den fazla Koreli şirket, ülkenin ekonomik büyümesine ve istihdamına katkıda bulunuyor" dedi.
Kore'nin temmuz ayında hem yeşil hem dijital olarak tanımladığı anlaşmasını duyurduğunu belirten Sung Yun-mo, bu anlaşmayla birlikte yatırımı ve istihdamı artırmayı hedeflediklerini aktardı. Yun-mo, "Türkiye de geçen yıl açıkladığı 5 Yıllık Kalkınma Planı'nda yeşil ekonomiye verdiği önemi gösterdi. Biz de ekonomik iş birliğimizi Kovid-19'a rağmen yeşil ve dijital endüstriye odaklamalıyız. Böylece Kovid-19 sonrası döneme hazır olduğumuzu göstermeliyiz. İş birliğimizi geleneksel imalattan yeşil ve dijital endüstrilere doğru evriltmeliyiz" dedi.
İş birliğinin sürdürülebilir kalkınma için yeşil ekonomi alanında genişletilmesi gerektiğini belirten Yun-mo, "Yeşil hareketlilik bu noktada dikkati çekiyor. Türkiye'de elektrikli taşıt endüstrilerini teşvik etmek gerekiyor. Çünkü Türkiye, elektrikli taşıtları 2023'e kadar toplu imalata sokmak istiyor. Yetkinlik ve teknolojimize dayanarak iş birliğimizle bunu kuvvetlendirebiliriz. İş birliğimizi çeşitlendirdiğimizde karşılıklı fayda sağlayacağız. Kabul edelim ki Kovid-19 ekonomik bir şoku beraberinde getirdi. Her ne kadar Kovid-19 sebebiyle en kötü ekonomik krizle karşı karşıya olsak bile, ben eminim, ülkelerimizin aktiviteleri gelecek engelleri aşmaya yetecek. Türkiye, böyle krizleri aşma konusunda ustadır. İki ülkedeki iş insanlarının gelecekteki her türlü değişikliğe hızlıca adapte olacağını düşünüyorum. Hatta pandemi, ticaretimizde yeni fırsatlar oluşturacak" dedi.
Olpak: "İkili ticaret hacmimiz çok daha dengeli hale gelebilir"
Açılış oturumunda konuşan DEİK Başkanı Nail Olpak, yatırımların çeşitlendirilmesi ve verimli iş birliğinin sağlanması gerektiğini söyledi. Mevcut ilişkilerin daha da ileriye taşınmasının önemini vurgulayan Olpak, "İkili ticaret hacmimiz çok daha istenilen seviyeye çıkabilir, çok daha dengeli hale gelebilir. Biz de bunun farkındayız. Bu konu, iş çevrelerinin sorumluluğu ve görevidir. Bu amaç için çalışması gereken de iş çevreleri ve iş dünyasının temsilcileridir. Son 8 yılda, Türkiye-Kore ikili ilişkilerimiz stratejik bir ortaklığa dönüşmüş durumda. Bu her iki ülke yatırımcıları ve iş insanlarının düzenli olarak katıldığı etkinliklerin sonucu. Pandemiyle birlikte her zamankinden daha fazla iş birliği ve dayanışmaya ihtiyacımız var. (7 yıl önce imzalanan STA'ya ilişkin) Bundan Türkiye'deki iş çevrelerinin daha dengeli ve avantajlı olarak, karşılıklı daha fazla faydalanma isteği olduğunu vurgulamak istiyorum. Umut ederim, bu amacı gerçekleştirebiliriz" dedi.
Glokalleşme ve erişilebilirliğin çokça konuşulduğu bir süreç içinde olunduğuna işaret eden Olpak, "Pandemi, yakınlık ya da mesafeden ziyade erişebilirliğin daha önemli olduğunu gösterdi. Hepimiz anladık ki pazarın ve tedarik zincirinin çeşitlendirilmesi büyük önem arz ediyor. Türkiye ve Kore, üretimlerini pandemide sürdürmeyi başarabilmiş iki ülke. Türkiye'deki şirketlerin Kore'deki tedarik zincirine daha fazla katkıda bulunmasını arzu ediyoruz" dedi.
