Angola-Türkiye İş Forumu, Angola Ankara Büyükelçiliği organizasyonunda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu(DEİK) iş birliğinde Angola Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı João Manuel Gonçalves Lourenço, T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK/Türkiye-Angola İş Konseyi Başkanı Abdullah Eriş ve Angola Özel Yatırımlar ve İhracatı Teşvik Ajansı (AIPEX) Başkanı Antonio Henriques'in katılımlarıyla 28 Temmuz 2021 tarihinde Ankara'da gerçekleştirildi. Foruma, Türk ve Angolalı 140 iş insanı katıldı.
Lourenço: "Altyapıları, iş zamanlarını, iş fırsatlarını düzenliyoruz"
Angola Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı João Manuel Gonçalves Lourenço,Türk iş insanlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları görüşmenin sonucunda artık Angola'da yatırım yapabileceklerini ifade ederek, "Bu güzel ülkeye benim ilk resmi ziyaretim. Gerçekten çok güzel bir fırsat yakaladık. Diyaloglarımızı artırmak için bakış açılarımızı artırmak için ve ekonomik ilişkilerimizi çeşitlendirmek için çok güzel bir zaman" dedi. Angola Cumhuriyeti'nin makro ve mikro ekonomik olarak reformlara imza attığını belirten Lourenço, "Angola ekonomisi yükselme dönemini yaşıyor şu an. Bu Forum ile bütün yatırımların basitleştirilmesi, vizelerin kolaylaştırılması, yabancı yatırımcıları çekmek için reformlar yaptık. Tabii ki hala yapacağımız reformlar var. Ama biz de pozitif yönde ilerliyoruz" ifadelerine yer verdi. Yolsuzluk, rüşvet gibi konularla mücadele ettiklerini aktaran Lourenço, "Bunları yatırımcıları çekmek için yapıyoruz. Altyapıları, iş zamanlarını, iş fırsatlarını düzenliyoruz. Daha hacimli uluslararası özel sektör yatırımı gelsin diye uğraşıyoruz. Tabii ki monopolden çekmek istiyoruz ekonomiyi. Daha özgür, rekabetçi bir ekonomi istiyoruz. Bu politikaları güdüyoruz. Bizim bu yatırımları çekip onları da yatırımların korunması fırsatı veriyoruz. Böylece kendi kazançlarını da ülkelerine göndermelerini sağlıyoruz" dedi.
Muş: "Ticaret hedefi çok kısa zamanda yakalanacaktır"
Ticaret Bakanı Mehmet Muş,Angola ve Türkiye arasında ticaret hacmini en kısa zamanda 500 milyon dolar seviyesine ulaştırma hedefleri bulunduğunu belirterek, "Bu hedefe ulaşılacaktır. İki ülkenin potansiyeli dikkate alındığında bu hedefe çok kısa bir zamanda ulaşabileceğimizi düşünüyorum" dedi. Angola ile ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiklerini dile getiren Muş, etkinliğin Angola ile gelecekte kurulacak güçlü iş birliği tohumlarının atılmasına vesile olacağına inandığını söyledi. 2003 yılından beri uygulanan "Afrika Ülkeleri ile Ticari ve Ekonomik İlişkilerin Geliştirilmesi Stratejisi"nin kıta ile ilişkilerin çok boyutlu bir yaklaşımla geliştirilmesini sağladığına dikkati çeken Muş, "2003 yılında Türkiye-Afrika ticaret hacmi 5,4 milyar dolar seviyelerinden 2020 yılına gelindiğinde 25,3 milyar dolara ulaşmıştır. Kıtaya ihracatımız 2,1 milyar dolardan 15,2 milyar dolara, yaptığımız ithalat ise 3,3 milyar dolardan 10,1 milyar dolara yükselmiş durumdadır. 18 yılın sonunda Afrika'daki yatırımlarımızın piyasa değeri 6 milyar doları aşmış, Türk müteahhitlerinin kıta genelinde üstlendikleri projelerin büyüklüğü ise kümülatif olarak 70 milyar doları geçmiştir. Hâlihazırda, Afrika'nın 43 ülkesinde büyükelçiliğimiz, 26 ülkesinde ise ticaret müşavirliğimiz bulunmaktadır. Türk Hava Yolları, kıta genelinde 58 noktaya uçmaktadır. Önümüzdeki dönemde de 'kazan-kazan' ilkesi ve eşit ortaklık temelinde iş birliğimizi her alanda geliştirmek istiyoruz" dedi. Ticaretin iki ülke arasındaki büyük potansiyeli yansıtacak seviyeye gelmesi için karşılıklı fayda ilkesi çerçevesinde çaba sarf edilmesi gerektiğine işaret eden Muş, 2020'de 250 milyon dolar olan ticaret hacmini daha ileriye taşımak için çalışmalara devam edeceklerini bildirdi.
Muş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ifade ettiği ticaret hacmini en kısa zamanda 500 milyon dolar seviyesine ulaştırma hedefine dikkati çekerek şunları söyledi: "Bu hedefe ulaşılacaktır. İki ülkenin potansiyeli dikkate alındığında bu hedef çok kısa zamanda yakalanacaktır. Bugün ayrıca huzurlarınızda Sayın Cumhurbaşkanı'mızın dün verdiği müjdeyi de tekrarlamak istiyorum. Bu en üst düzey ziyaret programının bir iade-i ziyareti olarak Sayın Cumhurbaşkanı'mız başkanlığında iş insanlarımızın da dâhil olduğu geniş bir heyetle ekim ayında Angola'da olacağız. Yapacağımız bu ziyaretin ikili ilişkilerimizi daha ileriye taşıyacağından ve yakaladığımız ivmeyi sürdüreceğinden eminim."
Angola'da tarımsal işleme, madencilik ve tekstil gibi sektörlerin potansiyel arz ettiğini belirten Muş, bunun yanında enerji santralleri ve elektrik iletim altyapılarının inşası ve modernizasyonu, elektrik dağıtım hizmetleri gibi alt sektörlerin muazzam potansiyelleriyle öne çıktığını dile getirdi. Muş, Angola'da şu anda madencilik, un sanayisi, ilaç ve gübre sektörü başta olmak üzere bazı Türk yatırımlarının gündemde olduğunu dile getirerek, "Tekstil, savunma sanayi, şehir atıkları yönetimi, hazır giyim perakendeciliği ve akaryakıt depolama sektörlerinde iş birliklerinin gündemde olduğunu memnuniyetle kaydetmek isterim. Burada madencilik sektöründe gündemde olan bir projeye özellikle değinmek istiyorum. Tosyalı Holding, demir cevheri madeni projesini hayata geçirmek için çalışmaları hızlandırdı. Ekim ayında bu çalışmalar daha da ivme kazanacak. Zira bu proje tamamlandığında Türkiye-Angola ekonomik ilişkilerinin 'bayrak taşıyıcı' projesi haline gelecek, aynı zamanda Angola'nın sanayileşme ve kalkınma hamlesine önemli bir katkı sağlayacak. Tosyalı, ciddi birikim ve 'know how'u da ülkeye götürmüş olacak. Önümüzdeki dönemde, bu ve bunun gibi büyük ve önemli projeler yoluyla iş birliğimizin güçlendirilmesi hususunda Angolalı mevkidaşımla mutabık kaldık" dedi.
Muş: "Uçak seferleri ilişkilerimize ivme kazandıracak"
Ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmesinde önemi bulunan karşılıklı uçak seferlerine de değinen Muş, "Bu noktada, İstanbul ve Luanda arasında doğrudan yolcu ve kargo seferlerinin başlaması, ilişkilerimize ivme kazandıracaktır. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ziyareti bu alanda uzun zamandır beklenen somut adımın atılmasına vesile olmuştur. İnanıyorum ki İstanbul-Luanda-İstanbul uçuşları iş insanlarımız arasındaki temasları artıracak, ülkelerimiz arasındaki yatırım ve ticaret ilişkilerini geliştirecektir. Bugün Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ile Angola Özel Yatırım ve İhracatın Teşviki Ajansı arasında imzalanan mutabakat zaptının da iş insanlarımız arasındaki temas ve ilişkilerin kurumsallaştırılması ve geliştirilmesi açısından son derece işlevsel olacağına yürekten inanıyorum" dedi.
Olpak: "Çifte vergilendirmenin önlenmesini bekliyoruz"
DEİK Başkanı Nail Olpak,Angola ile ticaret hacminin iki ülke devlet başkanlarıyla iş dünyası tarafından yeterli bulunmadığını belirterek, "Devlet başkanlarımızın yaptığı görüşmelerde verdikleri mesajlar ve bu hacmin ilk etapta 500 milyon dolara çıkarma hedefi, bizi motive ediyor ve iş dünyasına önemli bir sorumluluk yüklüyor" dedi. Geçen yılın kasım ayında iki ülke arasında tekstil ve gıda sektörlerine yönelik çevrim içi toplantı düzenlendiğini anımsatan Olpak, benzer toplantıları gelecek dönemde yüz yüze gerçekleştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Kovid-19 salgınının tüketici tercihlerinden üretim modellerine, tedarikten lojistiğe kadar birçok alanda yeni kavramları ortaya çıkardığına dikkati çeken Olpak, dijitalleşme ve yapay zeka, kaynak çeşitliliği, lojistikte ulaşılabilirlik, tedarik zinciri gibi kavramların öneminin arttığını dile getirdi. Salgına rağmen tedarik zincirini kopartmadan hayatta kalabilenlerin bundan sonraki sürecin kazananları olacağını vurgulayan Olpak, "Ülkelerimiz arasındaki karşılıklı ticaret rakamları ne devlet başkanlarımızı ne de biz iş dünyasını tatmin ediyor. Devlet başkanlarımızın yaptığı görüşmelerde verdikleri mesajlar ve bu hacmin ilk etapta 500 milyon dolara çıkarma hedefi, bizi motive ediyor ve iş dünyasına önemli bir sorumluluk yüklüyor. Farklı alanlarda bunu gerçekleştirebileceğimize eminim" dedi.
Türk müteahhitlerinin yurt dışındaki projelerdeki başarılarına işaret eden Olpak, Angola'da da bugüne kadar 800 milyon doların üzerinde proje gerçekleştirildiğini, daha fazla proje yapılabileceğini düşündüğünü bildirdi. Angola ile dün imzalanan yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması anlaşmasının önemli olduğunu söyleyen Olpak, çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaşmasının da imzalanmasını beklediklerini kaydetti. Olpak, Angola'da iş yapmak isteyenler için vize kolaylığının sağlanması ve salgından sonra THY'nin Angola'nın başkenti Luanda'ya direkt uçuşlarının başlamasının da önemli olduğunun altını çizdi. Madencilik ve çelik alanında Tosyalı Holding ile başlayan iş birliğinin de artarak sürmesini dileyen Olpak, iş dünyası temsilcileri olarak iş birliklerini geliştirmek için çalışacaklarını sözlerine ekledi.
DEİK/Türkiye-Angola İş Konseyi Başkanı Abdullah Eriş,iki ülke arasında ticarete konu olan ürünlere değinerek, "Angola'da gerçekleştirilen reformları ilgiyle takip ediyoruz. Özelikle ekonomiyi çeşitlendirme çalışmalarını ve özelleştirme programlarını çok kıymetli buluyoruz" dedi. Türk iş dünyasının birçok alanda Angola'nın ihtiyaçlarını karşılayabileceğini vurgulayan Eriş, ülke ekonomisine katkı sağlayabileceklerini dile getirdi.
Angola-Türkiye İş Forumunun açılış konuşmalarının ardından Türkiye-Angola Özel Sektör İş Birliği oturumu düzenlendi. Oturumda, Angola Özel Yatırımlar ve İhracatı Teşvik Ajansı (AIPEX) Başkanı Antonio Henriques da Silva, Angola'daki yatırım fırsatları hakkında sunum yaptı.
İş Forumunda, DEİK Başkanı Nail Olpak ile Angola Özel Yatırımlar ve İhracatı Teşvik Ajansı Başkanı Antonio Henriques da SILVA, "DEİK ile AIPEX Mutabakat Zaptı"nı imzaladı.
Ticari Diplomasinin Yıldızları Belli Oldu
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen "DEİK Ticari Diplomasi Ödülleri" 23 Haziran 2021 tarihinde İstanbul'da gerçekleşti. DEİK'in bel kemiğini oluşturan İş Konseyleri; 2020 yılında gerçekleştirdikleri faaliyetler kapsamında 6 kategoride toplam 12 ödüle layık görüldü. Ticari Diplomasi Ödül Töreni, DEİK Başkanı Nail Olpak ev sahipliğinde T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, DEİK Yönetim ve Denetim Kurulu Üyeleri, DEİK İş Konseyleri Başkanları ve iş dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla gerçekleşti.
2'nci DEİK Ticari Diplomasi Ödülleri'nde, DEİK İş Konseyleri Performans Değerlendirme Sistemi kapsamında; ‘Sponsorluk ve Bütçe Yönetimi', ‘Üye İlişkileri ve Kazanımı', ‘Medya Görünürlüğü', ‘Paydaşlarla İlişkiler', ‘Yürütme Kurulu Süreç Yönetimi' ve ‘Üstün Performans' kategorilerinde ticari diplomasinin sanatkarları belirlendi.
DEİK'in 146 İş Konseyi ile birlikte Türkiye'ye dış ticarette yeni kapılar açılmasında etkin rol oynadığını ifade eden T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, "DEİK, 1985 yılından beri, ülkemizin ekonomik ve ticari ilişkilerine katkı sunan çok önemli bir iş platformu. Ülkemizin ihracat ve yatırımlar özelindeki hedeflerine giden yolda, iş dünyamızın önde gelen STK'ları ile büyük bir sinerji oluşturan DEİK'e teşekkür ediyoruz. Covid-19 salgınının zor koşullarına rağmen 2021'de ilk çeyrek büyümemiz yüzde 7 oldu ve bu başarıda ihracatın 1,1 puanlık net bir katkısı var. İhracatımız yılın ilk 5 ayında yüzde 38,3 artarak 85,2 milyar dolara ulaştı. Bunlar büyük başarılar. Hedefimiz ihracatta 200 milyar dolarları görmek. Son 12 aylık rakamlara bakarsak 198 milyar doları bulmuş durumdayız. Haziran ayı da iyi sinyallerle geliyor. Dolayısıyla inşallah 200 milyar dolarları da hep birlikte geçeceğiz ve yine birlikte başaracağız.
Turagay: "Gündemimizde AB ile tesis ettiğimiz Gümrük Birliği'nin modernizasyonu var"
Ticaret Bakanlığı'nın ticari diplomasi alanında da yoğun mesai harcadığını vurgulayan Turagay, "Gündemimizde AB ile tesis etmiş olduğumuz Gümrük Birliği'nin modernizasyonu var. Sayın Bakanımızın öncülüğünde, bu konu üzerinde yoğun ve titiz bir çalışma yürütüyoruz. Ayrıca Yeşil Mutabakat ve Sınırda Karbon Düzenlemeleri de Türk iş dünyamız açısından son derece önemli. Biz de gelecek dönemde ‘AB kaynaklarından daha fazla nasıl yararlanabiliriz?' buna çalışıyoruz. Bakanlığımız bünyesinde bununla ilgili çalışma kurulları kurduk ve bu kurullarda DEİK gibi iş dünyası kuruluşlarımız da yer alıyor. Özellikle yeşil alanda, gerekli önlemleri vakit geçirmeden almalıyız. ABD ise, Türkiye için vazgeçilmez bir pazar. Orada da ihracat konusunda daha yüksek rakamlara ulaşacağımıza eminiz. ABD'ye ihracatımız ilk 5 ayda yüzde 42'nin üzerinde arttı, AB'ye ihracatımız yüzde 41'lerin üzerinde arttı. Bunlar aslında adım adım bu yolda ilerlediğimizi gösteriyor. DEİK Ticari Diplomasi Ödüllerini layık görülen İş Konseylerimizi canı gönülden tebrik ediyorum. Ticaret Bakanlığı olarak hepinizi teşekkür ediyorum. Türkiye'yi hep birlikte daha güçlü bir noktaya taşıyacağız" ifadelerini kullandı.
Olpak: "Türkiye'ye küresel ticarette eşik atlatacak yeni kapılar açmaya devam edeceğiz"
Covid-19 salgının tüm dünyada bazı kapıların kapanmasına sebep olmasına rağmen, DEİK'in doğru anahtarla Türk iş dünyası için en doğru kapıları açmayı başardığını vurgulayan DEİK Başkanı Nail Olpak, "2020 yılında, Cumhurbaşkanımız, Devlet Başkanlarımız, Bakanlarımız, Büyükelçilerimiz, Ticaret Müşavirlerimiz ve karşı kanat temsilcilerimizin katıldığı 2100 etkinlik yaptık. On binlerce yabancı iş insanıyla görüştük. Covid-19 salgının tüm etkilerine rağmen, 146 İş Konseylerimizle tek vücut olarak küresel ticari diplomasi faaliyetlerimizi yoğun bir şekilde sürdürdük. Gönül kapıları açık iş dünyası temsilcileri olarak, dünyanın dört bir yanında yeni kapıları çaldık ve bunun için en doğru anahtarları kullandık. Odaklandığımız anahtar kavramlar ise; dijitalleşme, yapay zeka, globalleşmeden glokalleşmeye geçen yeni düzen, kaynak çeşitliliği ve lojistikte ulaşılabilirliğin ön plana çıkması oldu" dedi.
Olpak: "DEİK'in ana omurgasında daima daha fazla ticaret var"
DEİK'in yeni dönemde odaklandığı çalışma alanlarına değinen Olpak, "İş dünyamızın, küresel ticaretten daha fazla pay alması için öncelik vermesi gereken konularda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. ABD ile ikili ekonomik ilişkilerimizde hala gündemde olan 100 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefini salgın şartlarında güncelleyerek takip ediyoruz. Amerika'da eyalet tabanlı ve kanaat önderleri hedefli stratejik iletişim çalışmalarımız var. AB çalışmalarımız kapsamında, Tam Üyelik ve Gümrük Birliğinin Güncellenmesi yanı sıra, geçtiğimiz yıl itibarıyla gündeme gelen Yeşil Mutabakat da önemli bir başlığımız. Ticaret Bakanlığımızın çalışmalarını destekleyen DEİK Yeşil Dönüşüm Çalışmamızı da ayrıca önemsiyoruz. Asya-Pasifik Bölgesindeki İş Konseylerimizle, bölge ülkeleriyle ikili ticaretimizi dengeleyerek arttırmak için ASEAN Çalışma Grubunu kurduk. Özellikle Çin'in Kuşak ve Yol projesi özelinde Türkiye'nin lojistik üstünlüğünü korumasına odaklanıyoruz. Afrika Kıtasında geçtiğimiz yıl sonu yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması'nın, Türk firmaları üzerindeki olası etkileri, ülkelere ait öngörüleri ve yeni stratejiler oluşturmayı amaçlayan bir çalışmamız var. Ticaret Bakanlığımızın hedefleri arasında yer alan Yurt Dışı Lojistik Merkezleri kurmak da başka önemli bir çalışmamız. Dünya Türk İş Konseyimiz ile yürüttüğümüz diaspora faaliyetlerimiz de tüm hızıyla sürüyor. Dolayıyla ticari diplomasinin tüm enstrumanlarını kullanarak, ülkemiz ve iş dünyamız için daha fazla ticaret sağlayacak çok kapsamlı bir gündemimiz bulunuyor. İçinde bulunduğumuz koşullar dijital ekonomiye geçişi de bir hayli hızlandırdı. Yurt Dışı Girişim Sermayesi Fonlarının Türkiye'deki teknoloji start-up'larına yatırım yapmasını ve Türkiye'deki girişim sermayesi fonlarıyla iş birliklerinin kurulmasını sağlamak için, gelecek Şubat ayında "DEİK Start-up Expo" etkinliğini planlıyoruz. Yakın dönemde iki yeni İş Konseyi daha kuracağız. Paraguay ve Uruguay ile İş Konseyi sayımızı 148'e yükselteceğiz" dedi.
Ticari Diplomasi Ödül Töreni'nin açılış konuşmalarının ardından, DEİK Başkanı Nail Olpak ile Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, 6 kategoride ödüle layık görülen 12 İş Konseyi'ne ödüllerini takdim etti.
Tören, aile fotoğrafının çekilmesiyle sona erdi.
ÖDÜL ALAN İŞ KONSEYLERİMİZ;
SPONSORLUK VE BÜTÇE YÖNETİMİ ÖDÜLÜ
• DEİK/Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK)
• DEİK/Türkiye- Bulgaristan İş Konseyi
ÜYE İLİŞKİLERİ VE KAZANIMI ÖDÜLÜ
• DEİK/Türkiye-Katar İş Konseyi
• DEİK/ Türkiye- Libya İş Konseyi
MEDYA GÖRÜNÜRLÜĞÜ ÖDÜLÜ
• DEİK/ Türkiye - ABD İş Konseyi (TAİK)
• DEİK/Türkiye - Güney Afrika İş Konseyi
PAYDAŞLARLA İLİŞKİLER ÖDÜLÜ
• DEİK/Türkiye – Rusya İş Konseyi
• DEİK/Türkiye - Tacikistan İş Konseyi
YÜRÜTME KURULU SÜREÇ YÖNETİMİ ÖDÜLÜ
• DEİK/Sağlık İş Konseyi
• DEİK/Türkiye-Bangladeş İş Konseyi
ÜSTÜN PERFORMANS ÖDÜLÜ
• DEİK/Türkiye-Almanya İş Konseyi
• DEİK/ Türkiye-Bahreyn İş Konseyi
DEİK, ANTALYA DİPLOMASİ FORUMU'NDA AFRİKA KITASINDAKİ 14 DIŞİŞLERİ BAKANINI AĞIRLADI
Antalya Diplomasi Forumu kapsamında Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) tarafından düzenlenen Türkiye - Afrika İş Birliği Fırsatları Yuvarlak Masa Toplantısı, DEİK Başkanı Nail Olpak, DEİK Yönetim Kurulu Üyesi ve DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Sayın Berna Gözbaşı'nın katılımlarıyla 19 Haziran 2021 tarihinde Antalya'da gerçekleştirildi.
"Yenilikçi Diplomasi: Yeni Dönem, Yeni Yaklaşımlar" ana temasıyla T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu'ndaki Türkiye-Afrika İş Birliği Fırsatları Yuvarlak Masa Toplantısı'nda, Türk iş dünyası temsilcilerinin Afrika'daki faaliyetleri ve yatırımları ile Afrika ülkeleri Dışişleri Bakanlarının Afrika'da ekonomik fırsatları konuları değerlendirildi. Afrika'da faaliyet gösteren Türk iş dünyası temsilcileri, Cezayir, Gabon, Gine Bissau, Güney Afrika, Kamerun, Kenya, Kongo Demokratik, Libya, Madagaskar, Nijer, Nijerya, Senegal, Somali ve Zimbabve Dışişleri Bakanlarıyla ülkemizin kıta ile ticari ilişkilerinin nasıl derinleştirilebileceğini ele alarak, tarım teknolojileri, altyapı ve inşaat, lojistik, enerji ve sanayi üretimi sektörlerinde iş birliklerini değerlendirdi.
Nail Olpak: "Afrika ile ortak projeler oluşturulmalı"
DEİK Başkanı Nail Olpak,1,3 milyar nüfuslu ve 3,4 trilyon dolarlık yeni bir serbest ticaret pazarı oluşturan Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi (AfCFTA) anlaşmasının ardından DEİK olarak kapsamlı bir bölgesel rapor hazırladıklarını belirterek, "Rapor, ürün ihracatından pazarda değişen dinamiklere, kıtadaki yeni yatırım fırsatlarından atılması gereken stratejik adımlara kadar Türk özel sektörüne Afrika'da rehberlik edecek bir projeksiyon sunacak. Yakın zamanda raporumuzun lansmanını gerçekleştireceğiz" dedi.
Afrika'nın bölgedeki sanayileşme ile kalkınma vizyonuna Türk iş dünyasının yatırımlarıyla ortak olması gerektiğini ifade eden Olpak, "Türkiye ve Afrika arasında sürdürülebilir kalkınma için, dünya pazarlarındaki rekabet gücümüzü artıracak ileri teknoloji ürünleri geliştirmemiz ve daha çok kullanmamız gerekiyor. Ayrıca Afrika ülkeleri ile ortak projeler oluşturulmasının ve yürütülmesinin teşvik edilmesi de önem arz ediyor. Türk özel sektörünün dış dünyaya açılan penceresi olan DEİK, olarak ülkeler arası yatırım ve ticareti artırmak için Kıta'da 45 olmak üzere 146 İş Konseyimizle ticari diplomasi çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz" diye konuştu.
Berna Gözbaşı: "Türk bankalarının Afrika'daki mevcudiyetlerini arttırmamız gerekiyor"
DEİK Yönetim Kurulu Üyesi ve DEİK/Türkiye-Afrika İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Berna Gözbaşıise, Türkiye ve Afrika ülkeleri arasındaki iş birliği fırsatlarının ele alınacağını belirterek, ilişkilerin ne durumda ve daha nasıl geliştirilebileceğini değerlendirmek istediklerini söyledi. 2021 yılının başında yürürlüğe giren Afrika Kıtasal Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşması ile kıtada önemli bir değişim süreci başladığını ve sürecin ivmelenerek devam edeceğini belirten Gözbaşı, "Türk özel sektörü olarak bu süreci iyi takip etmeli ve buna göre kendimizi revize etmeliyiz. Bankacılık ilişkileri önemli bir konu.