Park Yongmaan: "Pandemi engelini fırsata çevirmeliyiz"
Kore Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (KCCI) Başkanı Park Yongmaan, Kore iş delegasyonunun mart ayındaki Türkiye ziyaretinin pandemiden dolayı ertelendiğini hatırlatarak, internet aracılığıyla da olsa bir araya gelmenin memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Kovid-19'a rağmen ikili ilişkilerin daha da kuvvetlendiğine işaret eden Yongmaan, "Devlet başkanlarımız, pandemide anlamlı bir diyalog kurdu, pandemiyle beraber mücadele edip daha ileri iş birliği için bir yol çizmeye karar verdi. İş dünyası temsilcileri olarak pandemi engelini fırsata çevirmeliyiz. İş birliği alanlarımızı çeşitlendirmeliyiz. İş birliğimizi dijital ve sağlık teknolojisine odaklamalıyız." diye konuştu.
Kibar: "Hedefimiz, konsorsiyumların sayısının artırılması"
DEİK/Türkiye-Kore İş Konseyi Başkanı Ali Kibar ise, Türk ve Koreli şirketlerin konsorsiyum ile birçok mega projeye imza attığını belirterek, hedeflerinin, 3. ülkeleri kapsayacak şekilde bu konsorsiyumların sayısının artırılması olduğunu söyledi. Hizmet ticareti ve yatırım anlaşmalarının 2018'de devreye girdiğini anımsatan Kibar, bu çalışmanın, gelecek yıllarda doğrudan yatırımları teşvik edeceğini belirtti. Pandemi döneminde Türkiye'nin üretimini askıya almamasının önemine değinen Kibar, Türkiye'nin lojistik konumundan dolayı Koreli şirketlere büyük avantaj sağladığını kaydetti. Kibar, Türkiye'deki iş çevrelerinin, STA'nın yararlarını daha sürdürülebilir ve avantajlı bir şekilde hayata geçirmeye hazır olduğunu da vurguladı.
Toplantının açış bölümünün ardından, iki ülke iş dünyasının katılımlarıyla "Türkiye'de İş ve Yatırım Fırsatları" ve "Gelecek için Türkiye-Kore İş Birliği" panelleri gerçekleştirildi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz rezervi keşfi için yazılı bir değerlendirmede bulundu.
Olpak açıklamasında şunları ifade etti:
"Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan, ülke tarihimizin en büyük doğal gaz rezervi müjdesi, Türkiye'nin enerji bağımsızlığı ve milli hedefleri noktasında yeni bir dönemin başlangıcı niteliği taşıyor. Yerli ve milli sondaj gemimiz Fatih'in, Karadeniz'de 320 milyar metreküplük doğal gaz rezervi bulması, ülkemizin cari açığını da önemli ölçüde azaltacak tarihi bir kazanım olacak. Ülkemizin en büyük cari açık kalemlerinden olan enerji alanında, her yıl ortalama 40 milyar dolar civarında bir enerji ithalatı bulunuyor. Bu rakamın yaklaşık 10-15 milyar dolarlık bölümünü ise doğal gaz ithalatımız oluşturuyor.
Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği üzere; 2023 yılında Karadeniz gazının milletimizin kullanımına sunulmasının ardından, enerji ithalatımızın faturası büyük ölçüde azalacak. Türkiye'nin döviz girdisi anlamında da elini oldukça kuvvetlendirecek bu keşif sayesinde, bölgemizde siyasi ve stratejik açıdan da çok güçlü bir sürece adım atıyoruz. Devletimiz ve hükümetimizin benimsediği yerli ve milli hamlelerin, ülkemize her alanda yeni kazanımlar getirdiğine gururla tanıklık ediyoruz. Bu bağlamda, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Fatih Dönmez'e, Türk iş dünyası ve milletimiz adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak, ülkemizin milli enerji ve maden politikası çerçevesinde, hem Karadeniz hem de Doğu Akdeniz'de yapılacak sondaj faaliyetleriyle birlikte Türkiye ekonomisine değer katacak yeni doğal gaz keşiflerinin geleceğine gönülden inanıyoruz. DEİK Ailesi ve ülkesini seven iş insanları olarak, ülkemizle gurur duymaya ve üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz" dedi.