Türk bankalarının Afrika'daki mevcudiyetlerini arttırmalarını sağlamamız gerekiyor. Bu alanda hem sektör temsilcileri hem de ilgili kamu kurumları ile görüşmelere Türk iş dünyası olarak öncülük etmeliyiz" dedi. Kuzey Afrika ülkelerinin ayrı bir başlık altında değerlendirmesinin son derece önemli olduğunu vurgulayan Gözbaşı, "Son dönemde Libya ekseninde bölge ülkeleri ile siyasi ilişkilerin geliştirilmesi noktasında önemli bir çaba mevcut. Özel sektör olarak bu sürece katkı sağlayacak çalışmalar gerçekleştirmeliyiz" dedi.
Açılış konuşmalarının ardından basına kapalı devam eden toplantıda, Türk iş dünyası temsilcileri ile Afrika ülkelerinin Dışişleri Bakanları görüş alışverişinde bulundu. Afrikalı Bakanlar tarafından, ülkelerindeki Türk yatırımlarından ve projelerinden memnun oldukları, daha çok Türk firmasının kıtada yerleşik olmasını ve genç iş gücü için istihdam sağlayacak sanayi üretimi yatırımlarının yapılmasını arzu ettikleri dile getirildi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın NATO Zirvesi'nde devlet liderleri ile gerçekleştirdiği görüşmelere ilişkin Türk iş dünyası açısından yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, NATO Zirvesi kapsamında başta; ABD Başkanı Joe Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Almanya Başbakanı Angela Merkel, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte olmak üzere birçok liderle gerçekleştirdiği ikili görüşmelerin, Türkiye açısından pozitif ve verimli bir tablo ortaya koymasından dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
Türk iş dünyası olarak önümüzdeki yeni süreçte, NATO'daki dost ve müttefik ülkelerle olan ekonomik ve ticari ilişkilerimizin çok daha güçlü bir ivme ile süreceğine inanıyoruz. Dünya ekonomisine ve küresel ticarete yön veren, en büyük ticari ve ekonomik partnerlerimiz olan Batı ülkeleriyle verimli temasların ve iş birliği zemini oluştuğunu görüyoruz. Bu yapıcı ve uzlaşmacı yaklaşımın, iş dünyamız açısından da küresel ticarette vites yükseltici bir katkı sunacağını düşünüyoruz.
Bununla birlikte, Ticaret Bakanımız Sayın Mehmet Muş Brüksel'de AB Komisyonu yetkilileri ile Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği'nin modernizasyonu başta olmak üzere; ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi, tedarik zincirleri ve yeşil dönüşüm alanında iş birliği, Türkiye-AB pozitif gündemini ele alan verimli görüşmeler gerçekleştirmesi de iş dünyası açısından memnuniyet verici.
Biz de DEİK olarak, İş Konseylerimiz ile yürüttüğümüz ticari diplomasi faaliyetlerimizde, ülkeler arasında daima açık iletişimi sürdürerek ortak çıkarlar doğrultusunda daha fazla ticaret için çalışmaya devam edeceğiz. İkili ticaret, karşılıklı yatırımlar, endüstriyel iş birliği ve ihracat özelinde atılacak yeni adımlar ile dünya ticaretinden daha fazla pay alma yolunda kararlı adımlar atmayı sürdüreceğiz."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2021 yılı ilk çeyrek büyüme rakamları ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
"2021 ilk çeyreğinde büyüme verilerine ilişkin öncü göstergeleri yüksek büyümenin sinyallerini vermişti. Sanayi üretimi ilk çeyrekte yıllık olarak yüzde 12,3 oranında büyürken ihracat ilk çeyrekte yıllık yüzde 17,2 oranında büyüyerek 50 milyar dolar seviyesini aşmıştı. PMI verileri de dönem boyunca eşik değer olan 50'nin üzerinde gerçekleşmişti. Bu anlamda açıklanan veri beklediğimiz gibi yüksek gerçekleşti. Veriler doğrultusunda, Türkiye artık sadece büyüyen değil büyümenin ivmesini de artıran bir döneme girdi diyebiliriz.
Büyümenin detaylarına baktığımızda daha önceki dönemlerde pozitif büyüme eşlik edemeyen sektörlerin de pozitif büyümeye geçmesiyle tüm sektörlere yayılan kapsayıcı bir büyüme verisi gözlemlemek çok sevindirici oldu. En yüksek büyüme performansı dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla bilgi ve iletişim sektöründe gözlemleniyor. Bu da salgının ekonomi üzerindeki olumsuz etkisini azaltmakla beraber gelecekte hazırlanmamız gereken dijital dönüşüm için de fırsatları iyi değerlendirdiğimizi gösteriyor. Bunun dışında öncü sektörlerden izlediğimiz gibi sanayi sektörünün yüzde 11, 7 oranında büyüyerek ekonomik büyümede önemli bir rol oynadığını görüyoruz. Üretimin artması son derece değerli.
Büyümenin harcama kompozisyonuna bakıldığında ise en büyük artışın yüzde 11,4 oranında yatırımlar kaleminde olması da ayrıca sevindirici. Yatırım odaklı bir büyüme, büyümenin sürdürülebilir ve kapsayıcı olması bakımından önemli bir kazanım. Özellikle makine ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 30,5 oranındaki artış önümüzdeki dönem büyüme verisi için de önemli bir gösterge olarak değerlendiriyoruz. Önümüzdeki dönemde makine ve teçhizat yatırımına, bu dönem yüzde 4,7 oranında daralan inşaat sektöründeki yatırımların da eşlik etmesi için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz.
Buna ilaveten, yurt içi tüketim harcamalarının yüzde 7,4 oranında büyümesine ilave olarak mal ve hizmet ihracatının yüzde 3,3 oranında büyümesi de hem yurt içi pazarın hem de yurt dışı pazarların etkin olarak kullanıldığını gösteriyor.
Özet olarak büyümenin yüksekliği kadar, iç ve dış talebin daha dengeli olduğu, sürdürülebilir ve kaliteli bir büyüme kompozisyonun olduğunu gözlemlemek sevindirici oldu.
Biz en başından beri yıllık büyüme oranının yüzde 5'in üzerinde gerçekleşeceğini öngörüyorduk. Bugünkü rakamlar bu öngörümüzü teyit kuvvetlendiriyor. Yılın ikinci çeyreğinde büyüme oranlarının geçen yılın düşük bazının da etkisiyle çift hanelere çıkmasını bekliyoruz. Yıl sonunda ise yüzde 5'in üzerinde, yüzde 6 civarında bir büyüme tahminimizi korumaya devam ediyoruz.
Küresel ticaretin yeniden rotasına kavuşması, ekonomik aktivitenin canlanması ve yatırım ortamının olumlu yönde ilerlemesi ile Türkiye'nin büyümede hız kesmeden, yoluna emin adımlarla devam edeceğine inancımız tam. Türk iş dünyasının da güçlü sanayisi, üretim gücü ve yüksek potansiyeli ile büyüme trendinin en önemli itici güçlerinden biri olacağına eminiz.
DEİK olarak, ülkemizin küresel ticaretten daha fazla pay alması için ticari diplomasi faaliyetlerimizi hızla sürdürecek ve 146 İş Konseyimizle birlikte dünyanın dört bir yanında var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
Türkiye-Azerbaycan Yatırım Forumu, DEİK/Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi ile Azerbaycan İhracatın ve Yatırımların Teşviki Fonu (AZPROMO) iş birliğinde, T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov, DEİK Başkanı Nail Olpak, AZPROMO Başkanı Yusif Abdullayev ve Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi Başkanı Selçuk Akat'ın katılımlarıyla 31 Mayıs 2021 tarihinde çevrim içi olarak düzenlendi.
T.C. Ticaret Bakanı Dr. Mehmet Muş, Türk müteahhitlik sektörünün, Azerbaycan'ın kurtarılan bölgelerinde ve Karabağ'ın yeniden imarında halihazırda sürdürdükleri iş birliği ve çalışmaları daha da artırmak ve bu süreçte etkin şekilde yer almak istediğini söyledi. İkili ticarette hedefin, iki ülke Cumhurbaşkanlarının belirlediği 15 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak olduğunu hatırlatan Muş, karar alıcılar olarak bu hedefe ulaşmak için çok çalıştıklarını söyledi.
Azerbaycan ile ikili ticaret hacminin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen 2020'de bir önceki yıla göre yüzde 5 artışla 4,6 milyar dolara ulaştığına işaret eden Muş, "Bu yılın ilk 4 ayında da ikili ticaretimizin artış göstermesi memnuniyet vericidir. Bu ivmenin 2021 yılının tamamına yayılmasını bekliyoruz. Bu yolda attığımız önemli adımlardan birisi de kendi ticaret kurallarımızı belirlediğimiz Tercihli Ticaret Anlaşması'nın 1 Mart 2021 tarihinde yürürlüğe girmesidir. Anlaşma kapsamının genişletilmesi için çalışmalarımız devam etmektedir" dedi.
Muş: "Azerbaycan, imzalamış olduğu serbest ticaret anlaşmaları sayesinde yatırımcılara Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile gümrük vergisiz ticaret fırsatı da temin etmektedir."
Azerbaycan'daki Türk yatırımlarının 12 milyar dolara, Azerbaycan'ın Türkiye'deki doğrudan yatırımlarının ise 19,5 milyar dolara ulaştığına işaret eden Muş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu rakamlar, iş dünyasının ülkelerimize olan güvenini de göstermektedir. Hiç şüphesiz, Azerbaycan ve Türkiye'de yatırım yapan iş insanlarımızı ve girişimcilerimizi, iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin ekonomik alanda da uzun soluklu olmasına katkı sunan aktörler olarak görüyoruz. Türk firmaları, Azerbaycan'da şimdiye kadar gerçekleştirdikleri yatırımlarıyla Azerbaycan'ın yerli sanayisinin gelişimine ve ülkenin kalkınmasına katkı sağlamayı sürdürmektedir. Başta finans, madencilik, gıda ve içecek ürünleri sektörleri olmak üzere, firmalarımız Azerbaycan'daki yatırımlarıyla 5 bin kişiyi aşan bir yerel istihdam yaratmaktadır. Özellikle sektörel bazda oluşturulan sanayi parkları sayesinde gerek altyapı alanında sağlanan kolaylıklar, gerekse vergisel avantajlarla Azerbaycan, yatırımcılar için bölgedeki önemli cazibe merkezlerinden birisi haline gelmiştir. Ayrıca, bilgi ve iletişim teknolojileri, tarım ve gıda sektörü ile kimya alanlarında yabancı yatırımcılar için önemli fırsatlar barındıran Azerbaycan, imzalamış olduğu serbest ticaret anlaşmaları sayesinde yatırımcılara Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri ile gümrük vergisiz ticaret fırsatı da temin etmektedir."
Muş: "Azerbaycan Hükümeti'nin Türk firmalarına karşı bugüne kadar gösterdikleri teveccühün, özellikle Karabağ'ın yeniden imarı kapsamında devam edeceğine olan inancımız tamdır"
Kafkasya'daki en güçlü para birimine, en yüksek milli gelire ve yetişmiş bir iş gücüne sahip Azerbaycan'ın istikrarlı ekonomisinin, Türk girişimcilerin yatırım kararlarını olumlu yönde etkileyecek bir faktör olduğuna işaret eden Muş, Türkiye'nin de Azerbaycan'daki yatırımlarını her geçen yıl artırarak, bu alandaki tecrübesi ve kapasitesiyle ülkenin sanayisine katkıda bulunacağını söyledi. İki ülkenin müteahhitlik alanındaki iş birliğine de değinen Muş, dünyanın birçok ülkesinde uzun yıllardır projeler üstlenen Türk müteahhitlik sektörü için Azerbaycan'ın her zaman önemli bir yeri olduğunu dile getirdi. Bugüne kadar 15 milyar doların üzerinde ve 450'ye yakın proje üstlenilen Azerbaycan'da firmaların aynı zamanda yatırımcı olarak da yerleşikliklerini sürdürdüğünü belirten Muş, "Bu kapsamda firmalarımız ve sektörümüz, Azerbaycan'ın kurtarılan bölgelerindeki ve Karabağ'ın yeniden imarında halihazırda sürdürdükleri iş birliği ve çalışmaları daha da artırmak ve bu süreçte etkin bir şekilde yer almak istemektedir. Azerbaycan Hükümeti'nin Türk firmalarına karşı bugüne kadar gösterdikleri teveccühün, özellikle Karabağ'ın yeniden imarı kapsamında devam edeceğine olan inancımız tamdır." değerlendirmesinde bulundu.
Cabbarov: "Hedefimiz karşılıklı ticaret hacmini artırmak"
Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov ise, birlikte atacakları adımların iki ülke ilişkilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynayacağını söyledi. Türkiye ve Azerbaycan'ın her zaman birbirlerinin yanında olduklarını anlatan Cabbarov, bütün bunların, devlet başkanlarının dostluk ve kardeşlikleri neticesinde gerçekleştiğine işaret etti. Salgın döneminde de Azerbaycan-Türkiye arasındaki ticaret hacminin arttığını belirten Cabbarov, şunları kaydetti: "Hedefimiz karşılıklı ticaret hacmini artırarak, devlet başkanlarımızın bize verdiği hedefleri, yerine getirmektir. Ne kadar çok Azeri iş adamı ve şirketi Türkiye'de yatırım yaparsa, ne kadar çok Türk şirketi ve iş adamı Azerbaycan'da yatırım yaparsa iktisadi ilişkilerimiz olumlu etkilenecektir. Kardeş Türkiye yatırımlarda birincidir."
Nail Olpak: "İki ülke arasında iş birliği yapılabilecek birçok alan var."
DEİK Başkanı Nail Olpak, Türkiye ve Azerbaycan arasında iş birliği yapılabilecek birçok alan olduğunu belirterek, "Kovid-19'la ilgili olduğu için sağlık ve sağlık turizmi başta olmak üzere tarım, savunma, altyapı, madencilik ve ilaç sektörlerini özellikle vurgulamak istiyorum." dedi. Karabağ zaferiyle birlikte yeni yatırım alanları olduğunu vurgulayan Olpak, savaştan güçlü çıkan Azerbaycan'la üçüncü ülkelerde de ortak projeler gerçekleştirilmesi konusunu konuştuklarını aktarak, iki ülke arasında iş birliği yapılabilecek birçok alan olduğunu söyledi.
Olpak, "Alan çok... Kovid-19'la ilgili olduğu için sağlık ve sağlık turizmi başta olmak üzere tarım, savunma, altyapı, madencilik ve ilaç sektörlerini özellikle vurgulamak istiyorum. Azerbaycan'ın büyük projeleri var. O çerçevede Türkiye'nin de çok önemli bir deneyimi var." şeklinde konuştu.
İki ülke arasında uygulanmasına başlanan kimlikle seyahat uygulamasının önemini vurgulayan Olpak, "Önümüzü açacak hususlardan bir tanesi de milli paralarla ticaretin kapsamının genişletilmesidir" dedi. İş birliklerini geliştirmenin önemini vurgulayan Olpak, "En değerli varlıklardan birisinin bilgi ve network olduğu bilinciyle DEİK ailesinin tüm dünyaya yayılan 146 iş konseyinin tecrübe ve network'ünün Azerbaycanlı kardeşlerimize açık olduğunu ifade etmek istiyorum." dedi.
Selçuk Akat: "Bugün Azerbaycan'a yatırım yapma zamanıdır"
Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi Başkanı Sayın Selçuk Akat ise, küresel ekonomiyi olumsuz etkileyen salgına rağmen iki ülke arasındaki ekonomik etkileşimin hızla güçlenmesinin kendilerini sevindirdiğini ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
"Her geçen gün önemi artan Bakü Limanı, İpek Yolu'nun parlayan yıldızı olacak. Son bir yılda tercihli ticaret anlaşması, vizesiz ve pasaportsuz seyahat ile iş insanlarının önü açıldı. Hazar'ı, Akdeniz'i daha da yakınlaştıracak olan Zengezur koridorunun açılmasını heyecanla bekliyoruz. Karabağ'ı bir milli görev bilinciyle yeniden inşa edip küresel değer zincirine entegre edeceğiz. Tüm bu nedenlerle buradan Türk iş dünyasına sesleniyor, 'bugün Azerbaycan'a yatırım yapma zamanıdır' diyorum."
Azerbaycan'da İhracatın ve Yatırımların Teşviki Fonu Başkanı Yusif Abdullayev ise, forum kapsamında iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi amacıyla görüşmeler yapılacağını belirtti. Abdullayev, "Bu görüşmeler için 2019 sonunda '2021 yılında yapacağız' şeklinde anlaştık ama maalesef pandemiden dolayı bunu yapamadık. Bakanlarımızın bize verdiği talimatlar üzerine bunun ilk etabını çevrim içi yapıyoruz. Azerbaycan'da son yıllarda yatırım konusunda olan tüm yenilikleri Türkiye'den iş adamlarına anlatacağız. Aynı zamanda Türkiye'de yatırım konusunda olan yenilikler için de bize sunumlar yapılacak." şeklinde konuştu.
Yatırım Forumunun açılış konuşmalarının ardından, Karabağ Diriliş Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Rahman Hacıyev, T.C. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi (Ispat) Proje Müdürü Mehmet Tangut, Alat Serbest Ekonomik Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Valeh Alasgerov, Azerbaycan Cumhuriyeti Orta ve Küçük Girişimciliğin Geliştirilmesi Ajansı (KOBIA) Başkanı Orhan Mammadov, Azerbaycan Yatırım Şirketi (Aiş) Direktörü Ülvi Mansurov, T.C. Ticaret Bakanlığı Serbest Bölgeler, Yurtdışı Yatırım ve Hizmet Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Ali Bayraktar, Sumgayıt Kimya Sanayi Parkı Direktörü Elşad Nuriyev ve Azerbaycan Ekonomi Bakanlığı Girişimciliğin Geliştirilmesi Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Nacafov sunumlarını gerçekleştirdi.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, İsrail güvenlik güçlerinin Gazze ve Mescid-i Aksa'da gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin 11 Mayıs 2021 günü yazılı bir açıklama yaptı.
Olpak şunları ifade etti:
"İsrail'in, tüm dünyanın gözü önünde uyguladığı şiddet, mübarek Ramazan ayında dahi Gazze ve Mescid-i Aksa'daki masum sivillere ve kutsal ibadethanelere saldırarak devam etmektedir. Dünyanın dört bir yanında her din ve her ırktan iş insanlarıyla ülkeler arası dostluk köprüleri kuran DEİK ailesi olarak, İsrail'in kutsallara ve masumlara saldırılarını şiddetle kınıyoruz.Tüm dinlerin buluştuğu ve insanlığın ortak mirası olan Mescid-i Aksa, hepimizin ortak değeridir. İsrail tarafından Filistin halkına yönelik saldırılar, ne yazık ki şiddetli bir zulüm seviyesine gelmiştir. Her zaman barışın gücüne ve insanlık paydasında buluşmanın değerine inanan iş insanları olarak, tüm dünyayı bu saldırılara karşı tek ses olmaya davet ediyoruz.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Kudüs'e dair kararları açıkça ortadayken, İsrail tarafından uluslararası hukukun yok sayılmasına asla sessiz kalınmamalıdır. İsrail'e, bu hukuk tanımaz baskıcı tutumu ve masum sivilleri hedef alan şiddeti bir an önce sonlandırma çağrısında bulunuyoruz. DEİK olarak, Filistin halkına desteğimizi sürdürecek, barıştan ve insanlıktan yana taraf olmaya devam edeceğiz."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, ABD Başkanı Joe Biden tarafından 1915 Olayları için sözde "Soykırım" ifadesi kullanılmasına ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
"ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarına ilişkin olarak politik bir söylemle yaptığı sözde soykırım ifadesini büyük bir üzüntüyle karşıladık. Türkiye, köklü tarihi boyunca asla böyle bir insanlık suçu işlememiştir. Uluslararası hukuk açısından da geçerliliği olmayan bu gerçek dışı, politik temelli ve dayanaksız ifadeye şiddetle karşı çıkıyor, tümüyle reddediyoruz. Dost ve müttefik ülke olarak nitelendirdiğimiz ABD'nin, bir üçüncü ülke olarak kimseye yarar sağlamayacak bu haksız tutumunu, ne siyasi ne de diplomatik açıdan doğru bulmuyoruz. Yaşanan farklı sorunlara rağmen, Türkiye ile ABD arasında ekonomik ve ticari iş birliğinin artırılması için ortak çaba gösterdiğimiz böylesine kritik bir süreçte, ABD yönetimini bir kez daha hassasiyetleri gözetmeye ve tavrını gözden geçirmeye davet ediyoruz. Türk iş dünyasının dış ekonomik ilişkilerine, dünyanın dört bir yanında değer katmak için yürüttüğümüz ticari diplomasi faaliyetlerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomi Reformları'na ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik Reform Paketi, iş dünyamızın ve ekonomimizin tüm aktörleriyle istişareye dayanarak hazırlanan nitelikli bir yol haritası. Ekonomik Reform Paketi'nin hazırlık aşamasında, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, özellikle Hazine ve Maliye Bakanlığımızın iş dünyamızın beklentilerini, fikir ve önerilerini alması çok önemliydi. Bu yaklaşım bizim için son derece önemli istişare kazanımıydı. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) olarak, biz de uluslararası ticaret, yüksek katma değerli üretim, reel ekonomi, fiyat istikrarı, destek ve teşvikler gibi birçok konuda ivedilikle önerilerimizi ve taleplerimizi sunduk. DEİK olarak, görüşmelerde yatırım, istihdam, üretim ve ihracat olarak 4 temel maddede dile getirdiğimiz; öz sermaye finansmanının teşviki, yeşil tahvil piyasasına altyapı, sanayide yeşil dönüşüm, katılım finans altyapısının güçlendirilmesi, hedef ülkelerde özel destekler, teşvik sisteminin gözden geçirilmesi, teşviklerin etki analizi yapılması ve KVKK konularını bugün reform paketinde görmek bizi son derece mutlu etti. İş dünyamızın sesini duyan ve buna cevap veren hükümetimize teşekkür ediyoruz. Kararlılık, öngörülebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik üzerine kurulu ekonomik reformlar iş dünyamıza güç katacak.
Bugün açıklanan Ekonomi Reformları, gerek kapsamı gerekse Türkiye'yi ekonomi ve ticarette geleceğe taşıyacak kritik adımları içeriyor. Elbette her zaman belirttiğimiz gibi, bu reformist adımların hızlı ve takvime uygun bir aksiyon planıyla hayata geçirilmesini temenni ediyoruz. Paketin uygulamasını da birlikte yapacağız. Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için yapısal anlamda yeni bir vizyon ve güvene dayanan bir istikrar modelini destekliyoruz. Tam da bu noktada siyasi kırılganlıktan uzak, küresel ve yerel dalgalanmalardan en az biçimde etkilenecek bir ekonomik istikrardan söz ediyoruz. Yurt içi yatırım ortamı ve yurt dışından gelecek doğrudan yabancı yatırımlar için anahtar kelimelerin "Güven" ve "İstikrar" olduğunu görüyoruz.
Proaktif, esnek ve etkili politikalarla, Covid-19 pandemi sürecinde dahi pek çok ülkeden pozitif ayrışmayı başardık. G20 ülkeleri arasında Çin ile birlikte pozitif büyüme yakalayan iki ülkeden biri olduk. Sanayi altyapımızın ve özel sektörümüzün üretim gücünü Türkiye'nin büyümesinde kilit açan bir rol oynuyor. Sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli bir büyümenin, refah getirecek politikalarla hayata geçeceğini biliyoruz. Makroekonomik istikrarın tesis edilmesinde yapısal politikalardaki gerçekçi ve ayakları yere sağlam basan değişimi, dönüşümü sonuna kadar destekliyoruz.
Reformların omurgasını makroekonomik ve yapısal politikalar oluşturuyor. Makroekonomik istikrar kapsamında; kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklanılıyor. Yapısal politikalar açısından da; kurumsal yapının güçlendirilmesi, yatırımların teşvik edilmesi, iç ticaretin kolaylaştırılması, rekabet politikaları, piyasa gözetimi ve denetimi reform kapsamında öne çıkıyor.
Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat konularında yeni politikaların hayata geçmesi iş dünyamızın küresel ticarette önünü açacak. Şeffaflık ve hesap verilebilir bir yapı, ülkemizin imajı açısında da son derece önemli bir adım. İş dünyamız açısından küçük esnafımıza getirilecek vergi muafiyeti ile 850 bin esnafımızın nefes alacağını düşünüyoruz. Türkiye Dijital Vergi Dairesi uygulaması da vergi mükelleflerinin hayatlarını kolaylaştıracak. Vergi politikalarının sadeleşmesi ise iş dünyamızın uzun zamandır beklediği en önemli kazanımlardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay'ın başkanlığında çalışacak Ekonomi Koordinasyon Kurulu ile Hazine ve Maliye Bakanlığımız bünyesinde kurulacak Finansal İstikrar Komitesi, ekonomik reformların en sağlıklı biçimde devreye alınması ve sürdürülebilirlik açısından iki çok önemli mekanizma olacak. Bu atılımdan büyük memnuniyet duyuyoruz. Ayrıca üç ayda bir gerçekleştirilecek reform takip toplantılarını da süreç yönetimi ve reformların adım adım hayata geçme noktasında çok olumlu ve doğru bir hamle olarak değerlendiriyoruz.
Yatırımcı güveni ve vergide öngörülebilirlik gibi kamu ihalelerinin tamamen dijital platformlar üzerinden yapılması da pozitif bir gelişme. Stratejik sektörlerde yerliliğin önünü açacak yeni adımları da memnuniyetle karşılıyoruz.
Biz de DEİK olarak 146 İş Konseyimizle birlikte, Türkiye'nin ekonomi ve ticaretteki yeni başarılarında etkin rol oynayacak ticari diplomasi faaliyetlerimize tüm hızıyla devam edeceğiz."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2020 yılı dördüncü çeyrek büyüme rakamları ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları ifade etti:
"Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi, herkesin planlarını alt üst etti. Sürecin başında endişeliydik çünkü çok belirsizlik vardı. Ama dönüp baktığımızda endişelerin bir kısmı hala devam etse de, çok hızlı bir adaptasyonla ekonomimizi ayakta tutmanın yollarını aradığımızı ve koşulların elverdiği ölçüde de başarı sağladığımızı görüyoruz.
Elbette etkilendik ve salgın nedeniyle olumsuzluklar yaşadık. Ama bunun yanı sıra, salgına rağmen sanayide yükselen potansiyelimizin, yerli üretim gücümüzün ve sürece hızla adapte olma kabiliyetimizin önemini bir kez daha gördük.
2020 içinde yaptığımız açıklamalarda, 2020 yılını bazı kuruluşların eksi yüzde 5 tahminine rağmen yüzde 1'in üzerinde pozitif bir büyümeyle kapatmayı beklediğimizi söylemiştik. Bugün açıklanan 2020 yılı büyüme verileri pandemiye rağmen büyüdüğümüzü ortaya koydu.
Pandemi sürecinde büyüyen nadir ülkelerden biri olduk. Yıllık büyümemiz yüzde 1,8 oldu. 2020 yılı son çeyrek büyümemiz de yüzde 5,9 oldu.
2020 yılının tamamına bakıldığında GSYH bileşenleri açısından en hızlı artış yatırımlar tarafında yaşandı. Buna göre yatırımlar yüzde 6,5 büyüdü. Yatırımların büyümesi, tarım ve sanayi sektöründe büyüme son derece önemli ve sevindirici. Makine ve teçhizat yatırımlarında 2020'de yıllık büyüme yüzde 21'i aştı.
2020'nin son çeyreğinde ise makine ve teçhizat yatırımları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 38,7 arttı. Makine ve teçhizat yatırım harcamaları yıllık artışı %38,7 ile son 9,5 yılın en yüksek seviyesinde kaydedildi ve gelecek dönem üretim faaliyetleri için pozitif sinyal verdi.
Elbette her şey toz pembe değil. Küçük esnaf ve hizmetler sektörü başta olmak üzere, turizm, eğitim, ulaşım, lojistik ve inşaat sektöründe sorunlar var. Özellikle geniş kesimleri etkileyen sektörlere odaklı çözüm ve desteklere devam etmemiz gerekiyor.
2021 yılı ülkemiz ekonomisi için beklentilerimizi değerlendirecek olursak; dengeli iç talep ve güçlü dış talep katkısıyla büyümenin 2021 yılında iyi bir sıçrama yapması beklenmektedir. Bu çerçevede 2021 yılı büyümesinin dünya çapında olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa yüzde 5 seviyesinin üstünde olabileceğini öngörüyorum.
Ekonomik aktivite üzerindeki en büyük risk hiç kuşkusuz salgının seyri ve buna ilişkin alınan tedbirler olacak. 2020'nin son ayında aşı ile ilgili umutların artmış olması, 2021 yılına daha olumlu bakmamızı sağlıyor."
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) EU Talks kapsamında, "Avrupa Yeşil Mutabakatı: Fırsatlar & Riskler" webinarı, T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, DEİK Başkanı Nail Olpak, T.C. Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi ve Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni'nin Özel Danışmanı, AB Türkiye Delegasyonu Eski Başkanı ve Eski Büyükelçi Stefano Manservisi ve Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Doç. Dr. Sevil Acar Aytekin'in katılımları ile DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay'ın moderatörlüğünde 24 Şubat 2021 tarihinde gerçekleştirildi. Çevrim içi olarak düzenlenen webinara, 549 iş insanı izleyici olarak katıldı.
Ticaret Bakan Yardımcısı Gonca Yılmaz Batur, "Önümüzdeki dönemde Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile ilgili olarak çerçeve daha da netleşecek ama bizim o netleşmeyi, tam oturmayı beklemeden gerekli bilinci gerekli duyarlılığı kendi içimizde yaratmamız ve hazırlıklarımızı şimdiden yapmaya başlamamız son derece önemli" dedi. Küresel ekonominin 2020 yılında yüzde 4,4 daraldığına dikkat çeken Batur, Türkiye'nin 2020 yılının üçüncü çeyreğindeki yüzde 6,7'lik büyümesini vurgulayarak, "Avrupa bizim çok önemli pazarımız. 2020'de 69 milyar dolar ihracat, 73 milyar dolar ithalat yaptığımız bir pazardan söz ediyoruz. Biz yüzde 6,7'lik üçüncü çeyrek büyümesini yaparken bu büyük pazarımızda birçok üye ülkenin yüzde 10'lar civarında küçüldüğünü de gözlemledik. Yani ana pazarımızda yüzde 10'larda bir küçülme yaşanmasına rağmen biz büyümemizi yüzde 6,7 gibi iyi bir rakamda tutabildik" dedi.
AB'nin büyük ekonomik daralmalara rağmen AYM'den vazgeçmediğini vurgulayan Batur, "Ülkemizin en önemli ticaret ve yatırım ortağı AB'de yaşananlara da dikkat etmemiz, buradaki gelişmeleri de iyi anlamımız gerekiyor. AB, bu dönemde büyük ekonomik daralmalara rağmen görüyoruz ki AYM ile tarihlediği 2050 yılında karbon nötr kıta olma hedefinden hiç taviz vermedi. Ekonomik ne tip sıkıntı yaşanırsa yaşansın bu dönemde ekonomik ve sosyal hayatın bütün yönlerini yeşil dönüşüm perspektifiyle şekillendirdiğini net olarak ortaya koydu. Şekillendirmeye de devam etti." AYM ve kapsamındaki eylemlerin enerji, ulaşım, sanayi, finans ve gıda dahil AB sanayisinin tamamını çevre ekseninde yeniden şekillendirecek ve yıllar alacağı öngörülen bir ekonomik seferberlik olduğunu belirten Batur, "AB'nin AYM duyurusunun hemen ardından aslında bu değişime hazırlıklı olma gerekliliğiyle hemen kendi çalışmalarımızı hızla başlattık. En başından beri de amacımız AYM'nin yeni ticaret sisteminde ön gördüğü yapıyı doğru analiz etmek ve alacağımız aksiyonlar ile bu riskleri ülkemiz adına birer fırsata dönüştürmek" ifadesini kullandı.
Olpak: "AYM yalnızca üye ülkeleri değil, Türkiye gibi AB ile yoğun ticari ilişkileri olan ülkeleri de önemli oranda etkileyecek"
DEİK Başkanı Nail Olpak ise, Türkiye'nin AB tarafından 2019 yılının Aralık ayında açıklanan AYM'nin yalnızca üye ülkeleri değil, Türkiye gibi AB ile yoğun ekonomik ve ticari ilişkileri olan ülkeleri de önemli oranda etkileyeceğini söyledi. AYM kapsamında devletlerin sorumluluklarının yanı sıra özel sektörün de sorumluluklarının bulunduğuna dikkati çeken Olpak, "Bu kapsamda iklim değişikliği, sınırda karbon düzenlemesi gibi alanlarda sadece devletleri değil aynı zamanda özel sektör kuruluşlarının da sorumluluklarının olduğu bilinciyle DEİK ailesi olarak, 'Sanayi Sektörünün Karbonsuz Ekonomiye Geçiş Sürecinin Desteklenmesi' projesini başlatmamızın önemli olduğunu düşünüyoruz. Amacımız, sanayi kuruluşlarının Mutabakat kapsamındaki gelişmeleri yakından takip edip gerekli adımları atmaları konusunda da bizim yol gösterici olmak gibi bir sürece dâhil olmamız" dedi.
AYM konusunda yapılan çalışmalarda önemli hususun başta Ticaret Bakanlığı olmak üzere kurumlarla koordinasyonda olunduğunu vurgulayan Olpak sözlerini şöyle sürdürdü: "Toplam ihracatımızın yaklaşık yüzde 50'ler civarında AB ile gerçekleştirildiğini düşündüğümüz zaman buradaki çalışmaların bir taraftan ülkemizin sanayisi için riskler getirebileceği gibi diğer taraftan değerlendirirsek fırsatları da beraberinde getireceği zannederim en önemli gündem maddelerimizden olacaktır. Biz bu çalışmalarımızın içerisinde Mutabakat'ın dış ticaretimize getireceği yeni düzenlemeleri sanayi kuruluşlarımızın iş yapış biçimleri üzerinde oluşturabileceği etkileri öngörebilmelerini ve alınabilecek tedbirleri değerlendirmeleri için de bir rapor ve kontrol listesi oluşturma aşamasındayız. Avrupa Birliği bir anlamda 'gelecek nesil' ticaretin kurallarını yeniden yazmaya başlıyor. AB'nin şirketler hukuku alanında gerçekleştirmeyi planladığı reform ile nasıl bir hükümet ülkesindeki sosyal adaleti sağlamak, çevreyi korumak gibi sorumluluklar içerisindeyse bunun küçük ölçeklisini de şirketlerin yönetim kurullarının kendi iş yerlerinde uygulamaya doğru gideceğini görüyoruz. Türkiye olarak Avrupa ile ticaretimizdeki konumumuzdan da faydalanarak, süreci uzun vadeli olarak değerlendirip gerekli aksiyonları da alabilirsek, bir taraftan riskleri bertaraf ederken diğer taraftan rekabet gücümüzü koruyabilir ve hatta artırabiliriz."
Bozay: "Yeşil Mutabakat, Türkiye'yi doğrudan ilgilendiriyor"
Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi ve Büyükelçi Mehmet Kemal Bozayise, "Yeşil Mutabakat kapsamı itibarıyla bir büyüme stratejisi. Daha geniş anlamda, yeşil ekonominin üzerine inşa edileceği büyüme stratejisine dayalı bir sanayi devrimi" dedi. AYM'nin jeopolitik açıdan önemine dikkat çeken Bozay, "Bir Büyükelçi olarak dış politika perspektifinden baktığımda da Yeşil Mutabakat'ın, jeopolitik oyun değiştirici sonuçlar doğurmayı ve bu sonuçlarla AB'yi başat küresel güçler konumunda tahkim etmeyi hedefleyen bir siyasi, sosyo-ekonomik ve kültürel diplomasi boyutu taşıdığını da görebiliyorum. Nitekim, bu açıdan bakıldığında Çin ve ABD gibi başlıca küresel aktörlerin Yeşil Mutabakat'ın tetiklemesiyle karbon nötr kavramı temelinde hemen harekete geçmeleri de hepimizin dikkatini çekti ve küresel diplomasi bu boyutunu da teyit eder nitelikte oldu." değerlendirmesini yaptı.
Yeşil Mutabakat'ın Türkiye'yi doğrudan ilgilendirdiğini vurgulayan Bozay, "Ülkemizin AB'yle iş birliğinde ve ticaretinde ilgili sektörler bazında hazırlıklı olması, gerekli adımları vakitlice atması önem taşımaktadır. Eylem Planı da zaten bunu amaçlamaktadır. Çok geniş bir yelpazesi olan bu Eylem Planı'nda birçok unsur var. Öncelikli gördüğüm enerji sektörü, Ar-Ge ve binalar/inşaat sektörü. Fırsatlar ve risklere bakıldığında, ülkemizin politika ve öncelikleri doğrultusunda Yeşil Mutabakat çerçevesinde bazı başlıklar ön plana çıkmaktadır. Bu başlıklar, başta hidrojen olmak üzere, offshore dahil yenilenebilir enerji teknolojileri, karbonsuz gazlar, binalarda ve sanayide enerji verimliliği uygulamaları, enerji sistem entegrasyonu ve diğer temiz enerji teknolojileri olarak sayılabilir" dedi.
Manservisi: "AB açık ekonomi olmayı sürdürecek"
Ekonomiden Sorumlu AB Komiseri Paolo Gentiloni'nin Özel Danışmanı, AB Türkiye Delegasyonu Eski Başkanı ve Eski Büyükelçi Stefano Manservisi ise, Avrupa'da iş dünyasında ve sektörler arasında AYM ile ilgili olarak fırsatların ve risklerin tartışıldığını söyledi. AYM'nin yepyeni bir sanayi devrimi olduğunu belirten Manservisi, "Bu proje bitmiş bir proje değil. Burada birlikte çalışma yapılabilecek birçok geniş alan söz konusu. AB kesinlikle açık ekonomi olmayı sürdürecek. AB tek pazarı kesinlikle daha iyi bir küresel ticaret ve uluslararası ilişkiler şampiyonu olmayı ve açık olmayı sürdürecek. O yüzden AB bu Yeşil Mutabakatı sadece kendisi için inşa etmiyor. Bu Mutabakat'ı aslında mevcut küresel ilişkilere katkıda bulunmak için tasarlıyor" dedi.
Bodur Okyay: "Yol haritasının çizilmesi ülkemiz ve sanayicilerimiz adına elzem"
DEİK/Türkiye-Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Zeynep Bodur Okyay ise, "Yeşil Mutabakat her ne kadar bir AB projesi olsa da, 2015 Paris Anlaşması, BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ve ABD'nin Biden hükümetiyle hızlıca giriştiği iklim hareketiyle birlikte incelediğimizde, yeni bir küresel konjonktürün en detaylı projesi olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla iş dünyasını da bu nedenle çok yakından ilgilendiriyor. İhracatımızda yaklaşık yüzde 50'lik bir paya sahip AB ile ticaretimizde karbon vergisi ya da Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi kararların alınabilecek olması Türk iş dünyasını endişelendiren konuların başında geliyor. Bunlara ek olarak başta enerji ve kaynak yoğun sektörlerin uyum süreci adına yol haritasının çizilmesi ülkemiz ve sanayicilerimiz adına elzem gözüküyor" dedi.
Acar Aytekin: "Olası etkileri hepimizi ilgilendiren, hepimizin önemsemesi gereken süreç olacak"
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi'nden Doç. Dr. Sevil Acar Aytekin ise, AYM'nin ülkeyi, sektörleri ve akademisyenleri hareketlendirdiğini belirterek, "Olası etkileri hepimizi ilgilendiren, hepimizin önemsemesi gereken süreç olacak. Bu nedenle ben bir akademisyen olarak, bir araştırmanın böylesi bir gündeme katkı sağlayabilecek olmasından çok mutluyum" ifadesini kullandı ve olası senaryolar üzerinden AYM'nin Türkiye ekonomisi üzerine etkilerinin çalışıldığı sunumunu katılımcılarla paylaştı.
Avrupa Yeşil Mutabakat kapsamındaki düzenlemelerin AB ve Türkiye perspektiflerinin ele alındığı webinar, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
DEİK ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye-Azerbaycan İş Forumu, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Azerbaycan Cumhuriyeti Başbakanı Ali Esedov, T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Mikayil Cabbarov, DEİK Başkanı Nail Olpak, Azerbaycan'da İhracat ve Yatırımları Teşvik Fonu (AZPROMO) Başkanı Yusif Abdullayev, Azerbaycan Küçük ve Orta Ölçekli Girişimciliği Geliştirme Ajansı (KOBİA) Başkanı Orhan Mammadov ve Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi Başkanı Selçuk Akat'ın katılımlarıyla düzenlendi. Türk ve Azerbaycanlı iş insanlarının bir araya geldiği İş Forumunda, değeri 100 milyon doları aşkın 11 anlaşma imzalandı.
T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Hedefimiz, salgın sebebiyle yavaş seyreden küresel ekonomik büyüme karşısında iş insanlarımıza yeni alternatifler bulmak, zayıf ve kırılgan büyüme eğilimlerini birlikte yapılacak projeler ile aşmaktır" dedi. Muzaffer Azerbaycan'ın göğüs kabarttığını belirten Oktay, "Biz 30 yıldır Karabağ'da süren Ermenistan zulmüne sessiz kalmadığımız gibi işgalci Ermenistan'ın Karabağ'da sivilleri katletmesine de kayıtsız kalmadık" dedi. Türkiye'nin Azerbaycan'ın yanında olmaya devam edeceğini bildiren Oktay, Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını geri almasının Türkiye'de de büyük bir heyecanla karşılandığını belirtti. İki ülke arasındaki ilişkilerin bundan sonraki seyrine ilişkin şu değerlendirmelerde bulunan Oktay, "Gerek işgalden kurtulan topraklar, gerek Kovid-19 salgınının oluşturduğu yeni avantajlar Türkiye ve Azerbaycan ekonomik ilişkilerinde yeni bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Önümüzde 2023 yılına kadar 15 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak gibi bir hedefimiz var. Bu istikamet doğrultusunda, siz kıymetli iş insanlarına mevcut potansiyele hayat vermek için tarihi bir görev düşmektedir. Bu salonda nice mega projeleri hayata geçirmiş, sağlık, gıda, tekstil ve müteahhitlik gibi farklı alanlarda nice hayati iş birliklerine imza atmış iş insanlarımız var" dedi.
Oktay: "İşgalcilerden kurtarılan toprakları ihya edeceğiz"
Türkiye ve Azerbaycan'ın iş insanlarının elini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirten Oktay, "Azerbaycan-Türkiye 'gardaş' diyorsak lojistiği en hızlı hale getireceğiz. 'Tek millet, iki devlet' ruhu diyorsak hem vatandaşlarımızın hem de iş insanlarımız arasındaki hasbi ilişkileri güçlendireceğiz" dedi. Türkiye'nin bunun için üzerine düşeni yapacağını vurgulayan Oktay, iş insanlarının lojistik duvarlara, bürokratik engellere takılmaması gerektiğinin bilincinde olduklarını kaydetti, Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan anlaşmaların hayırlı olmasını diledi. Oktay, Azerbaycan ile ticari ilişkilerin sadece kar amacıyla yatırım olarak değerlendirilemeyeceğini, bölge ekonomisine birlikte sağlanacak katkının beraber kalkınma anlamına geldiğini dile getirdi. Oktay, "Bizleri daha da güçlendirecek olan ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmek ve yeni iş birliği imkanlarını el birliğiyle oluşturmaktır. İş insanlarımızın yolunu açarken, iki ülkenin üreticilerini, girişimcilerinin kazan-kazan anlayışıyla sahada daha aktif olduklarını görmeyi arzu ediyoruz." dedi.
Esedov: "Türk şirketlerini de Azerbaycan'a davet ediyoruz"
Azerbaycan Cumhuriyeti Başbakanı Ali Esedov, Türkiye'de 2 bin Azerbaycanlı şirketin faaliyet gösterdiğini, Türkiye'ye yatırım yapan Azerbaycanlı iş insanlarının hem şirket sayısı hem de yatırım miktarı bakımından Orta Asya ve Kafkasya iş insanları arasında ilk sırada olduğunu belirtti.
Esedov, "Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler özel önem taşımaktadır ve devlet başkanlarının yorulmak bilmeyen çabaları sayesinde bugün en yüksek zirvededir. Bu, dost ve kardeş iki halk arasındaki ilişkilerdir" dedi. İki ülkenin siyasi, ekonomik, yatırım, enerji, ulaştırma ve tüm alanlarda sıkı iş birliği içinde olduğuna işaret eden Esedov, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen ticaret hacmindeki düşüşün, büyük bir düşüş olmadığını dile getirdi. Esedov, iki ülke arasındaki karşılıklı yatırımların miktarının 30 milyar dolar olduğunu söyledi. İki ülke arasında son olarak imzalanan kimlikle seyahat edebilme imkanı sunan anlaşmaya da dikkati çeken Esedov, bunun iki ülke arasındaki iş birliğini, ticaret hacmini ve turist sayısını artıracağını vurguladı.
Esedov, Türkiye ile Azerbaycan'ın gerçekleştirdiği büyük projelerin Avrupa'nın enerji güvenliğinin sağlanmasında ve iki ülkenin bir kavşağa dönüşmesinde büyük rol oynadığını belirterek, "2017'de Bakü-Tiflis-Kars demir yolunu açarak, Türkiye ile Azerbaycan arasında demir yolu ulaşımı oluşturduk. Bakü-Tiflis-Kars ile taşınan yüklerin hacmi, geçen yıl 2 katından çok arttı ve artışın gelecekte de devam edeceğine eminiz." dedi. Güney Gaz Koridoru, Trans Anadolu Boru Hattı (TANAP) ve Trans Adriyatik Boru Hattı (TAP) gibi projelerle Azerbaycan doğal gazının Avrupa'ya ulaştırıldığını anlatan Esedov, bu gelişmelerin Azerbaycan'ın doğal gaz ülkesi olarak gelişiminde yeni bir sayfa olduğunun altını çizdi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in onayladığı "Azerbaycan 2030 Milli Öncelikler Programı"na değinen Esedov, bu kapsamda sürdürülebilir, rekabete dayalı ekonomi, dinamik ve sosyal adalet temelli toplum, gelişmiş insan sermayesi ve çağdaş inovasyonlar, işgalden kurtarılan bölgelere büyük dönüş ile temiz çevre ve yeşil büyüme ilkelerinin belirlendiğini söyledi. Esedov, bu hedeflere ulaşmak için Türk şirketlerini de Azerbaycan'a davet ettiklerini sözlerine ekledi.
Pekcan: "Hedefimiz, Cumhurbaşkanlarımızın belirlediği 15 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak"
T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Yukarı Karabağ'ın 30 yıldır süren işgalden kurtarılmasının kendileri için en güzel gelişme olduğunu belirterek, "Bu hadise hepimiz için büyük bir mutluluk ve motivasyon kaynağı olmuştur" dedi. Pekcan, Azerbaycan'ın zaferinin, bölgenin ticari ve lojistik yapısının değişeceği yeni bir dönemin de başlangıcı olduğuna işaret ederek, "Her zaman olduğu gibi bu yepyeni dönemde de Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında, kendileri ile tam bir iş birliği halinde olacağız" dedi. Pekcan, ticari ilişkilerin geliştirilmesi için imzaladıkları Tercihli Ticaret Anlaşması'nın 1 Mart 2021 tarihi itibarıyla yürürlüğe gireceğinin altını çizerek, "Ama bu bizim için bir başlangıç, bir ilk adım. Biz şu anda yeniden listeleri paylaştık, Tercihli Ticaret Anlaşması'nın kapsamının genişletilmesi üzerine çalışmalarımıza başladık ama Sayın Cabbarov ile TTA'nın kapsamının daha da genişletilmesini ve Serbest Ticaret Anlaşması'na evrilmesini hedefliyoruz. Bu doğrultuda bütün ekiplerimiz çalışmalarını sürdürüyor. Hedefimiz, Cumhurbaşkanlarımızın belirlediği 15 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmak. Bu hedefe ulaşmak için de her iki iş dünyasının bizimle beraber aktif bir şekilde çalışması lazım. Biz aradaki engelleri kaydırmak için Sayın Bakan'la beraber ciddi bir çalışma halindeyiz." dedi.
Pekcan: Türkiye ve Azerbaycan iş dünyası için finansman imkanı
Bakan Pekcan, karşılıklı yatırımların önemine dikkati çekerek, Türkiye'nin Azerbaycan'da 12 milyar dolar, Azerbaycan'ın Türkiye'de 19,5 milyar dolar yatırımı bulunduğunu vurguladı. SOCAR'ın Türkiye'deki yatırımlarını önemsediklerini belirten Pekcan, SOCAR'ın petrol ve akaryakıt alanında kurduğu iki şirkete Eximbank üzerinden çok ciddi finansman imkanları sağladıklarını söyledi. Türk iş dünyasına seslenen Pekcan, "Yatırım için doğru adres kardeşlerimizin adresi. Aynı zamanda Azerbaycanlı iş insanlarını da Türkiye'ye yatırım yapmaya davet ediyorum. Yukarı Karabağ'ın yeniden yapılandırılması çerçevesinde Azerbaycanlı iş insanlarımızla Türk müteahhitlik ve müşavirlik firmalarımız iş birliği ve tecrübe paylaşımı yapmaya hazırlar. Bugüne kadar ortaya koydukları başarılı çalışmalarını burada gerçekleştirilecek altyapı, üstyapı projelerinde de kullanacaklar. Başta Şuşa bölgesi olmak üzere altyapı, üstyapı ihtiyaçlarının karşılanması, bölge halkının yaşam standardının yükseltilmesi sadece Azerbaycan'ın değil hepimizin görevi" dedi. Pekcan, ticarette kazan-kazan ilkesini belirleyeceklerini dile getirerek, Türkiye Azerbaycan ilişkilerinin çok daha üst noktalara taşınması için elbirliği ile çalışmaya devam edeceklerini belirtti.
Azerbaycan Ekonomi Bakanı Mikayıl Cabbarov, "Türk iş insanlarının Azerbaycan'da geniş şekilde temsil olunması memnuniyet verici" dedi. Forum kapsamında iş insanları arasında bazı anlaşmaların imzalanacağını aktaran Cabbarov, "Bu anlaşmaların iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine hizmet edeceğine inanıyorum." ifadesini kullandı. Cabbarov sözlerine şöyle devam etti: "Azerbaycan'da özelleştirme süreci hızlanmıştır. Devlet şirketlerinden bir tanesi Türk şirketi tarafından işletilecektir. Şöyle ki devlet şirketi olan Azerlotereya'nın, Demirören şirketinin yönetimine verilmesi yönündeki karar kabul edildi. Aynı zamanda, altın ve bakır madenlerinin işletilmesini öngören bir anlaşmanın daha imzalanması öngörülmektedir. İkili ilişkilerimizde ticaret alanı hususi yer tutmaktadır. Biz devlet başkanlarımızın ticaret hacmi ile ilgili ortaya koydukları hedefleri biliyoruz. Bu hedeflerin yerine getirilmesi için iş adamları ile birlikte çalışmalıyız. Azerbaycan-Türkiye ortak yatırım fonunun oluşturulması gibi girişimler, iki ülke arasında büyük projeler, özellikle devlet ve özel ortaklı projeler, ortak teknoloji üretimi projelerinin hayata geçirilmesi, önümüzdeki görevlerin daha hızlı hayata geçirilmesine katkı sağlayabilir." Cabbarov, ikili ilişkilerde önemli fırsatlar bulunan alanlardan birinin de ulaştırma, transit sektörü olduğunu vurguladı. Azerbaycan'da hayata geçirilen yapısal reformlar kapsamında devlet şirketlerinin verimliliğini artırmak için Azerbaycan Yatırım Fonu'nun kurulduğunu dile getiren Cabbarov, "Türk iş adamlarını, büyük şirketleri bu konuda iş birliğine davet ediyorum." diye konuştu.
Olpak: "Farklı alanlarda iş birliği imkanlarımız var"
DEİK Başkanı Nail Olpak ise, yeni covid-19 salgını sürecindeki ilk yüz yüze iş forumunu gerçekleştirdiklerini dile getirerek, Azerbaycan'ı Karabağ zaferi için tebrik etti. İş dünyası temsilcileri olarak ikili ekonomik ilişkileri daha da artırmak durumunda olduklarını aktaran Olpak, yürürlüğe giren Tercihli Ticaret Anlaşması'nın genişletilmesi konusunda bakanların çalışmalarının olduğunu hatırlattı. Olpak, "Karabağ'da yaraların sarılmasının elbette iş tarafı vardır; ama bunu görev olarak gördüğümüzü ve her şekliyle iş dünyası olarak yanınızda olduğumuzu da ifade etmek isterim." diye konuştu. 3'üncü ülkelerle iş birliği noktasında daha önce ekonomi ve ticaret bakanlarının katılımıyla Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan iş forumlarının düzenlendiğini anımsatan Olpak, "Bunların devamının bizim açımızdan önemli olduğunu bir defa daha sizlere sunmak isterim. Farklı alanlarda iş birliği imkânlarımız var. Sağlıktan başlayıp madencilik dahil olmak üzere. Bu fırsatları çalışmak bizlerin, iş dünyasının görevi. Elbette desteği de değerli devlet büyüklerimizden alacağız" dedi.
Olpak: "Azerbaycan Road Show'u Türkiye'de gerçekleştirmek görevimiz"
Olpak, Azerbaycan Road Show'u Türkiye'de gerçekleştirmeyi görev olarak gördüklerini aktararak, şöyle devam etti:
"Milli parayla ticaretin kapsamının genişletilmesine önem veriyoruz. Firmalarımız Türkiye'de kalite ve tescil belgelendirmesi yapılmış ürünlerle ilgili tekrar Azerbaycan'da bir belgelendirme yapılmamasını talep ediyor. Gümrük vergilerinde makul indirme talebini 1 yıl önce de dile getirmiştik ben tekrar huzurunuzda arz etmek istiyorum." DEİK çatısı altındaki Dünya Türk İş Konseyi'nin de başkanlığını yürüttüğünü anımsatan Olpak, "Bu konsey bizim yurt dışındaki diasporamız. Bu konuda Azerbaycan diasporasının da gücünü biliyoruz. Birlikte hareket etmek bizim açımızdan her noktada çok önemli" dedi.
Mammadov: "İş birliğimiz Türkiye tecrübesinin öğrenilmesi gibi konuları kapsıyor"
Azerbaycan Küçük ve Orta Ölçekli Girişimciliği Geliştirme Ajansı (KOBİA) Başkanı Orhan Mammadovise, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesi ile birlikte küçük ve orta ölçekli işletmeler alanındaki iş birliği olanaklarının da arttığını ifade etti.
KOBİA olarak kardeş ülke Türkiye'nin zengin tecrübesine büyük önem verdiklerini dile getiren Mammadov, 2018 yılında gerçekleştirdikleri ziyarette KOSGEB ile iş birliklerinin çerçevesini ve izlenecek yol haritasını belirlediklerini aktardı. Mammadov, Türkiye'nin tecrübesinden yararlanacakları konulara değinip, "İş birliğimiz, KOBİ'lere devlet desteğinin belirlenmesi, verimliliğin artırılması alanlarında Türkiye tecrübesinin öğrenilmesi gibi konuları kapsıyor. İki ülke KOBİ'leri arasında iş birliklerinin geliştirilmesi, bu alanda ortak etkinlik ve projelerin gerçekleştirilmesi, ülkelerimiz arasında ticaret hacminin artırılmasında KOBİ'lerin rolünün daha aktif hale getirilmesi gibi konuları içeriyor." diye konuştu.
Azerbaycan'da İhracat ve Yatırımları Teşvik Fonu (AZPROMO) Başkanı Yusif Abdullayev ise, Karabağ'da yaşanan çatışmalar süresince Türkiye iş çevrelerinden birçok destek mektubu aldıklarını söyledi. Abdullayev, iki ülke arasında düzenlenmesi planlanan ve Azerbaycan yatırım ortamıyla ilgili tanıtımın yapılmasının amaçlandığı roadshow organizasyonun salgın nedeniyle iptal edildiğini belirterek, "2021'in ikinci yarısında artık fiziksel olarak bir roadshow gerçekleştireceğiz." diye konuştu. Karabağ bölgesinin kalkınması için atılacak adımların iki ülke arasındaki ticari ilişkilerin artmasına önemli bir destek sağlayacağını vurgulayan Abdullayev, Türkiye'deki Azerbaycan ticari misyonlarında pandemi şartlarına uygun olarak çalışmaların devam edeceğini sözlerine ekledi.
Akat: "Karabağ'ı biznes değil bir görev olarak görmeliyiz"
Türkiye-Azerbaycan İş Konseyi Başkanı Selçuk Akat ise, Karabağ'ı özgürleştirmek için şehit düşen 2 bin 841 Azerbaycanlı kardeşimizi rahmetle andığını söyledi. Azerbaycan'ın tekrardan bağımsızlığının 30'uncu yılına girerken iki devlet tek millet ve tek ekonomi olma yolunda stratejik adımlarla ilerlendiğini belirten Akat, "Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu, TANAP, Star Rafinerisi gibi stratejik projeleri hayata geçirdik" dedi. İki ülke arasında "Tercihli Ticaret Anlaşması"nın yürürlüğe girdiğini belirten Akat, salgına rağmen ticaret hacminin 2019 yılına göre yaklaşık yüzde 30 arttı. İki ülke arasında vizesiz ve pasaportsuz seyahat dönemini başlattık. 2019 yılında 829 bin Azerbaycanlı Türkiye'yi, 275 bin Türk, Azerbaycan'ı ziyaret etmişti. Yeni sistem ve salgın sonrası normalleşme ile daha fazla sayıda vatandaşımız karşılıklı olarak birbirini ziyaret etmesini bekliyoruz. Öncelikle Türkiye ve Azerbaycan'ın Nahçıvan ve Karabağ üzerinden demir ve kara yolu ile direkt bağlanması gündeme gelmiştir. Önümüzdeki dönemde Türkiye ve Azerbaycan şirketleri iş birliği yaparak Karabağ'daki yatırım potansiyeli en verimli şekilde değerlendirip Karabağ'ın Azerbaycan'ın diğer bölgeleri ile aynı gelişmişlik düzeyine ulaşması için çalışacağız. Yeni dönemde Karabağ birincil gündemimiz olacak ve Türk yatırımcılarını bölgeye kanalize etmek için çalışacağız. Bizler Karabağ'ı biznes değil bir görev olarak görmeliyiz!" dedi." Dedi.
İki ülke arasında 11 anlaşma imzalandı
İş Forumu kapsamında, Azerbaycan Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığı ile T.C. Eti Bakır A.Ş./ Artvin Maden İşletmeleri A.Ş.; CTC Holding ile Zorlu Holding; CTC Holding ile Aslan Yapı; CTC Holding ile Varnet Cam Sera; Azerbaycan'da İhracatı ve Yatırımları Teşvik Fonu (AZPROMO) ile Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO); Küçük ve Orta Girişimciliğin Geliştirilmesi Ajansı (KOBİA) ile Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK); Küçük ve Orta Girişimciliğin Geliştirilmesi Ajansı (KOBİA) ile Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED); AS Group Investment ile Reta Line Mimarlık Mühendislik İnşaat Taah. San. ve Tic. LTD. STİ; "BETEKS" ile Koçaklar Tekstil; "Bakü Tekstil Fabrikası" ile Bakü Örme ve Azerbaycan Girişimci Kadınlar Birliği (AQSİA) ile Uluslararası Yatırım ve İş Dünyası Konfederasyonu (ULUSKON) arasında iş birliği anlaşmaları imzalandı.
Yeniden Asya: "Türkiye'nin Asya Ülkeleri ile Ticaretinin Geliştirilmesinde Yeni Perspektifler" Toplantısı, T.C. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve T.C. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın teşrifleriyle DEİK Başkanı Nail Olpak'ın moderatörlüğünde gerçekleştirildi. 18 Ocak 2021 tarihinde çevrim içi olarak düzenlenen toplantıya, Türkiye-Asya Pasifik İş Konseyleri ve Türkiye-Avrasya İş Konseyleri Başkanları katıldı.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu,Türkiye'nin Avrupa kıtasının doğusunda, Asya'nın da en batısında yer alan bir ülke olduğuna dikkat çekerek, "Bu benzersiz konumumuzu en iyi şekilde değerlendirmek için hep birlikte çalışıyoruz. Hem Doğu hem Batı'yla ilişkilerimizi artırmaya çalışıyoruz" dedi. Önceki haftalarda hem Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) grubu hem de Avrupa Birliği'nin (AB) Ankara'daki büyükelçileriyle bir araya geldiklerini aktaran Çavuşoğlu, son 1 ayda Endonezya, Bangladeş ve Pakistan'ı ziyaret ettiklerini ve ana gündem maddelerinin yatırım, ticaret ve savunma sanayi konuları olduğunu kaydetti. Dünyanın her yerinde mutlaka bir Türk girişimci bulunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Biz de insanımızın bu özelliğini dış politikamıza yansıtıyoruz. Her coğrafyada bayrak gösterip insanımızın önünü açıyoruz" dedi. Türkiye'nin dünyanın 5. büyük diplomatik ağına sahip olduğunu da hatırlatan Çavuşoğlu, büyükelçilere verdikleri en önemli görevlerden birinin "ekonomi ve ticaret diplomasisi" olduğuna dikkat çekti. Çavuşoğlu, Merkez Bankasının son yaptığı bir çalışmayı hatırlatarak, "Bu çalışma, yeni büyükelçilik açtığımız 39 ülkeyle ticaretimizin yüzde 27 arttığını gösteriyor. El birliğiyle yürüttüğümüz ticaret diplomasinin somut sonuçlarını almak bizler için en büyük ödüldür" dedi. Asya'nın bugünkü önemine işaret eden Çavuşoğlu, "Tarihin sarkacı bir kez daha ana kıta Asya'ya yöneldi. 19 ve 20. yüzyıllar sırasıyla Avrupa ve Amerika asırlarıydı. Bugün tüm veriler 21. yüzyılın Asya asrı olacağını gösteriyor. Birçok ülke de bu gerçeğin bilinciyle hareket ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle 2019'da Yeniden Asya girişimini ilan ettik. Girişimin amacı Asya ile yeniden daha güçlü bağlanmak ve özellikle ekonomik ilişkilerimizi ilerletmek. Yeniden Asya, aslında sizlerin önünü daha fazla açmak için ortaya konan bir girişimdir" dedi.
Çavuşoğlu: "10 ülke, 650 milyon nüfus ve 3 trilyon dolara yaklaşan dev bir Pazar"
Çavuşoğlu, "Tüm bakanlıklarımızın ve cumhurbaşkanlığı üst kurullarının da aralarında bulunduğu 31 kurumdan müteşekkil bir eş güdüm kurulu kurduk. Geçen yıl 31 ülke için 40 ana faaliyet alanında eylem planları oluşturduk" dedi. Bölge ülkelerinin ise bir yandan ekonomik olarak bağlı oldukları Çin ve diğer yandan güvenlik bakımından bağlı oldukları ABD arasında hassas bir denge kurmaya çalıştıklarına değinen Çavuşoğlu, Güneydoğu Asya ülkelerinin gelişmişlik düzeylerindeki farklara rağmen Asya Pasifik coğrafyasının gelecek vadeden parlak yıldızları olduğunu vurguladı. Karşıda 10 ülke, 650 milyon nüfus ve 3 trilyon dolara yaklaşan dev bir pazar olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Biliyorsunuz biz de hükümetimiz döneminde yaklaşık 3 sene önce ASEAN'ın sektörel diyalog ortağı olduk ve ortak bir fon kurduk. 2019-2023 dönemini kapsayan ortak bir yol haritası çerçevesinde ülkemiz ve çeşitli ASEAN ülkeleri tarafından 15 proje ASEAN sekreteryasına sunuldu. Kamu-özel sektör ortaklığı ile yenilenebilir enerji kaynakları, sürdürülebilir kalkınma, eğitim, kültür, turizm, ticaret, yatırım ve e-ticaret de dâhil olmak üzere pek çok alanda iş birliğimizi derinleştirmeyi amaçlıyoruz. Bu bağlamda, DEİK bünyesinde ASEAN Çalışma Grubu kurulması da önemli bir adımdır" dedi.
Pekcan: "Ülkemizi Avrupa ve Çin arasında bir köprü haline getirmek hedefiyle çalışıyoruz"
Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcanise, başta Çin ve Hindistan'a dikkati çekerek, "Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir" dedi. Salgın koşullarına rağmen geçen yıl söz konusu coğrafyada Ticaret Bakanlığı koordinasyonu ve DEİK organizasyonunda 30 ülke ile 131 iş etkinliği gerçekleştirildiğini ifade eden Pekcan, 2020 ihracat performansının son derece memnuniyet verici olduğunu söyledi. Asya-Pasifik coğrafyasındaki ülkelerin ekonomilerinin yıllar içindeki değişimlerine değinen Pekcan, "Ülkemizin 'Yeniden Asya' girişimi ülkeleri ile ticaretine baktığımızda 2020 yılında ihracatımızda yüzde 1,6'lık, ithalatımızda da yüzde 8,6'lık bir düşüş olduğunu görüyoruz. Buna rağmen 2020 yılında bölge ülkelerinin Türkiye'nin ihracatındaki payı yüzde 14,3 iken, ithalatında payı ise yüzde 33,7 olmuştur. Bu da Asya ülkeleri ile dış ticaretimizin halen ne kadar dengesiz olduğunun ve bu ülkelerin dış ticaret açığımızda belirleyici rol oynadığının göstergesidir. Sürdürülebilir olmayan bu ticaret yapısını değiştirmemiz gerekmektedir" dedi.
Asya ve Avrupa arasında bir köprü niteliğine sahip Türkiye'nin stratejik konumundan kaynaklanan teorik ayrıcalıklarını pratiğe dökmenin büyük önem arz ettiğini belirten Pekcan, "Burada iş dünyasına da büyük görevler düşmektedir. Biz devlet olarak yanınızdayız. Bu bakımdan, Dışişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda ve ilgili diğer bakanlık ve kuruluşlarımızın da dâhil olmasıyla ortaya konulan 'Yeniden Asya Girişimi'ni, kıtaya yönelik Bakanlığımızın faaliyetlerini ve bölgeye yönelik çeşitli alanlardaki ticari hedeflerimize ulaşmamızı desteklemesi açısından oldukça faydalı buluyoruz. Devletimizin desteği, iş dünyamızın azmi ve gayretleri ile ortaya çıkan sinerjinin, Yeniden Asya Girişimi sorumluluk alanında bulunan ülkelerde karşılaşılan fırsatları ve iş birliği imkânlarını en iyi şekilde değerlendirmemize vesile olacağına inanıyorum" dedi.
Pekcan: "Bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahibiz"
2019 yılı itibarıyla Türk iş insanlarının bölgedeki mevcut yatırım tutarının 3,5 milyar dolar, bu ülkelerden Türkiye'ye gelen yatırım tutarının 17,5 milyar dolar düzeyinde olduğuna değinen Pekcan, "Başta Çin, Japonya, Güney Kore, Singapur, Malezya gibi dış yatırım portföyleri ile öne çıkan bölge ülkeleri ile önemli iş birliği potansiyeline sahip olduğumuzu değerlendiriyorum. Keza Çin, Japonya, Hindistan, Singapur ve Güney Kore gibi ülkeler; blok zincir, yapay zeka, nesnelerin interneti, bulut bilişim, 5G gibi teknolojilerin ulusal ve uluslararası ticarete uygulandığı dijital destek hizmetleri ve paylaşım ekonomisi gibi dijital ekonomi unsurlarına yönelik en iyi uygulamalarının hayata geçirildiği yerler olarak ön plana çıkıyor. Bu alanlarda, özel sektörümüzün bölgedeki iş dünyası ile ortak yatırım ve ticari iş birliklerini derinleştirmelerinin, katma değerli üretim ve ihracat portföyümüzün geliştirilmesine önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum. Yeniden Asya Girişimi doğrultusunda, Türkiye'nin ticaretinde açık verdiği bölge ülkeleri ile ticaret kompozisyonunun dengeli bir yapıya kavuşturulması için, başta İş Konseyi başkanlarımız olmak üzere değerli iş insanlarımızın 2021 yılında daha fazla çaba sarf etmeleri son derece kritiktir. Ticaret müşavirliklerimiz sizlerle koordinasyona her zaman hazırdır. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere, Asya ve Pasifik coğrafyasını artık ihracat pazarlarımız olarak görmenin vakti geldi, geçiyor. Her fırsatta belirttiğimiz gibi, dış ticaret açığı verdiğimiz bu ülkeler 'ithalat için uzak değilse, ihracat için hiç uzak değildir.' Avrupa'nın yavaşladığı bir dönemde, yeni pazarlara açılarak ihracatımızı sürdürülebilir kılmak için bir engel görmüyoruz" dedi.
10 Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) üyesi ülke ve artı 5 ülke arasında kasım ayında imzalanan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması (RCEP) ile dünyanın en büyük serbest ticaret alanının oluşturulduğunu vurgulayan Pekcan, RCEP ile kurulan serbest ticaret rejiminin, kapsamlı bir içerikle faaliyete geçtiği anda dünya nüfusu ve üretim hacminin yaklaşık yüzde 30'unun bulunduğu bir ekonomik alan oluşturacağını ve yaklaşık 20 yılda gümrük vergilerinin sıfırlanmasının planlandığını söyledi. Bakanlık olarak RCEP Anlaşması'nın Türkiye'ye olası etkileri ile barındırdığı tehdit ve fırsatları yakından izlediklerini, aynı zamanda DEİK bünyesindeki ilgili 7 iş konseyi ve ASEAN Çalışma Grubu ile istişarelerini yürüttüklerini anlatan Pekcan,
DEİK İş Konseyi Başkanlarının ve Türk ihracatçısının Asya pazarında ticaret elçileri olarak üstlendikleri rolün önemine dikkat çeken Pekcan, "Biz neden bu ülkelere yeterince ihracat yapamıyoruz? Kapsamlı ve Tedrici Trans-Pasifik Ortaklığı (CPTPP) Anlaşması, Avrasya Ekonomik Birliği ve ASEAN gibi Asya Bölgesi'ni kapsayan veya merkezinde Asya'nın yer aldığı diğer ekonomik ve ticari anlaşmaların da ülkemiz açısından oluşturduğu fırsatları ve riskleri aynı şekilde sürekli analiz ediyoruz. Güney Kore, Malezya ve Singapur ile yeni nesil STA'larımız yürürlüktedir. Gürcistan da dâhil edildiğinde Asya'da toplam 4 ülke ile STA'mız bulunmaktadır. Japonya, Endonezya ve Tayland ile STA müzakerelerimizi sürdürüyoruz. Ayrıca, Azerbaycan ile imzaladığımız Tercihli Ticaret Anlaşmamız (TTA) yakın dönemde yürürlüğe girmiş olup, İran ile ülkemiz arasındaki mevcut TTA'nın genişletilmesine yönelik müzakerelerimize de devam ediyoruz. STA ve TTA'ların dışında, bölge ülkelerinin 27'si ile Ticari, Ekonomik ve Teknik İşbirliği (TEİ) anlaşmamız bulunmaktadır. Bu anlaşmalarla tesis edilen ve ikili ilişkilerimize çok yönlü katkı sağlayan Karma Ekonomik Komisyon (KEK) mekanizmasını etkin bir şekilde çalıştırıyoruz. Bölgedeki 17 ülkeyle 'Gümrük Konularında Karşılıklı İdari Yardım ve İşbirliği Anlaşmamızı' imzalamış durumdayız. Dolayısıyla 'STA'mız yok, gümrük vergileri yüksek' diye şikayet etme şansımız da yok. Lojistik de kısaldı, destekleri de bu bölgelere diğer bölgelere nazaran daha fazla veriyoruz. Daha ne istiyorsunuz bizden, söyleyin biz onları yapalım. Yeter ki bu bölgedeki dengesiz ticareti beraber el birliğiyle önleyelim" dedi.
Olpak: "Karşılıklı ticaretimizi kolaylaştıracak anlaşmalar üzerinde çalışmamız önem taşıyor"
DEİK Başkanı Nail Olpakise, "Asya bölgesinin en büyük ekonomisi olan Çin'in Türkiye'nin ithalatında birinci, ihracatında 15'inci sırada yer aldığını belirterek, "Çin, dış ticaret açığımızın yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor. Asya'nın kalanı toplam dış ticaret açığımızın yüzde 88'ine ulaşıyor. Neredeyse bölgeyi dengeleyebildiğimiz zaman açığımız ortadan kalkacak. Zor ama önemli bir hedef. Bölgenin dış ticaret üstünlüğüne baktığımızda, iki eksen görüyoruz. Biri, tedarik zincirinde teknoloji ve Ar-Ge altyapısına dayanan politikalar, diğeri de bölgesel ekonomik entegrasyona yönelik projeler. Yani Asya'nın bir yandan daha değerli olanı üretme bir yandan da bunun için pazar oluşturma çabaları dünyanın geri kalanı üzerinde ticaret üstünlüğü kurmasını sağlıyor" dedi. DEİK ASEAN Çalışma Grubu ile bu ülkelerde sadece sektörel diyalog ortağının değil, doğrudan ortak olma algısının da oluşturulması için çalıştıklarını ifade eden Olpak, "Bu bölgede takip ettiğimiz önemli bir başlık da 'Kuşak ve Yol' projesi. DEİK olarak bu konuda bir rapor hazırlayıp kamuoyuna sunmuştuk, salgın şartlarında onu güncelliyoruz." dedi.
Azerbaycan'da işgalden kurtarılan toprakların yeniden imarında Türk firmalarının yer almasının önemli olduğuna işaret eden Olpak, Rusya'nın öncülük ettiği Avrasya Ekonomik Birliği'nin de üye ülkelerle ticareti önemli ölçüde etkileyen bir faktöre dönüştüğünü söyledi. Birliğe üye ülkelerin üçüncü ülkelerle iki taraflı STA yapamadığına dikkati çeken Olpak, "Bu kapsamda, karşılıklı ticaretimizi kolaylaştıracak anlaşmalar üzerinde çalışmamız önem taşıyor. Son olarak, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi çerçevesinde iş birliği mekanizmalarının daha etkin kullanılması gerekli. Bu çerçevede, Ticaret ve Dışişleri Bakanlıklarımızla oluşturacağımız yeni stratejilerin çok değerli olduğunu ifade etmek istiyorum" dedi.
DEİK Başkanı Nail Olpak moderatörlüğündeki toplantıda, küresel ticarette etkinliğini artıran bölgedeki mevcut fırsatlar ve yapılan çalışmalar ele alındı.